28 Bölüm: Gölge

50 2 0
                                    

"Hızlı getirin oyalanmayın." dedim, yüksek bir sesle.

"Baran Bey eski binaları restore edecektik, görüşmeye gitmeniz gerekiyordu, ne yapalım? Bilgilendirelim mi gelemeyeceğimize dair?"dedi, Eser.

Sabah uyanmamla acil yoğunluktan dolayı apar topar evden çıkmıştım. Erken kalktığımdan dolayı, kafam allak bullaktı. 4 saat 32 dakikadır şirkette olmamla birlikte, 2 saat sonra işten çıkacaktım. Yorgun ve argın olarak koltuğuma oturdum.

Kapımın çalmasıyla burnumdan nefes alarak, "Gel." dedim.

Fuat içeri girerek yavaştan elini koltuğa koyarak, "Oturabilir miyim?" dedi.

Gözümü kırparak işaret verdim. Oturduğunda içinde huzursuz bir dumanı sanki dışarı fışkırtmak istiyorcasına konuşmaya başladı.

"Baran...Baran Bey bu olaylar başımıza bela açabilir.
İhsan bey mail atmış. Her şeye az kaldığını beklememiz gerektiğini söylemiş. Kendine fazla güveniyor şerefsiz.
Babanızın bunlardan haberdar olması gerekir.
Hasımlılarınızla bu kadar içli dışlı olmanız, onların aleyhine bir vukuatta bulunmamız güçlerini arttırabilir.
Ve şunu da eklemek isterim, İhsan Bey'den uzak durmamız sizin sağlığınız ve yaşamınız için iyi olacaktır." dedi, Fuat.

Fuat'ın bana akıl veren sözlerine karşı birden bire ayağa fırladım. İhsan en büyük düşmanımdı. Onu yenmek için senelerce uğraşsam da, tüm hayatımın asıl sorunuydu.

Fuat'ın gözlerine alev püskürtür gibi bakarak, "Sen kimsin Fuat! Ne hadle böyle konuşursun?" dedim.

Fuat bağırmam ve sinirimi gördüğünde, hızlı bir şekilde yanıma yaklaşarak beni sakinleştirmeye çalışıyordu.
Fuat'ı ellerimle geriye iterek, "Beni şu an, şu dakika İhsan'ın yanına götür." dedim.

"Ağabeyim ne saçmalıyorsun? Ne yapmayı düşünüyorsun? Aklında ne var senin?"dedi, Fuat

Sinirle Fuat'ın ensesini elimle kavrayarak, "Bana bak" dedim.

Tekrar edip, "Bana bak!" diye, bağırdım.

Öfkemle tüm göğü inleter gibi, "BANA BAK DEDİM SANA!" dedim.

Fuat korkuyla karışık, sinirli bir yüz ifadesiyle suratıma baktı.
"Götüreceksin beni duydun mu?" dedim.

"Ama Ağabey...-" derken, Fuat'ı kestim.

"Başlatma ağabeyine, götür beni hemen. Sen benim sözlerimi yerime getirmek için varsın, dikkatini çekerim." dedim.

Fuat benim önümden yürümeye devam etti.
Mete'nin yanına gidip 2 saatlik çalışmayı yapamayacağımı, özel bir görüşmem olduğunu, ailesel bir olaydan dolayı işten o an çıkmam gerektiğini söyleyerek kapıya çıktım. Beni İhsan'a karşı dolduran Fuat'ın sözlerine karşı sinirle arabaya binip, su deposuna gitmek için istikamet aldık. Arabayı sinirle hızlıca kullanırken, kırmızı ışıklarda bile durmuyordum.
18 dakikalık yolun sonunda gelmiştik.

İhsan'ı çağırttırdığım su deposunun içinde bekliyordum. Arabanın torpidosunda bulunan ruhsatlı silahımı belime takarak, siyah saten gömleğimin 2 düğmesini gevşettim. Su deposundaki ayak sesleri ruhuma işleniyordu.

İhsan karşıma geçtiğinde, şerefsizlik kanına akarcasına bana bakıyordu. Onun tüm organlarını ayırmamak için zor duruyordum.

İhsan 2015 yılında babası Şinasi'yle birlikte aile bireylerimizin de bulunduğu ortaklıkla yürütülen pazarlama işi olurken, Şinasi ve İhsan oraya baskın yaparak 6 ölü 5 yaralı bırakmışlardı. O gün aile bireylerimden amcam ve akrabalarımdan 2 kişi ölmüştü. 2015 yılından şimdiye kadar 2 sene cezaevinde kalan babası Şinasi; cezasını paraya çevirerek çıkmıştı. Asıl her şeyi başlatan İhsan'dı. Onu vuramamamın tek sebebi; ben bir vukuatta bulunsam, onlar da om vukuatta bulunacaktı. En ağırını ölüm olmasa da yapsam da, yetmiyordu. Yetemezdi.

Kelebek ve AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin