Bölüm 27

1.1K 26 10
                                    

Selam. Yeni bölüm karşınızda. Bu ayın ikinci bölümü yayında! Aslında daha erken gelecekti ama düzenlemeyi ancak yapabildim.Yıldızı parlatmayı unutmayın!     
⭐️
UYARI!: Bu bölüm 18 yaş ve üzeri kısımlar içermektedir. Okumak istemiyorsanız bölüm arasına kadar atlayabilirsiniz! Keyifli okumalar.

Yatağa doğru adımlarken girmiş olduğum transtan çıkmam saniyelerimi almıştı. Masayla yatak arasında şoka girebileceğim kadar alan yoktu zira.

"Ne?!" dedim safça. Ne demek istediğini anlamıştım oysa.

Güldü. Yüzünde son bulmayan bir önceki gülüşüne ekleme bir gülümsemeydi bu. Ben ise sebepsizce çok gergin hissediyordum.

"Tatlılar masada kaldı!" diye anlamazdan gelirken ben, saflığımın arkasına sığınıp içimdeki utangaç kızın kendini savunabilmesini diledim.

"Benim için dünyanın en tatlı şeyi kollarımın arasında!" derken Mert, bedenim yumuşak yatakla buluşmuştu bile. Beni bıraktıktan sonra kalkmadı ve öylece üzerime eğilip eğlenen gözlerle yüzümü incelemeye başladı. Yutkundum. Ayrıca da yüzüme basan sıcakla kızardığımı hissediyordum.

Elleriyle göğsümün üstüne düşen saçlarımı omuzlarımın kenarına atarken bakışlarını gözlerimden çekmişti. İstemsiz yaşadığım rahatlama çok kısa sürmüştü çünkü bakışlarının yeni odağı dudaklarımdı.

"Mert!" diye aniden çıkışınca yüzüme yaklaşan yüzü durmuş ve dudaklarımdaki bakışları tekrar gözlerime çıkmıştı.

"Efendim?" dedi. Sesinde tatlı bir tını vardı ve ben bu tınıya fazlasıyla hasret kalmıştım.

"Masayı toplamaya gelmeyecekler miydi ya?" diye kaçmaya çalıştım ama dudaklarıma yaklaşan dudakları her saniye daha da yol kat ediyordu.

Başını yana doğru eğdi "Ben çağırmadan gelemezler." dedi. Kadife gibi pürüzsüz sesiyle ve dudaklarıma değmek üzere olan dudaklarıyla adeta hipnotize olmuştum. Sondan kaçamayacağımı anlayarak gözlerimi kapattım. Nabzım çoktan yükselmeye başlamıştı. Vücudumdaki bütün kan yanaklarımda toplanmış gibi hissediyordum.

Dudaklarımın üstüne kapanan yumuşacık dudaklarıyla çoktan mest olmuş ve öpücüklerine karşılık vermeye çalışıyordum. Dudaklarımının arasına sızan dolgun dudakları başımı döndürüyor, bütün zihnimi şehvetle bulandırıyordu. Mert hayatıma girmeden önce bu duygular bana çok çok yabancıydı.

Nefes alabilmek adına dudaklarını dudaklarımdan ayırdığında alnını alnıma yaslayıp soluklandı çok kısa bir saniye. Ellerime hakim olamıyordum. Geniş pazılarının üzerinde pervasızca dolanıp duruyor, son durağı ise ipek saçları oluyordu Mert'in. Onun elleri ise dokunmaya doyamadığı belimden aşağıya inmiş ve bir bacağımı çekerek, kendi uzun, kaslı bacaklarına yer açmaya çalışıyordu. Beni ne kadar delirttiğini, kendimi ne kadar kaybettiğimi bilmeden, arsız dudakları yanağımdan boynuma doğru bir yol haritası çizmiş devamının göğsümde biteceğini bildiğim bu yolculuğun bir an önce son durağa ulaşmasını arzuluyordum.

İnledim. Yine. Kendimi asla kontrol edemiyorken, Mert beni bambaşka diyarlara uçuruyormuş gibi hissederken, ıslak dudakları, vücudumun üst kısmında başlamış olduğu yolculuğa çok yavaş biçimde devam ediyordu. Köprücük kemiklerimin üzerinde dolanan dilini hissetmek kasıklarımda çok alışık olmadığım bir baskıya, arzuya ve zevke yelken açmamı sağlamıştı. Tekrar kendimi tutamayarak inledim.

Mert'in asla durmayan elleri bütün vücudumu talan ederken, aldığım kilolarla iyice belirginleşen kalçalarıma ulaşmış, sertçe sıktığında ise bu sefer Mert hırıldamıştı. Çıkardığı sese asla inleme denemezdi.

Dört 1 (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin