Kısa bölümler olduğunun farkındayım, ama anca yazıyorum ve sizi fazla bekletmiyorum:) İnşallah yarın bir bölüm daha yazacağım❤️
Sabah uyandığımda ilk yaptığım şey saate bakmak olmuştu. Saatin daha sadece sekiz olmusını görmem ile yüzümü buruşturdum. Çok erkendi saat, fazla erken. Biraz daha uyusam iyi olurda. Gözlerimi kapatmış olmama rağmen uyuyamayınca yarım saatin sonunda pes ederek yatağımdan çıktım.
Kendime yapacak iş aradığımdan da hemen yanımda ki odaya ilerledim. Orayı Batuhan için düzenlesem iyi olacaktı. Çok küçük bir odaydı, aşırı küçük. Lâkin yinede aşağıda yatmasındansa bu odada yatması onun için daha rahat olurdu. Ona özel bir oda haline getirmek zorundaydım. Bu onu rahat ettirirdi. İlk olarak güzelce etrafı biraz temizledikten sonra, her yerin tozlarını aldım. Ardından da küçük koltuğa çarşaf serdim. Yorgan ve yastık da üzerine koydum. Ne olursa olsun buraa yatması onun için daha rahat olurdu. Tamam aşağıda ki koltuk hafif daha büyüktü, ama burası onu özel odası olacaktı. Etrafı yaptıktan sonra küçük siyah çantasını elime aldım ve içindekileri boşaltıp gece dolabında ki çekmecelere yerleştirdim. Neyse ki fazla elbisesi yoktu da sığmıştı. İççamaşırlarına dokunmamıştım. Okadarını yapamazdım. Özel defterine de ellememiştim. O sevdiği kız için yazılmıştı.
Okumak istiyordum o defterin devamını, ama bunu yapamazdım, bu çok yanlıştı.
Sonunda odası yaşanılacak hale geldiğinde kocaman gülümsedim. İyi iş çıkartmıştım. Hâlâ pyjamalarımlaydım, ama sorun olmazdı herhalde. Sonuçta aynı evde yaşayacaktık her gün elbiselerimle dolaşamazdım. Aşağıya indiğimde Batuhan'ın hala uyuduğunun farkına vardım. Tabii çocuk askerden geleli daha bir hafta bile olmamıştı, uyuması doğaldı. Onu uyandırmamak için yavaş adımlarla mutfağa gittim. Buzdolabını açarak ne yapabileceğime bakmaya başladım. Sonunda patates kızartmasın da ve omlette karar kıldığımda önce patatesleri doğradım ve tencerenin içine attım. Ardından ise omlet yapmaya koyuldum. Onlar pişerken bir yandan da masayı hazırlıyordum. Çayı demledikten ve masayı tamamiyle hazırladıktan sonra Batuhan'ın yanına gittim. Koltuğun bir kenarına oturarak omuzuna dokundum.
"Batuhan."
Ses vermeyince omuzunu hafifçe dürtüp tekrardan, "Batuhan."diye seslendim.
Sonunda yavaşca gözlerini açtığında etrafına bakınıyordu, galiba nerede olduğunu çıkartmaya çalışıyordu. Farkında olmadan kurumuş olan dudaklarını diliyle ıslattığında heyecanla yutkundum. O dudaklar harikaydı. Öpülesiydi. Neden bu konu hakkında düşünüp duruyordum?
Dün gece o dudaklara dokunduğumda yumuşaklığı karşısında şok olmuştum, ama ciddi anlamda çok güzeldi.
"Ne oldu?"diye yavaşca sorduğunda sesinin boğuk çıkması karşısında ne yapacağımı bilemedim. Bir erkeğin sesi sabah sabah bukadar mı güzel çıkabilirdi? Gerçekten de hayretler içinde kalmıştım!
Zorla yutkunup, sesimi geri bulma çabasına girdim. "Kahvaltı hazırladım, çay da demledim."
"Vay hamarat küçük bir kız ha?"dediğinde gülümsüyordu. Gülümsemesi bile okadar güzeldi ki... Bu adamın aşkı bence dillere destan olmalıydı, öyle güzel seviyordu ki... Bence bu adam tarafından sevilmeyi herkes isterdi, benim gibi küçük bir kız bile. Bir saniye, ben küçük bir kız değildim!
"Eh işte..."diye gülümseyerek cevap verdim ve ayağa kalkmasını izledim. "Dün gece burada yattın, ama istersen yukarıda ki odada yatabilirsin, biraz toparladım oraları..."
"Zahmet etmeseydin, teşekkür ederim."
Almış olduğu terbiye karşısında bazen şok oluyordum. Çok düşünceliydi. Fazla düşünceli. Güler yüzlüydü, üstelik aşk adamıydı. Ve beni benden alan en önemli özelliği, hislerini kelimelere dökmekte oldukça iyiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bana da aşık olur musun? (Tamamlandı)
RomanceGenç kızın yeni taşındığı eve bir mektup gelmişti. Mektupda askerdeki bir gencin aşk hayalleri yazıyordu. Sorun şuydu, o mektuplar lise son öğrencimize değilde, evin eski sahibine geliyordu. Peki ya bir gün genç kızımız mektuplardan fazlasıyla etkil...