Direniş - On Dördüncü Bölüm / Uygulama

4.4K 318 22
                                    


BEŞ GÜN SONRA (Plandaki Saldırı Günü ) :

Kelsey

Gözlerim artık dayanamıyor.

Saate tekrardan bakıyorum : 05:12.

Ne yani? Gerçekten son bakışımdan beri sadece bir dakika mı geçmişti?! Oradaki saldırı esnasında uyuyakalmamak için dua ediyorum, ve elimdeki ışınlanma tabletlerini biraz daha sıkı kavrıyorum. Hepimiz Venus'ü bekliyoruz. Beni 'affedeli' üç gün oldu, yeniden birleştik ama grup olarak aramız biraz limoni.

Abba'ya bir bakış atıyorum, ben onu hala içten olarak affedemedim. Çünkü benim yanımda o kadar süre boyunca dururken, bir anda Venus'ü tercih etmesi beni incitmişti.

Sonunda Venus'ün odasının kapısı açılıyor ve içeriden silahıyla, simsiyah giyinmiş Venus çıkıyor. Sarı saçları beline kadar uzanıyor, kavisli kaşlarından sağdaki çatılmış duruyor.

"Bana öyle bakmayın." Kollarını göğsünün altında birleştiriyor. "Sadece beş dakika geç kaldım."

"Aslında on iki dakika," diyor Tate. Ona karşı gerçekten mide bulandırıcı şeyler hissediyorum. Öncelikle inanılmaz çıkarcı ve dürüst biri olması bu berbat hislerimi kuvvetlendiriyor. Annem hep "Dürüst insan, her zaman sinir bozar," derdi. Galiba bunu Tate için diyordu.

"Her neyse," diyor. "Hemen halledelim şunu." Tabletini almak için elini bana uzatıyor. Ben de ışınlanma tabletlerini sırayla dağıtıyorum.

"İçten Ulaşım grubu benim düşündüğüm yere gelecek!" diyor Tate. "Ve ötekileri de Kızıl'la."

Hepimiz kafamızı sallıyoruz ve aynı anda hapları ağzımıza atıyoruz.

Roxie - Chelenoe Merkezi'nin bahçesi, diye iç geçiriyorum ve en küçük yapıtaşlarıma ayrılırken kalbim, heyecandan yerinden çıkmak üzere hızlı mı hızlı atıyor.

* * *

Gözlerimi açtığım zaman, önümde gördüğüm tek şey yeşillik oluyor. Korkuyla bedenimi geri çektiğimde, boy kadar uzamış çimenlerin arasında olduğumuzu farkediyorum. Etrafımdakilere fısıldarcasına sesleniyorum.

"Herkes burada mı?"

Birçok kişinin "Evet," diye fısıldaşmalarını işitiyorum. Herkes burada.

"Şaşırtma grubu, koşmaya başlasın." diyorum. Ve ortalık hareketlenirken ben de hafifçe ayağa kalkıp, Şaşırtma'nın arkasından emekliyorum.

"Seni takip edelim mi, Kızıl?" diyor arkadan Rhys.

"Evet," Boğuk bir sesle cevap verirken, Krista'nın ilk Roxie'nin üstüne atladığını görünce, ben de yerimden fırlıyorum ve, Şaşırtma'nın arkasında yerimi alıyorum. Dizlerim beton zemine sürterken, sırtımda asılı silahı elime alıp, bir Roxie'yi de ben öldürüyorum. O esnada arkamdakilerle hep beraber ayağa kalkıp koşuyoruz, Şaşırtma grubu Roxieleri oyalarken, Venus, Paula ve Josh kapının dış kısmında, içeridekileri koruyor.

Ve Rhys ile içeri doğru koşuyoruz.

Abbadon

İçerideyiz.

Bu küçücük, karanlık odada, Tate, Johan, ben ve gotik kız - Evet, Theodora'ya bu adı koydum.- , sıkışmış bir halde duruyoruz. Bize doğru gelen ayak seslerini duyabiliyorum. Onların Kelsey ve Rhys olması için dua etmeden duramıyorum.

Plan işlemek zorunda.

Yoksa, buradan hiç kimse sağ çıkamaz.

Kapının arkasından gelen çığlıklar, Kelsey'e ait, ama acı dolu çığlıklar olmadığı için rahatlıyorum. Ateş ederken onu motive eden çığlıklar olduğuna kalıbımı basabilirim.

DirenişHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin