Direniş - Yirmi Beşinci Bölüm / Sevgili

4.2K 265 44
                                    

Keyifli okumalar. :')

* * *


Tüm dikkatimiz Abbadon'un sözlerine yöneldiğinde, genç kız kendinden emin bir tavırla konuşuyor. Gözleri tek bir noktaya, hiçbirimizin olmadığı bir nokta olan sığınağın çıkış kapağına, sabitlenmiş ve bir şeyler için endişelendiğini ortaya seren bir biçimde dikmiş.

"Dün erzak aramak için sığınağı turladığımda birçok kumaş, iğne, iplik, pamuk ve diğer dikişe yardımcı unsurlarla karşılaştım." Hepimiz ne demeye çalıştığına anlam veremeyerek ona sorgulayıcı bakışlarımızı yönelttiğimizde Abba, sözlerine devam ediyor. "Ve planım için, iyi dikiş diken birilerine gerek var. Hem de çok iyi. Aranızda var mı, ona göre anlatacağım?"

Hiç dikiş dikmemiştim, hatta elime iğne bile aldığım söylenemezdi. Ne kadar ironik ama, yarım ağız sırıtıyorum. Eline iğne bile almayan Kelsey Heast, yüzlerce Roxie'yi acımasızca silahlarla katleden bir kızdan başkası değil.

Erkeklerin hiçbirinden umudum yok. Bu yüzden ne Rhys'ten ne de Cory'den, ne de bir başkasından olumlu tepki alınmayışı beni hayal kırıklığına uğratmıyor. Cecille ve Venus'ün başlarını sağa ve sola salladıklarını izliyorum, ben de aynısını yapıyorum. Oturduğumuz siyah deri koltuklarda ses çıkarmamaya dikkat ederek pozisyonumu dikleştiriyorum ve ellerimi ovuşturuyorum. Vücudumda garip bir heyecan hakimiyet kuruyor, zira Abbadon'un zeki bir kız olduğunu daha önce Tate söylemişti. Bu yüzden ona güvenim tam, planı işlerse bizim için büyük bir umut olabilir.

Ama önce planı duymalıyım.

"Ben..." diyor bir ses ve kafamı çevirince tüm çekingenliğiyle duran Laressa'yı görüyorum. Uçları daha açık renkteki kısa saçlarını, özensizce ve pek de kullanılabilir olmayan bir makasla kendisi kestiği çok açık. Çıkık elmacık kemikleri, dikdörtgen şeklindeki dudakları ve beyaz teniyle oldukça güzel bir kız. İlk geldiğinden beri onunla diyalogumuzun olup olmadığını düşünüyorum. O esnada genç kız sözüne devam ediyor. "Ben dikiş işlerinde iyiyim. Elimden geleni yaparım."

Abbadon ise beklediğimden daha farklı bir şekilde başını sağa sola sallıyor.

"Elinden gelen değil, Laressa. Bu plan için elinden gelenin çok daha iyisine ihtiyacımız var."

Laressa'nın gergin bir biçimde yutkunuşunu izlerken gözlerim, onun yanındaki Cory'e kayıyor. Onun da gözlerinin bana dikili olduğunu görmem, kalbimin derinliklerinde bir yeri sızlatıyor. Cory'i veya Rhys'i uzun süredir tanıyor olmayışıma rağmen tek insan olmaları mı beni onlara bu kadar bağlıyor? Yüzeysel olarak ikisinin kardeşliklerini biliyorum ama neden birbirlerini ilk gördüklerinde hiç tepki vermediklerini anlayamıyorum. Derek karşıma çıktığında ben de ona soğuk davrandım ancak yine de o ağabeyim, ona nefret bakışları yollamadım. İkisinin arasında en ufak bir diyalog yok, iki yabancıdan farksızlar ve ben ikisine birden kalbimi kaptırdım.

Bu mümkün mü?

İki kişinin birden kalbimin sahibi olması beni ikilemde bırakıyor. Düşüncelerim arasında boğulduğumu hissediyorum, hatta bir an nefes dahi alamıyorum ama Abbadon'un planını anlatmaya başladığını duyunca tüm o fikirleri etrafımdan savıp sözlerine odaklanıyorum.

"Az insanlar, binlerce Roxie'yle savaşamayacak kadar az insanlar, olduğumuza göre düşündüm ki onları kendi içlerinden bir savaş ile bitirebiliriz. Yani ortalığı ateşe verip, yangından faydalanabiliriz."

Venus sağ kaşını kaldırıyor.

"Biraz daha açık konuşur musun Abba, sözlerinin üstü çok kapalı."

DirenişHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin