Direniş - Otuzuncu Bölüm / Özlemek

3.3K 250 115
                                    

Keyifli okumalar!

*


Derek Heast

Kelsey tam karşımda sarhoş oluyor ve ben gerçek bir ağabey gibi davranıp onu kollayamıyorum; yerine adı Rhys olan sarışın çocuk onun tembel bedenini odasına taşıyor. Gözlerimde oluşan öfke kıvılcımı, iç seslerimin bana gerçeği hatırlatışıyla sönüveriyor.

Onunla yıllardır bir iletişiminiz yok, şimdi ağabey gibi davranamazsın. Sen onun için bir yabancıdan farksızsın, ördüğü duvarlarını yıkmaya çalışma yoksa seni bir harabeye çevirir.

İç seslerime genellikle olanın aksine hak veriyorum, gerçekten de öyle. Sarı kafa kız kardeşimi ince belinden kavrıyor ve yavaşça odasına doğru sürüklüyor. Kelsey'nin adımları dengesiz ve titrek. O çok kırılgan ve narin, buna rağmen nasıl bir savaşçı olduğunu düşünmeden edemiyorum. Bizi sığınaklara yönlendirişi esnasındaki cesareti aklımdan bir an olsun silinmiyor. Kız kardeşim, ben ve babamın aksine bir kahraman. Biz sadece saklandık ve sonra merkezden insanların yerini öğrenip buraya geldik. Kayıtlardaki diğer adresleri anımsamaya çalışıyorum ancak bunun pek bir faydası yok, Roxieler çoktan diğer adreslere de bombardıman yapmışlardır.

Dönüp babama bakarken onu kadehleri toplarken görüyorum. İkimiz de bu toplumdan soyutlanmış durumdayız ama bu bizim seçimimiz olmaktan uzak. Kelsey bizi gerçek ağabey ve babası olarak göremiyor, belki de genler dışında değiliz. Aramızda hiçbir konuşma yok. Ne sever ya da neden nefret eder... Bunların hiçbirini bilmeden Kelsey'nin karşısına dikilip hey-ben-senin-ağabeyinim-bana-mesafe-koymaktan-vazgeç konuşması yapamam.

Onu tanımam gerek. Babamla beraber kadehleri toplamayı sürdürürken takımın beyni Tate'i görüyorum. Yine bir şeyler başında kablo ile uğraşıyor. Ona gözlerimi dikiyorum, o ise bunu fark etmiyor. Ne yaptığını anlamaya çalışıyorum.

"Telefon ve radyo istasyonlarını tarıyorum," Beni görmeden ona bakışlarımı, bakışlarımdaki soruyu anlıyor ve bu anlık bir ürperti dalgasının beni esiri etmesine sebebiyet veriyor. Yutkunuyorum, adem elmamın hareketini hissetmem güç olmuyor. Tate konuşurken elimdeki kadehleri düşürecek gibi oluyorum, bedenim nedensiz bir heyecanın içerisine giriyor. Onun yanında kendimi aptal hissediyorum, oturup besin ve su tüketmekten başka bir halta yaradığım yokmuş gibi... "Başka insanlara ulaşmak için bir yöntem."

Başımı sallayıp -her ne kadar görmese de- kadehleri yıkamak için mutfağa doğru ilerliyorum. Gerginim, mutsuzum ve yalnız hissediyorum.

Mutfağa girdiğim an babamı bulaşıklarla uğraşırken buluyorum. Bu sığınak Roxielerin su iletimini kesmeyi unuttuğu nadir yerlerden biri, bulaşıkları hızlıca yıkayışımız da bundan. Her an su kesilebilir ya daha kötüsü... İçine zehir karıştırılabilir.

Babama bulaşık konusunda yardım ederken aklımın ne kadar karışık olduğunu düşünüyorum.

Ancak bir gerçek var ki, nefes alan insan bedenlerinden kafası karışık olmayan yok.

* * *

Kelsey

Bedenim sanki kuş tüylerinin arasında ilerliyor gibi, kendimi özgür hissediyorum ama bir o kadar da başıboşum. Hayallerimin dünyasında hayallerimin erkeğiyle evlenmenin verdiği mutluluğu yaşıyorum ve beni ikaz edip "Hey, uyan!" diyen yok. Bunun yerine beni kolları arasına alan bir Cory var.

Bir saniye... Cory? Onun beni sımsıkı kavrayışını görüp odama ilerlerken ona biraz daha sokuluyorum. Ancak onun kokusunu alamıyorum, bunu garipseyecek bir halde değilim. Bünyem iki kadeh şampanyayla sarhoş olacak kadar dayanıksız.

DirenişHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin