Kendime geldiğimde ondan uzaklaşıp, "Ben şirin değilim..."diye mırıldandım.
Beni şirin olarak görmekten vazgeçmeliydi! Küçük bir kız çocuğu değildim. Aramızda alttarafı bir kaç yaş vardı.
"Şirinsin şirin..."diye mırıldandıktan sonra göz kırptı. "Hadi gel, inelim artık."
Batuhan çok güzel gözüküyordu, ama yinede galiba asker ünüforması ile daha güzel gözüküyordu. Ya da ben bir türlü onun askerliğinin bittiğini kabul edemiyordum. Ünüformalı erkekler neden böyle yakışıklı olmak zorundaydı?
Ceketlerimizi alıp dişarıya çıktığımızda Mart ayının hafif rüzgarı bedenimin ürpermesini sağlamıştı. Neyseki fazla soğuk değildi, ama yavaştan akşam olmaya başladığından dolayı küçük bir esinti vardı elbette. İki ay sonra LYS sınavım vardı ve benim yaptıklarıma bakın, resmen tanımadığım bir oğlanla aynı evde yaşayıp ona yardım ediyordum. Üstelik bu adamı biraz bile olsun tanımıyordum. Aklımı kaçırmış olmalıydım. Kim tanımadığı bir adamı evine alıp, onun sevgilisi rolünü oynar ki?
Tek bir cevap; Zehra Bilge.
"Neyle gideceğiz?"diye sordum gülümseyerek. Öylece etrafıma bakınıyor, neyle gideceğimizi kestirmeye çalışıyordum.
Omuzunu kaldırıp, "Taksiyle gitmek isterdim, ama okadar paramızın olduğunu sanmıyorum. Gideceğimiz restoran zaten oldukça pahalı. Otobüsle gidelim."diye söyledi basitçe. Bunu okadar da önemsemediği okadar belliydi ki, bu hareketi bile onu tatlı bulmam için yeterliydi.
Basitçe otobüsle gidelim demişti.
Haklıydı ama çocuk. O askerden yeni gelmişti, benimde zaten tüm kazandıklarım eve gidiyordu, kirasını zar zor ödüyordum zaten. Ailesinin zengin olduğu belliydi, ama o gülizar için bundan vazgeçtiği de âşıkar'dı.
Bu kızı çok sevdiği okadar belliydiki...
Belki zamanla bana âşık olurdu. Gülizar'ı unutup, tüm kalbini bana açardı. Zamanın neler göstereceği bilinmezdi tabii, zamanla herşey değişedebilirdi. Mesela ben ölebilirdim, o ölebilirdi, o sakat kalabilirdi veya ben kanser olup ölüm döşeğinde olabilirdim. Gelecekte ne olacağını bilemezdik, bu yüzden zaten böyle rahat yaşabiliyorduk ya. Eğer gelecekteki olanları bilseydik ona göre yaşardık; diken üstünde. Bütün bunları bilmediğim için böyle rahat, o küçücük umut için evet demiştim. Belki bana da âşık olur diye.
Birlikte otobüs durağına geldiğimizde beklemeye koyulduk. Neyse ki fazla vakit geçmeden bineceğimiz otobüs gelmişti ve Batuhan'la birlikte binmiştik. Yanyana öylece oturmuş havadan sudan konuşuyorduk. Konuştukça ona daha da fazla hayranlık besliyordum. Neşeli biriydi ve hayatı sevdiği belliydi. Her lafından biri Gülizar'la olan anılarıydı ve bu beni yavaş yavaş üzmeye başlıyordu.
Daha fazla Gülizar ve onun anılarını anlatmasına dayanamadığımdan, "Başka bir şey hakkında konuşsak?"diye sordum zoraki bir gülümsemeyle.
Kafasını yavaşca bana doğru dönderip gülümsedi. Bembeyaz dişleri adeta parlamıştı, kahverengi gözleri ise sevecenlikle bakıyordu bana. Bu aşk değildi, bu kardeş sevgisi gibiydi. Bana şefkatle bakıyordu, aşkla değil... Zaten daha kaç gündür tanıyorduk ki birbirimizi? Hoş, ben onu aylardır tanıyordum. Onu mektuplarıyla tanımaya başlamıştım. "Üzülmeni istemem Zehra,"dedi ve abican bir hareketle elini omuzuma koyup devam etti. "Bana umutla baktığının farkındayım küçük, ama asla aramızda bir şey geçmez. Sen benim kardeşim olabilecek yaştasın. Gülizar'ı sana anlatıp durduğum için de özür dilerim. Ona kızgınım, ona olan aşkım elbette nerdeyse yerle bir oldu. Ama ne yaparsam yapıyım o eski mutlu anılar kalacak."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bana da aşık olur musun? (Tamamlandı)
RomanceGenç kızın yeni taşındığı eve bir mektup gelmişti. Mektupda askerdeki bir gencin aşk hayalleri yazıyordu. Sorun şuydu, o mektuplar lise son öğrencimize değilde, evin eski sahibine geliyordu. Peki ya bir gün genç kızımız mektuplardan fazlasıyla etkil...