Bölüm 6

6.8K 126 320
                                    

Keyifli okumalar güzel okurlarım❤️

Cezalandırmak için beni öper miydi? Yaklaşan yüzünden kaçabileceğim bir yer yoktu. Kokusu ise zaten başımı döndürüyordu. Gözlerimi kapattım ve beni öpmemesini diledim.

Nefesi yüzüme vuruyordu. Dudakları dudaklarımla buluşmuyordu. Merak ettiğim için gözlerimi açtım. Çok, çok yakındık. Bu yakınlık beni korkutuyordu.

Özellikle beni öpecek gibi yaklaştığı zamanlar aklıma düşen bir gerçek vardı. Beni bekaretim için satın almıştı.

Gözlerim gözlerinden ayrılıp yumruk yaptığı eline kaydı. Saniyeler içerisinde o yumruk başımın hemen yanı başındaki duvarla buluşmuştu. Açık gözlerim tekrar kapanmış ben ise olduğum yerde sıçramıştım.

Bu yumruğu yüzüme atamadığı için duvara atmış olmalıydı. Evet evet bana kesinlikle zarar vermek istemiyordu hatta bundan çekiniyordu.

Benden uzaklaşan ayaklarının sesi geliyordu kulağıma. Sert kapattığı kapıyla ne kadar sinirlendiğini haykırıyordu bana.

Canıma kıymak istememiştim. Ölümden korkmadan hareket ettiğim için blöf yaptığımı anlamamıştı sadece.

Dizlerim benden izinsiz kırıldı ve yere çöktüm. Kollarımı bacaklarıma sardım. Hala gözlerim kapalıydı ve asla açmak istemiyordum. Başımı dizlerime koydum.

Yaşadığımız o ana gitmek istiyordum. Bana "Seni ben satın almasaydım, abin seni gerçekten bir geneleve satacaktı!" demişti. Abim beni gerçekten bir geneleve değil bir adama satmıştı.

Mert'in beni neden satın aldığı belliydi. Benimle bir gece geçirdikten sonra hayatından çıkaracaktı. Ne kadar uğraştıysamda bu sorumun cevabını alamamıştım.

Beni neden satın aldığını bilmiyordum. Yalnızca tahmin yürütebiliyordum. Üstelik yaşadıklarımla düşündüklerim hep birbirinden farklı oluyordu.

3 gündür buradaydım böyle bir amacı olduğunu düşündürecek bir şey yapmamıştı. Yalnızca beni öpmeye yelteniyor ama sadece yeltenmekle kalıyordu. Bir neden onu durduruyordu.

Diğer günlerde neden olduğunu bilmiyordum ama bugün bağıra bağıra söylediğim şeyleri duyduğu için öpememişti. Zaten öpemeyecekti de buna asla izin vermeyecektim. Tıpkı bana dokunmasına izin vermeyeceğim gibi. Belki bu uğurda ölecektim ama bedenime dokunulmasına asla izin vermeyecektim.

Mert'in oteli vardı ama anladığım kadarıyla genelevleri yoktu. Bu işlerle ilgilenmiyordu. Zaten bu kadar köklü ve tanınmış bir ailenin böyle işlerin içinde olabileceğini düşünmek başlı başına saçmalıktı.

Bu kadar büyük bir işletmenin böylesine kötü işlere yönelmesi diğer rakiplerine malzeme vermek anlamına gelirdi. Kısa sürede duyulur ve adları hiçte hoş olmayan 'kadın ticareti' ile anılırsa müşterilerinin gözlerinde kötü imaj sergilemelerine neden olurdu.

Belki de bunu düşünemeyecek kadar temiz bir aile idiydiler. Mert'in en azından bir ailesi vardı. Annesi ve babası hayattaydı. Onun hakkında bildiklerim çok azdı. Bildiğim kadarıyla şanslı bir insandı. Çok zengin bir hayata doğmuştu ve ailesi hayattaydı.

Benim için şans, ailesiyle beraber yaşayabilen çocuklardan ibaretti. Çünkü şanssılığımın en büyük nedeni ne annemin ne de babamın hayatta olmayışıydı. Onlar hayatta olsaydı başıma bunlar gelemezdi.

Gözlerimi açtım ve kolumda olan başımı kaldırdım. Sağ elimle destek alarak oturduğum soğuk fayanstan kalktım. Köşe takımının yanına giderek kendimi ağır bir torba bırakır gibi koltuğa bıraktım.

Dört 1 (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin