33 Bölüm:

42 3 0
                                    

(İpek'in anlatımıyla)

Sabah 09:00' da uyanıp stajlarım ve eğitim görüşmem için bana ayarlanmış olan Antalya'nın Kaş ilçesine gitmek için valizlerimi hazırlamıştım. 3 günlük bir tatil ve iş imkanını ayarlamam için iyi bir fırsat olacaktı.
Valizimin içine 10 adet topuklu ayakkabı koymuş olabilirdim. Kıyafetlerimi ve altlarımı koyarak valizin fermuarını çektim. Erkenden yola çıkıp, kalabiliceğim bir yer ayarlamam gerekiyordu. Üniversite 1 sınıf hukuk ve siyaset okuyordum. Bölümüm de yüksek lisans yapmayı planlıyordum. Şimdi Antalya' da bana olanakları göstereceklerdi.

Üzerime kırmızı bluz, altıma dar mavi pantolon, ayağıma Vans ayakkabılarımı giydim. Kolyelerim ve takılarımı takıp, saçlarımı hafiften dalgalandırarak, ojelerimi sürdükten sonra makyajımı yapmıştım.
Aynaya baktığım da kendimi süper hissediyordum.

Annemlere ve baskıcı babama veda edip, evden çıkmıştım. Bu benim için binevi tatil kadar olabilirdi.
Antalya'ya gidiyordum. 3 aydır tanıdığım, zaman zaman hoşlandığım, gözlerini görmek istediğim, yanımda olsun istediğim kişinin şehirine gidiyordum.
İçim fazla buruktu. Baran'la tüm ilişkimizi aramızdaki tüm iyi kötü muhabbetleri bitirmiştik. Benim yüzümden olabilirdi. İşini fazla büyütmüştüm. Büyütmek değildi aslında ben sadece onu görmek istemiştim. Ama sonrasında daha da inat yaptığım için Baran'ın öfkesi sağolsun, aramızı bitirmeye yetmişti. Şu an benle konuşmak istemiyordu. Haklı olabilirdi.

Evin önüne gelen taksiye binmek için kapısını açtım.
Annem ve babam bir de kız kardeşim camdan bakarken el sallayıp, içeri girdim. İstanbul'u ilk kez tek başıma terk ediyordum. Taksiye bindiğim de, "Havalimanına lütfen." demiştim.

Heyecanlıydım. Mutluydum. Tektim.
1 saat içinde havalimanına ulaştığım da içeri girip kontrollerden geçmiştim. Karnım kazındığı için içeride bir şeyler atıştırmaya karar verdim. Önünden geçtiğim bir büfeye oturmuştum.

Menüye bakarken Baran'ın bana son yazdığı "İpek!" mesajına bakmak için can atıyordum. Bakamazdım. Bakmayalı 2 gün olmuştu. Şu an bakarsam, bana engel atabilirdi. 2 gündür ailesel de problem yaşadığım için Baran'a o yönden de yazmak istememiştim. Tabii beyefendiye söylesek, inanmazdı.

"Ne alırsınız?" diye, bir ses kafamın üstünde duruyordu.

Dalmış gitmiştim cevap vermek için sarışın beyefendinin suratına baktım.
"Ben bi şeftali aromalı içecek, bir de 2 tane kuruvasan alacağım." dedim, gülümser bir suratla.

Yemeklerimi beklerken, Niran'a mesaj atmak için WhatsApp'a girdim.
"Havaalanındayım. Yarım saat var uçuşuma." yazdım.

Niran aktifti. Mesajımı görür görmez cevap vermek için yazıyor gözükmüştü.
"Hayırlısıyla git gel kuzum. Fotoğraf atmayı unutmaa!!" yazmıştı. Arkasından, "Baran'ı görürsen, görüşürsen kesinlikle haber ver." dedi ve aktiflikten çıktı.

Baran'ı görmeyi her şeyden çok istiyordum. Ona, onun gördüğü kızlar gibi değil de, onun görmediği birisi olmak istediğim için yüz vermiyordum. Yoksa Baran'ın o suratını görmek için heyecanım daha buradan şehire kadar belliydi. Ne olursa olsun Baran'a yazmayacaktım. Çok özel güzel birisi olabilirdi, bunlar benim ona yazacağım anlamına gelmezdi. Güçlü kızlar enerjisiydi bu!

Yemeklerim masaya geldiğinde nefis görünen kuruvasanı elime alıp bir ısırık aldım. Akan çikolatasından yenmezdi. Mükemmel bir tadı vardı. Şeftali suyunu içip kuruvasanlarımı yerken kısa sürede bitirmemle hesabı ödemek için kalkmıştım.
Hesabı ödeyip 9 dakika kalan uçağıma yaklaşıyordum.
Arkadan gelen anonslarla alt kata inmiştim.

"Antalya seferi için B2 çıkışına geçiniz."
"Bursa seferi için A1 çıkışına geçiniz."

Anonslar devam ederken, B2'ye geçmek için ilerlemiştim. Biletimi kesip, içeri almışlardı. 5 dakika sonra uçak Antalya'ya doğru yol alacakı. Oturduğum koltukta kemerimi bağlamıştım. Hostes perdeyi açıp, içeri dorğu yaklaşarak konuşma yaptı.

Kelebek ve AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin