Direniş - Beşinci Bölüm / Tekken

7.6K 393 36
                                    

Tate ve ben, kum torbaları ile biraz antrenman yaptıktan sonra odalarımıza dönüyoruz. Ben annemin odasına yerleşiyorum, diğerleri ise boş olan odaları kendilerine almış durumdalar.

Odaya girince kendimi bir kez daha kötü hissediyorum, bugün annemi kaybettim. Özlüyorum, gerçekten. Üzerimdekilerde hala onun kanı var, diskin annemin göğsüne yapıştığı, onun kan kusmaya başladığı sahneyi gözümün önünden hiç çıkaramayacağım sanırım.

Kanlı kıyafetleri çıkarıyorum, ama onları yıkamayacağım. Her ne olursa olsun üzerinde anneme ait kocaman bir parça bulunduruyor. Dolabı açıyorum, annemin elbiselerinden birini alıyorum. Vücudu şekilli ve sıkıydı, zaten çok da yaşlı değildi, bu yüzden onun elbiseleri üzerime oturabiliyor. Ayaklarım çıplak kalıyor, yatağa doğru adımlarımı atıyorum, her adımda annemin keskin kokusu burnuma biraz daha ilişiyor ve hem rahatlıyorum, hem de kafam sorularla doluyor.

Ya koku hemen biterse?

Yatağa girip örtüyü üzerime çekiyorum. Kızıl saçlarımı yastığa dağıttıktan sonra, bu sefer uykuya teslim oluyorum.

* * *

Uyandığımda, başıma Abbadon duruyor. İlk hatırladığım şey böylece, annemin dün öldüğü oluyor. Nefes veriyorum.

Abbadon'un yüzünde derin bir sırıtış var, beni tanımıyor olabilir ama gerçekten beni iyi hissettirmeye çalışıyor.

"Günaydın Kızıl!" diyor ellerini havaya kaldırarak. "Kahvaltıyı ben hazırladım,"

Gülümsüyorum. "Ben de hazırlayabilirdim..."

"Bu evde ortak kalacaksak hepimiz paylaşım yapmalıyız. Venus kabul etmese de, öteki bireyler olarak hepimiz bir gün kahvaltı hazırlamaya karar verdik. Geriye kalan iki gün de gönüllüler hazırlayacak," Ellerini çırpıyor. Gri gözlerine bakarken, gözlerinin karlardan eriyen bir nehrin renginde olduğuna kanaat getiriyorum, aksi takdirde, bu kadar güzel olamazlar. Kesinlikle olamazlar hem de. "Sen çarşamba günü hazırlıyorsun."

"Ah," diyorum sağ elimi alnıma yerleştirerek. "Benim takvimim yok."

"Bizim yanımızda var, bugün Cory duvara asar. Günlerden cumadayız." diyor. "Ayrıca duvara paylaşım günlerimizi de asacağız."

"Pekala," Yataktan doğruluyorum. Üzerimdeki beya elbisenin eteğini biraz indirdikten sonra dolaba yöneliyorum. Dolabın içinden bir kot ve yeşil penye tişört aldıktan sonra kapağını kapatıyorum, ve parkede ilerleyip kapıyı kapatıyorum. Abbadon da bir kız olduğuna göre onun önünde giyinmem bir sorun yaratmaz.

Üzerimdeki elbiseyi çıkardığımda Abba'nın ağzından küçük çaplı da olsa bir çığlık patlıyor. Kafamı çeviriyorum. "Ne oldu?"

"Şey..." diyor. "Üst bacağın..."

Kafamı üst bacağıma çevirdiğimde anlıyorum. Bir buçuk yıl önce olan derin yaranın izine bakıyor. "O mu?" diyorum işaret ederek.

Kafasını yukarı aşağı sallıyor. "Hıhı."

"Bir buçuk yıla yakın oldu diye tahmin ediyorum, bir Roxie ile savaşırken derin yara açtı bacağımda, onun izi," Gülümsüyorum ve altıma kot pantolonu geçiriyorum. Arkasından da yeşil tişörtü giyiyorum ve saçlarımı topuz yapıyorum. Ayağıma da çorap ve spor ayakkabılar giyince sonunda günlük giyinmiş oluyorum. "Hadi,çıkalım."

İkimiz odadan çıkıp salona dönünce Venus'un yine PlayStation'ı kurcaladığını görüyorum. Yanında bu sefer kimse yok, armut koltuğa yayılmış durumda. Kanepede Cory, uzanıp ağırlık kaldırıyor. Her kaslarının kasılışında, kolu kocaman şişiyor, kol kaslarının gelişmiş olduğunu farkediyorum. Abbadon ile mutfağa doğru yürürken konuşuyorum.

DirenişHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin