Ertesi sabah onun kolları arasında uyanmış olmanın sevincini yaşamamıştım ne yaziki. Erkenden kalkmış ve işe gitmişti. En azından bunu bana bıraktığı notdan anlamıştım.
İşe erken gitmem gerekti. Akşama sinemaya gidelim mi?
-Batuhan Sancaktar.
Bukadardı. Ama, sanki bana satırlarca yazmış gibi gülümsemiştim ilk uyandığımda. Hatta defalarca okumuş ve bu kağıdı hiç kaybetmemek için nereye saklayım diye düşünüp durmuştum. Bana yazmıştı, bir not olsa bile bunu bana yazmıştı.
Nedense mesaj yazmak yerine, yazmış olması daha fazla hoşuma gitmişti. O gün fazla bir şey yapmAmıştım. Okulum yoktu ve evdeydim. Bu yüzden biraz ders çalışmıştım ve ardından dizi izlemiştim.
Kahvaltımı ise Batuhan'ın üvey annesi olan, ama benim için tatlı bir teyze olan kadınla yapmıştım. Her nekadar Batuhan bu kadınla fazla geçinemese de bana göre oldukça iyi kalpli bir kadındı. Batuhan'a göre ise, annesinin üzülmesini sağlayan kadındı. Bunu anlayabiliyordum.
Yine de keyifli bir gün geçirmiştim ve Ayten teyze ile birlikte akşam yemeği hazırlamıştık. Batuhan'ın sevdiği yemekleri tek tek söylemişti ve benim yapmam için yardımcı olmuştu. Her defasında benim sakarlıklarıma gülmüş ve tatlı bir kız olduğumdan bahsedip durmuştu. Zaman o kadar çabuk geçiyordu ki, sanki daha yeni bu ev3 gelmiştim. Sanki daha Batuhan'la yeni tanışmıştım. Ama öyle değildi, Batuhan'la tanışmamın arasından aylar geçmişti. Ve bu aylar, ona olan sevgimi sadece çoğaltmıştı. Çeşit çeşit yemekler hazırdı ve hepsini güzel bir şekilde masaya yerleştirmiştim.
Batuhan benim için farklıydı. Aramızda bir şey yoktu, sevgili değildik, ama önemli değildi. Ben bu şekilde de hayatımı yaşayabilirdim. Benimle aynı evde yaşıyordu, benimle birlikte eğlenceli şeyler yapıyordu ve benimle uyumuştu. Aynı yatakta uyumuştuk. Bana sarılmıştı. Bu yüzden onun mutlu olması için her şeyi yapardım, hiç düşünmeden. Bukadarı bile bana yeterdi...
Kapı zilinin çaldığını duyduğumda koşarak kapıyı açmıştım ve karşımda beklediğim kişiyi gördüğümde ise kocaman gülümsedim ve kollarımı etrafına sardım. Uzun değildi, sadece arkadaşca bir saniye sarılmıştım...
"Hoş geldin!" dedim kocaman bir gülümsemeyle ve içeri girmesi için kapıyı daha fazla açtım.
"Birisi beni gördüğüne çok sevindi galiba."
Kıkırdadım ve omuzlarımı kaldırdım. "Çok sevindim."
Bana doğru eğildi ve burnumu iki parmağının arasına alarak sıktı. "İşten bu şekilde karşılanmak," dedi gülümseyerek. "Güzelmiş."
"İş nasıldı?"
"İyidi," dedi, sesinden herhangi bir duygu anlaşılmıyordu. "İş işte."
Kıkırdadım. "Acıktın mı peki?"
"Hem de çok!"
Parmaklarımın ucunda durdum ve kulağına doğru eğildim. Boyu benden oldukça uzun olduğundan, yine de tam anlamıyla kulağına gelememiştim. Bu yüzden o da biraz bana doğru eğilmişti. "Bugün yemekleri ben yaptım," dedim fısıldayarak. "Hem de en sevdiğin yemeklerden."
"Anladık, seviyorsunuz. Kapı ağzında yapmayın bari, geçemiyorum," diye homurdandı Cevdet bey. Her nekadar homurdansa da, bu manzara hoşuna gitmiş gibiydi. Onu görmemiştim, Batuhan'ın arkasından geldiğini ve kapıdan geçmek için bizi izlediğini fark etmemiştim. Bu yüzden yanaklarımın kızardığını fark ettim ve daha fazla oyalanmadan Batuhan'dan uzaklaştım.
Batuhan bunları duyduğunda kaşlarını çatmıştı. Düşünceli gözüküyordu. Onun için arkadaştık en fazla, ya da iki çok yakın dost. Yaptıklarını düşünmüyordu. Ben ona âşık bir kızdım. O bana âşık değildi, bunu kabullenmiştim, bu yüzden bu konuları düşünüp üzülmesine gerek yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bana da aşık olur musun? (Tamamlandı)
RomanceGenç kızın yeni taşındığı eve bir mektup gelmişti. Mektupda askerdeki bir gencin aşk hayalleri yazıyordu. Sorun şuydu, o mektuplar lise son öğrencimize değilde, evin eski sahibine geliyordu. Peki ya bir gün genç kızımız mektuplardan fazlasıyla etkil...