Bölüm 2

16K 239 1.1K
                                    

-"Uyanın! Sesimi duyuyor musunuz? Uyanın lütfen!"

-"Abi daha önce uykusu bu kadar ağır birini hiç görmemiştim ben."

-"Kemal o sesini kes yoksa ben keserim. Ters giden bir şeyler var. Görmüyor musun?"

-"Sesimi duyuyor musunuz?"

Sesleri algılıyor ama gözlerimi açamıyordum sanki göz kapaklarıma ağırlık koymuşlardı ama göz kapaklarım onları kaldıramayacak kadar güçsüzdü. Bedenimi sallıyordu bir el. Uyanmam için. Daha sonra bir parmak göz kapağımı kaldırdı ve biri açıma girip kendisini göstermeye çalıştı. Birden açılan gözüme değen ampulün ışığı canımı acıttığı için yüzümü buruşturmuş, kafamı yana eğmiş ve parmaktan kurtulmuştum.

-"Ben demiştim uykusu ağır diye."

-"Kemal!" diye kükredi kahverengi takımlı adam.

-"Defol git, elimin tersinde duruyorsun bir kaza çıkacak yoksa!"

-"Tamam Çınar abi ayıp ediyorsun ya." Kırgın sesli adamın topuk sesleri duyuldu odada. Doğrulup sırtımı bordo yatak başlığına yasladım. Sürgülü kapı çarptığında kahverengi takımlı adam bir küfür savurmuştu. Bir dakika, üzerinde koyu kahverengi takımı yoktu. Kıyafetini değiştirmiş uçuk mavi gömlek üzerine lacivert takım elbise giymişti. Bundan sonra onu böyle adlandıramazdım. Zaten adını da öğrenmiştim. Çınar. Yüzüme tabiri caizse salak salak bakıyor ve hiçbir şey söylemiyordu. Gözümü ne var der gibi yüzüne diktiğimde konuşmaya karar vermişti.

-"Sizi uyandırmaya çalıştık ama bir türlü uyanmadınız."

Kollarımı göğsümün altında birleştirdim ve ona bu sefer 'yani' bakışı attım. Bu hareketim onu konuşmasına devam ettirdi.

-"Bileğinize ne oldu?"
Benimle dost olmaya mı çalışıyordu? Ayrıca kendinden yaşça küçük biriyle neden bu kadar sizli bizli konuşuyordu ki? Onun üstü değildim. Adab-ı muaşeret buydu sanırım.

-"Sizi ilgilendirmez." Dedim bende onun gibi adab-ı muaşeret kanunlarına uygun bir şekilde.

-"Pekala. Hazırlanmalısınız Mert Bey'i bekletmek isteyeceğinizi hiç sanmam."

Sahibim! Ben onu tamamen unutmuştum. Bu gece ruhumu öldürecek ama belki de işi bittikten sonra bedenimi serbest bırakacak adamdı. Gözlerimin kocaman açıldığını hissediyordum. Çınar Bey ise arkasını dönmüş ve ilerlemeye başlamıştı.

-"Çınar Bey!" Sesimin bu kadar yüksek çıkması beni bile şaşırtmıştı. Sesinin desibeli fazla çıkan biri değilimdir normalde. Heyecandan ötürü olduğunu düşünüyordum ya da korkudan?  Bağırmamla durmuştu. Adını haykırmamdan birkaç saniye sonra bana dönmüştü. Yüzümdeki ne var bakışı artık ona geçmişti.

-"Şey... Yanlış anlamazsanız bir şey sormak istiyorum."

-"Tabii buyurun." Yanaklarımın kızardığını hissediyordum. Kulaklarımda yanmaya başlamıştı.

-"Estağfurullah. Şeyyy, Mert Bey çok sert biri midir? Yani o anlamda değil de şey işte bana çok kötü davranır mı hani şey..." Of ne saçmalıyordum ben? En kısa sürede yabancılarla nasıl konuşmam gerektiğiyle ilgili aynada bir alıştırma yapmam gerekiyordu.

-"Onu kızdırmak istemezsiniz bu kadarını söyleyeyim. Ve şu anda bekletildiği için baya kızmış durumda."Ah beni satın alan adamı bekletiyordum ve Çınar Bey'in söylediğine göre bekletilmeyi hiç sevmiyordu!

-"Anladım. Teşekkür ederim." Dedim. Başını selam verir gibi eğip odadan çıktı. Hemen hazırlanmam lazımdı. Yüzümü soğuk su ile yıkayıp, yanaklarıma allıkla renk verdim solgun cildim çok daha iyi duruyordu. En azından bir kaç saat önce bileğini kesip kan kaybından ölmek isteyen birine göre çok daha iyiydi. Üzerimi değiştirmeyecektim zaten o elbiseleri de giyemezdim.

Dört 1 (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin