42 Bölüm:

41 3 0
                                    

Ailemin yanında yaklaşık 1 saat durup yemek yemiştim. İpek'e götürmek için tabaklara yemek doldurmuştum. Gizlice odama taşımak için tepsiyi elime aldım. Ona ne kadar sinirli olsamda aç bırakacak halim yoktu.
Yemekleri siyah güzel bir tepsiye koyarak yukarı çıkarmak için ilerledim.

Kapıyı açmaya çalıştığımda, kitlediği için yavaştan kapıyı çaldım. Terastan inmiştir diye ümit ederek beklemeye başladım. "Baran ben." diye, fısıldadım. Kapının açılmasıyla içeri girdim.

İpek yüzüme bile bakmadan arkasını döndü.
Tepsiyi masaya bıraktım. "Ye şunları." diye, emrettim.

Bana baktı ve soludu. "Al dokunduğun kıza yedir." dedi ve paketinden bir sigara çıkardı. Son dalını ağzına aldığında ağzından çektim.

"Bunu konuşacağız. Ye şunu beni ikiletme." dedim. İpek sigaraya uzanırken göğsüme dokundu.
"Aç karnına içme." dedim.

İpek sinirle, "Sana mı soracağım?" demişti, yüksek sesle.

Ağzını kapatarak, "Bana bak küçük kız kendini bir şey zannetme. O ağzına zorla hepsini sokarım." dedim ve omzunu tutarak berjerlerden birine oturttum.
İpek'in önüne her şeyi koyarak yemesini bekledim.

"Senin gözünün önünde nasıl yiyeyim? Sen yedin mi?" dedi. Somurtarak, "Evet." dedim. İpek yemek yerken ben duşa girip çıkmıştım. Saat yaklaşık 19:00'ye geliyordu. Duştan belimde havlu sarılı çıktım. Vücudumun ıslaklığı ve kaslarımın duruşuna bakıp gözlerini aşağı indirip, kasıklarımdaki çizgilere baktı.

Gardırobumdan bir tişört alıp, altına ise şort çıkardım. Lavaboya giyinmek üzere gitmiştim. Ben odadan çıktığımda İpek üzerine pembe bir tişört, altına ise mavi bir şort giymiş; elbisesini çıkarmıştı.

İpek'e dönerek, "Pembe hastasısın herhalde." dedim.
İpek, "Seni ilgilendirmez." demişti. Sinirimi bozmaya devam ediyordu. Hem suçlu, hem güçlüydü.

Üzerine yürüyerek, "Kalk." dedim. İpek yerinden kalkmadığı için tekrar söyledim. "Kalk."

İpek beni umursamamaya devam ettiğinde, "Sana kalk dediysem siktiğimin koltuğundan kalkacaksın." diye bağırdım. İpek koltuktan kalkarak yüzüme baktı.
Çenesini tutarak yüzüme bakması için döndürdüm.

"Senden önce Aslı'yla tanıştım. Gittiğim psikolojik destek merkezinde çalışıyordu. Bir kaç kez buluştuk ve sadece 1 kez öptüm. Başka hiç bir şey yaşamadık. Seninle konuştuğumuz zamanlarda bir kez buluştuk. Onun dışında beni seviyor ama ben onunla ilgilenmiyorum." dedim ve sözümü bitirdim.

İpek beni dinledi ve bir sonuca varamadı. "Seni sevmeyen mi var Baran?" diye, sordu. Gülümseyerek, saçlarını kulaklarının arkasına soktum.
"Neden telefonumu açtın?" dedim, sakince.

İpek telaşlanarak, "Aslı yazdığını gördüm. Acil bir şey sandım. İş yerinden ulaşmak istediklerini düşündüm. Herkese numaranı vermiyorsun diye biliyordum. 3 kez aradı ve ben de açıp, senin müsait olmadığını geri dönüş yapacağını söylemek istemiştim. Birden konuya girince duraksadım. Ne yapsaydım?" dedi.

İpek'in art niyeti yoktu. Yinede onu uyarmak istedim.
"Bie daha isterse 20 senelik dostum, sevgilim, düşmanım olsun, açmıyorsun." dedim.

İpek kafasını sallayarak, "Baran şu kızın sesinden, konuşmasından hiç hoşlanmadım." dedi. Şortumun kenarını düzelterek, "İpek uzatma. Aslı'nın yanında duruyorum sadece. Ona üzülüyorum çünkü, neler yaşadığını bilmiyorsun." dedim.

İpek elini sıkarak, "Baran ne yaşayabilir? Ne ne?" dedi.
İpek'e bağırarak, "Kurcalarsan eğer ki yüzümü göremezsin." demiş ve tehdit savurmuştum.

Kelebek ve AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin