15 Bölüm:

104 10 4
                                    

Tüm heryerim buz tutmuş bir şekilde uyanmıştım. Üzerimde battaniye olmasına rağmen vücudumun her bir yanı buzullarla doluydu resmen.

Üzerime battaniye atan yürekli beni neden kaldırmadı diye düşünürken, bacaklarımın gerçekten tutulduğunu hissettim.

Kalkmakta zorlanıyordum. Baş ucumda duran telefonumdan saate bakarak, saatin 12:38 olduğunu görmüştüm. Sandalyeden kalkarak çimlere yalın ayaklarımla basa basa içeriye girdim.

Koskoca ev de bir sürü oda varken, kanepede uyuyan ağabeyimle göz göze geldik.

"Yılın kumarhanede dolanan kardeşi de buradaymış. Şeref verdin kardeşim." deyiverdi.

Ağabeyimin kurduğu cümlenin altında, nefret edici ve tiksindirici bir gülüş vardı.Yüzüne bakarak elimde olan battaniyeyi koltuğa bıraktım.

"Hiç bir şey bilmiyorsun Bulut. Bilmediğin konulara burnunu sokma." dedim.

Konuşmamın ardından belimi tuta tuta yürüyordum.
Belimin içinde bıçaklar doluydu sanki. Üzerimi giyinip Mine Hanım'ın yanına gitmem lazımdı. Yavaştan merdivenlerime ilerledim. Kız kardeşim merdivenlerden iniyordu. Bugün derslerine gitmemişti.

"Baran iyi misin? ne oldu sana?" dedi. Arkasından, "Dur dur yavaş. İyi misin?" diye, sordu.

Asya beni sorularıyla boğarken, dağınık saçlarımı elimle geriye iterek Asya'yı tuttum.
"Dün yaşanan olayı biliyorsun herhalde. Beni ne gözle görüyorsun bilmiyorum ama zaten isteyerek yakalanmadım." deyiverdim.

Asya yanağımdan öpüp, "Bak Baran, senin ben de olan yerin apayrı. Bu durum gerçekten hiç hoş bir durum değildi. Senin ne işin vardı? Ne yapıyordun orada bir fikrim yok. Ama eminim ki, kendine göre açıklaman vardır ve yanlış bir şey yapmıyorsundur. Ben sana güveniyorum." dedi.

"Kimsenin bildiği gibi değil zaten rahat ol." deyiverdim.

Odama doğru belimi tuta tuta ilerlerken, annemin odasının kapısı açıktı. Annem ve babam evde değillerdi.
Annemin odasında duran bir ışık gözümü aldı.
Yavaştan odasına girerek, yeşil yüzüğü elime alıp, altında duran zarfı açtım.

Anneme gönderilmişti. Kimden olduğunu bilmiyordum. Mektubu çıkarıp okumaya başladım.

"Canım ablacığım seninle görüşemediğimiz üçüncü senemiz. Sizleri ve yeğenlerimi çok özledim. Sizlerle konuşmayı görüşmeyi özledim. Ablacığım son yaşanılan durumlardan dolayı Bulut ve Asya'yı yanıma almak istiyorum. Baran'a dikkat et. Son durumlardan dolayı Asya'yı kötü etkilemiş olmalı. Bulut'ta buraya gelmeli ki, Baran'ın aklı başına gelsin."

Dayımın yazdığı mektubu okuduğumda, elimi birden annemin camına vurmuştum. Camın kırılması ve elimin kanamasıyla ağabeyimle, kız kardeşim koştura koştura odaya geldi.

O kadar sinirliydim ki, şu an birini öldürmemek için kendimi zor tutuyordum. Kim olur da dayım bana ders verirdi? Onlar benim diğer yüzümle karşılaşmak mı istiyordu?

Odama Asya ve ağabeyimin girmesiyle Asya'ya,"Hemen dışarı çık. Hemen dedim!" diye, bağırdım.

Asya korkarak odadan çıkarken, ağabeyim yanıma gelip, sırtıma dokunarak sakinleştirmeye çalışıyordu.

"Elin çok kötü kanıyor, hemen temizleyip, saralım." dedi, ağabeyim.

Ağabeyim elimi tutup, gardroptan bi tişört alıp, ağzıyla yırtarak, elime sarmıştı.
"Baran sen iyi değilsin. Asya'nın yanında ne bu haller? Ne bu sinir? Kumarhaneye gidiyorsun, bilip bilmediğin yerlerde yakalanıyorsun. Sen giriyorsun da etrafına, çevrendeki insanlara neden bakmıyorsun?" demişti.

Kelebek ve AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin