Direniş - Otuz İkinci Bölüm / Anne (Kısım 2)

4K 214 150
                                    


Fikirlerinizi görmek dileğiyle ve çokça sevgiyle,

Tolga.

*

"Anne?"

Onu tanıyor olmamın beni mutlu etmesi gerekirken ben, acı ve çaresizlik içerisinde kıvranıyor; umutsuzluk girdabının içinde başıboş süzülüyor ve derime batmakta olan cam kırıkları misali ruhuma batan, iyileştirilmesi imkansız hayal kırıklarının esareti altına giriyorum. Üşüyorum, çok üşüyorum. Bunun tek sebebi, yerin kilometrelerce üstünde oluşumuz ve havanın gerçekten soğuk oluşu değil; hem bedenim, hem de ruhum buz tutmuş durumda.

Belki de tek beklediğim şey, annemin bir anlığına da olsa o pullu deri ve kristal saçlardan sıyrılıp bana koşması; beni kollarının arasına alması ve sıcaklığını yaşatması... İsmimi söylemesini istiyorum. Bana önceden baktığı gibi bakmasını. Onun, annem olmasını istiyorum. Sadece annem.

Karşımdaki Transformasyona uğramış bedenin gözlerindeki donuk bakışlar, hiç de böyle hissettirmiyor. Silahını bana yöneltmiş bir biçimde, birazdan bana ateş etmek üzere ve ben o kadar zayıf düşmüşüm ki hiçbir şey yapamıyorum. Şimdi hayıflanmanın tam zamanı: Neden bir görevimi tamamlamak üzereyken her şeyi mahvedecek bir şey oluyor ki?

"Anne..." diyorum tekrardan, yalvarırcasına. "Benim, kızın. Kelsey Heast."

Tıslıyor.

"A-anne, lütfen..." diyorum. O anda elimdeki silah, artık hissizleşmiş parmaklarımın arasından kayıp gidiyor ve yere düşüyor. "Lütfen beni hatırla." Sesim bir fısıltıdan farksız, göğün en yüksek noktasına çıkmaya çalışan bir kelebek gibiyim. Bunu boşa yaptığını bile bile çabalayan bir şey... Karşımdaki annem değil, bunu biliyorum; ama derisinin altından görebildiğim, ya da zihnimin bana gösterdiği insan bedeni beni bir mıknatıs-metal ilişkisi gibi ona çekiyor. Kollarımı açarak ona sarılmak istiyorum; o ise tetiği çekerek canıma okumak.

Bana doğru bir adım daha atıyor ve tetiği çektiği an başka yöne sıçrayıp, ateşinden kurtuluyorum; arkamdaki cam tuzla buz oluyor. Gözyaşlarım durdurulamayacak kadar fazla ve yoğun. "Anne!" tekrardan haykırıyorum. "Benim! Kelsey!"

Bir kez daha ateş ediyor ve bu sefer sol baldırıma isabet ediyor, acıyla yüzümü buruşturuyorum. Derimin üstü yanarken lazerin verdiği hisle dişlerimi sıkıyorum ama vazgeçemem. O benim annem ve ona kendimi hatırlatmak zorundayım.

Sesim titrek. Kelimeler birbirine karışırken ve aslında hepsi anlamını yitirmişken, annemin beni hatırlaması için ninniyi söylemeye başlıyorum; bizim ninnimizi.

"Y-yemyeşil çayırlar, mavi... Mavi gökyüzü," Boğazım düğümlenmiş ama pes edemem. Direnmek zorundayım. "Uçurtmalar karışmış mavinin arasına... Bozulmamış güzellikte bir dün-" Nefesim kesiliyor ve annemin bir sonraki ateşinden yalpalayarak kaçıyorum. "Bir dünya... Kurtuluşu çok ama çok yakında. Yerle bir edenler gidecek, güneş tekrardan yükselecek."

Annemin sağ koluma ateş edişiyle bir çığlık koparıyorum ve ses tellerimin yanışını hissedebiliyorum. Ağlamam güçleniyor, belki de hayatım boyunca en çok ağladığım andayım.

Annem, bir Roxie. Beni öldürmeye çalışan bir canavar. Ben, bunu kabullenemeyerek; kendi sonumu getireceğimi bile bile ninniyi söylemeye devam ediyorum.

"Hainler burayı terk edecek, yeni nesiller güzelliği görecek... Bizler başaracağız... Bizler. Hep beraber direnip-" Ağlamam şiddetleniyor ve genzimden kopan derin bir hıçkırık gözyaşlarıma eşlik ediyor. "Direnip savaşa-savaşa... Savaşacağız. Bizler başaracağız, bizler."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 19, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

DirenişHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin