Bölüm 18

2.9K 79 54
                                    


Huzurlu uykumdan uyandığımda Mert yanımda yoktu. Büyük ihtimalle otele gitmişti. Canım sıkıldığı için televizyonu açtım ve kanallar arasında gezinmeye başladım. İlgimi çeken herhangi bir şey olmayınca geri kapattım ve tavanı izlemeye başladım. Ağrım yoktu ve acıkmamıştım oysa ki sabah olmuştu. Açılan kapıyla düşüncelerimden sıyrıldım. Kesin Mert gelmişti.

"Otele mi gittin?" dedim ama cevap alamadım. Başımı kapı yönüne çevirmeden hemen önce ağzımı açmıştım ki geri kapatmaya fırsat bulamadan kilitlenmiştim. Bu mümkün değildi! Delirmiş olmalıydım.

"Ne işin var burada?" diye sordum. Abim delirmiş gibi bana bakıyordu. Bu bakışları en son depoda görmüştüm. Demir sopayı yere attıktan hemen sonra bana tıpkı böyle bakmıştı.

"Yarım bıraktığım işi tamamlamaya geldim." dedi. Kıpırdamaya çalıştım ama elim ayağım alçıda olduğu için kaçmam mümkün değildi.

"Mert burada, seni görürse kesin öldürür." dedim. Blöf yapıyordum ve umarım blöfümü yerdi. Gülümsedi. Gülümsemesi bile farklıydı. Onu hiçbir zaman akıl sağlığı yerinde görmemiştim ama yine de kendini hiç bu kadar kaybetmemişti.

Ağzımı açtım bağırmak istedim ama saniyeler içinde yanıma gelip ağzımı kapattı. Çığlığım kısa tiz bir ses olarak kesildi.

"Geber! Orospu!" diye bağırdı. Başımı hareket ettirmeye çalıştım ama öyle bastırıyordu ki yapamadım. Diğer eliyle de burnumu kapattığında nefes alamaz olmuştum. Tek elimle ellerini ittirmeye çalıştım ama yapamadım. Ciğerlerim ağrımaya başladığında yatakta kıvranıp durdum ama hiçbir faydası olmadı. Hayır, dedim içimden şimdi ölmek istemiyorum. Şu an ölmemeliyim.

Kulağıma Mert'in telaşlı sesi geliyordu. Nefessizlikten göğsüm acıyla sıkışıyordu. Mert adımı tekrar ettikçe vücudum sarsılıyordu. "Uyan!" diye bağırdığında komutu anlamış gibi gözlerimi açtım. Derin bir nefes çekip dik konuma geldiğimde göğsüm acıdı ama derin derin nefes alma ihtiyacı duyuyordum. Sol tarafımdan sarıldı bana ve alnımı öptü.

"Geçti güzelim, sadece bir kabustu." dedi. Başımı kaldırıp ona baktım. Hala nefes nefeseydim. Her şey bir rüya mıydı? Oysa çok gerçekti abimin psikopat bakışları.

Mert'in endişeli bakışları altında nefesimi düzene bindirmeye çalıştım. Hatırladıkça daha kötü oluyordum ve buna engel olamıyordum. Gözyaşlarım yanaklarımla buluştuğunda ona anlatma ihtiyacı duymuştum.

"Abim bu-buradaydı." dedim. Mert yavaşça benden uzaklaşıp sehpadaki sürahiye uzandı.

"Beni ö-öldürmek için gelmişti." Nefeslerimi hala düzene bindirememiştim ve istemeden kekeliyordum. Mert bardağa su doldurdu ve bana uzattı. Almadım, ona anlatmak istiyordum yaşadığım korkuyu.

"Beni boğmaya çalıştı!" dedim. Gözlerimden yaş gelmeye başlamıştı. Mert bardağı hala bana uzatmış şekilde duruyordu.

"Yaşadığın olayın etkisini hala atamadın üzerinden. Çok normal, hadi iç bu suyu." dedi. Uzattığı sudan birkaç yudum aldım. Mert bardağı elimden aldı ve sehpaya koydu. Nefes alışverişim hala düzene binmemişti. Hıçkırdım ardımdan sol elimi gözyaşlarımı silmek için yanağıma götürdüm. Ben sol gözümü sildiğim esnada sağ gözümdeki yaşları ise Mert silmişti.

"Geçti, ben yanındayım." dedi. İçim huzurla doldu. O geçti dediği an gerçekten de geçmişti içimdeki kasvet. Rahatlamış biçimde yatağa yaslandım. Ağrım vardı o yüzden ufacık inledim. Gözlerimi Mert'le buluşturduğumda düne nazaran daha iyi görünüyordu. Uyumak ona iyi gelmiş olmalıydı. Gözlerindeki kızarıklık gözle görülür şekilde azalmıştı. Uyumadan önce ona açtığım yere yeniden oturduğunda sol elimi kirli sakallarında gezdirdim. Gözlerini kapatmıştı elim yanağıyla temas ettiğinde.

Dört 1 (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin