Bölüm 25

1K 28 122
                                    


Sahur sürprizi! Yeni bölüm sizlerle. Bol bol yorum yapmayı ve yıldızı parlatmayı unutmayın. Hayırlı ramazanlar dilerim. Keyifli okumalar...

1111 numaralı odada karşımda duran polise havuz başında olup biteni bir bir anlatmıştım. Mert neredeyse hiçbir şekilde bir müdahalede bulunmayıp sadece sırtını yasladığı duvardan beni izlemeyi tercih etmişti. Ayağa kalkan polislerle beraber yanıma gelmişti ve arkamda durmuştu.

"İfadenizi aldık Derin hanım. Eğer aklınıza gelen bir detay olursa tekrardan düzenleme yapabiliriz. Zaten güvenlikten kamera görüntülerini de aldık. En kısa sürede hak yerini bulacaktır bundan kuşkunuz olmasın." dedi ifademi alan Polis memuru.

"Ondan hiç kuşkum yok zaten." diyerek uzattığı elini sıktım polisin. Arkasını dönüp giderken Mert onlara eşlik etmeyi tercih etti ve beni odadaki girişte yalnız bıraktı.

Kalktığım koltuğa geri bıraktım bendenimi. Başımı koltuğun sırt kısmına dayadım ve gözlerimi tavana diktim. O Buse denen kızın silüeti gözümün önünde canlanıyordu. Ağlayarak polislere yüzme bilmediğimi bilmediğini anlatmaya çalışıyordu. Dudaklarım yanaklarımın iki yanına doğru yayıldı istemsiz. Onun o ağlarken ve yalvarırken ki halini görmek için neler vermezdim. Büyük ihtimalle zaten şikayetimi geri çekmem için bir özür konuşması yapmak zorunda kalacaktı ama o halini görmeyi yeğlerdim.

Karşısında sandığı gibi pısırık, küçük bir kız çocuğu değil; ayakları yere gayette sağlam basan, akıllı, güzel ve eski sevgilisinin aşık olduğu kız vardı. Bunu o kafasına iyice sokabilmesi için güzel bir fırsattı bu yaşayacakları. Mert'ten ve benden uzak durması gerektiğini belki böylelikle anlayacaktı.

Kapının açılma sesiyle beraber kafamı dayadığım yerden kaldırmadan gözlerimi odaya giren Mert'e dikmiştim. Göz göze geldiğimiz ilk an ellerini teslim olur gibi yukarı kaldırmış ve benden korktuğunu belli eden bir ifadeye bürünmüştü.

"Korktum. İçindeki cadının gün yüzüne çıkması gerekiyormuş!" derken o da benim oturduğum ikili kanepenin sağ tarafına oturmuştu. Başımı koyduğum yerden kaldırdım ve meydan okuyan bakışlarımı gönderdim.

"Kork benden!" dedim işaret parmağımı tam kalbinin üzerine bastırdım. Bakışları parmağıma gittiği için başını eğdi.

"Yalnızca sen değil, çevrendeki tüm kızlar korksun benden!" dedim. Bakışları yeniden gözlerime yöneldiğinde parmağımı çektim kalbinin üzerinden.

"Mert Akçura'nın sevgilisinin kim olduğunu ve uzak durmazlarsa, damarıma basarlarsa, başlarına geleceği bilsinler!" dedim. Kalktığım yere yeniden sırtımı dayadım.

Mert elimi ellerinin arasına aldı ve işaret parmağıma bir öpücük kondurdu. Parmaklarımın arasına parmaklarını geçirirken hafif tebessüm etti. O gülümseyince istemsiz ben de gülümsemiştim.

"Gerçi niye şaşırıyorsam. Bu odayı başına yıkarım deyip, yıkmışlığın da var senin!" dedi ve elimi çekerek beni kollarının arasına aldı.

"Bak unutmamışsın, ne güzel. Unutma ki içimdeki cadının neler yapacağını bilerek hareket et. Sonra o gibi olaylar yaşanmasın!" diye alenen tehdit ettim Mert'i.

Sesli bir şekilde gülerken aşağıda kalan yüzüm sayesinde arkaya düşen başını ve adem elmasını zevkle izlemiştim. Gülmesinin etkisiyle bedeni sarsılmıştı ve beni kollarının arasında iyice sıkıştırmıştı.

"Tehdit ediliyorum. Eyvah!" diye benimle dalga geçerken koluna bir tane yapıştırmıştım. Elleriyle bileklerimden tutulup koltuğa yatırıldığım için benim de gülüşüm yüzümde yok olmuştu. İki bileğim başımın iki yanında dururken, Mert ile yüzlerimiz çok yakındı.

Dört 1 (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin