Eve geldiğimizde saat 12.18'di. Topuklularımı kenara çıkartıp elbisemle beraber terasa çıkmıştım. Yanıma aldığım sigarayı yaktığımda, üflemeye devam ettim.
Baran'ın ne kadar sinirli olduğunu biliyordum. Ne de olsa beni buralara kimseyle muhattap olmayalım diye getirmişti. Ben üstüne üstün hatalar yapmaya devam ediyordum.Terasa yaklaşan sesleri duyduğumda hiç arkamı dönmeden sigaramı içmeye devam ettim. Baran'ın da terasın diğer köşesinde sigarasını yaktığını göz ucumla görebilmiştim.
Bana bakmıyordu. Benden nefret ediyordu. Manzarayı arkama alarak terasın kolonuna yaslandım. "Birbirimize karşı nefretle mi bakacağız?" diye ürkekçe sordum.
Baran sorumu duymuşta sanki cevap vermiyormuşçasına tınlamamıştı. Yüzümdeki durgun ifadeyi görmesini beklemiyordum. Beni bu şekilde cezalandırmamalıydı.
"Baran bak ben özü..." diyemeden sinirle bana döndü.
"İpek özür falan dileme. Sıkıldım, anlıyor musun? Sıkıldım. Yaptığın davranışlardan, beni soktuğun bir çok durumdan, beni korkutmandan, seni korumaktan sıkıldım." dedi.Yanına bir kaç adım yaklaşarak sigaramı içmeye devam ettim.
"Baran beni korumak zorunda değilsin. Ben senin hayatını bozmak için burada değilim." dedim.
Mutsuz görünüyordu. Ona yaklaştığımda kendini çekti ama buna izin vermedim. Derin derin iç çekiyordu. "Ben zaten böyleydim. Beni kabullenerek aramızdaki duygulara izin verdin. İzin verdiğin duygularla beraber, benim de bir çok duygum oluştu. Şimdi ise sanki bana ızdırap çektiriyorsun. O duyguları bitirmemi, seni bırakıp gitmemi istiyorsun." dedi.
Kafamı hayır dercesine bir kaç kere salladım. Böyle bir şey olamazdı. Ben Baran'ı her haliyle kabullenmiştim. O insanların canını yakarken yine hak vererek yanında durmuştum. O insanların içinde boğuşurken ben yine kendi isteğimle buradaydım. Bu şekilde konuşmasına izin veremezdim.
"Hayır Baran. Ben her zaman sevgimden dolayı buradaydım." dedim. Baran sigarasından bir duman daha çekip fırlattı. Mutsuz olduğunu görebiliyordum. Arkasına geçip sırtına sarıldım.
"Baran ne kadar zor durumlar yaşadığını biliyorum. Sana hak veriyorum. Sadece şunu demek istiyorum: Hayattan kaçamayız. Geleceğimizden, kaderimizden, olacaklardan, yapılacaklardan kaçamayız. Beni korumak, aileni korumak, arkadaşlarını korumak ne kadar isteğin olsa da bu şekilde koruyamazsın." dedim.
Onun canının yanmasını ne kadar istemesem de onu buraya getirten büyük etken bendim. Türkiye'de kalması onun için problem dahi olsa en azından yaşadığı şehirden dışarıya çıkmadıkça sorun arz etmiyordu. Ben hayatına girdikten sonra İstanbul'a ve diğer şehirlere gitme, gelme serüveni başladı. Belki de her şeyin suçlusu bendim.
"İpek bak kendimi yormak istemiyorum. Aileni özlediğinin farkındayım. Bir şeyler düşüneceğim." dedi.
Kafamı sallayarak manzaraya döndüm. "İstemiyorum. Seninle kalmak istiyorum. Ailemle elbet görüşeceğim ama şu an bunları konuşmakta istemiyorum." dedim.
Baran bana döndüğünde elleriyle yüzümü okşadı. Hafiften çıkmış sakallarını okşamama izin verdi. Aksi bir adam olması bir yana, bir o kadar da huysaldı.
"Yatmak ister misin?" diye sordum. Boynunun girintisine girdim.
Baran saçlarımı okşadı. "Hayır istemiyorum." dedi.
Konuyu değiştirircesine bir şeyler açma fikrine girdim. Random bir konu açarak ortamın havasını değiştirmek istedim. "Baran evlilik düşünür müydün?" diye sordum.
Baran anlamsız bakışlarıyla suratıma odaklandığında cümlemden hoşlanmamıştı. "Evlilik düşünmedim. Sorumluluk almayı sevmem İpek." dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kelebek ve Aşk
أدب المراهقينGörmek istiyordum, sadece sevebilmek istiyordum, Her şeyi unutup, sana gelmek istiyordum. Koşmak istiyordum, çocuk olmak istiyordum, ben senin için, bir olmak için, savaş vermek istiyordum. Mesafelere rağmen seni istiyordum. Tüm sorunlarımı çözebil...