Bölüm 12

3.3K 66 15
                                    

Kulağımı tırmalayan müzik sesi istemeyerek gözlerimi aralamamı sağlamıştı. Hoş bir melodisi vardı ama uykumdan ayrıldığım için onu hoş bulamıyordum.

Yatakta doğrulduğumda Mert'in oda da olmadığını ve yatak odasının kapısının sonuna kadar açık olduğunu da fark etmiştim. Darmadağın haldeki açık renk saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırıp üstümdeki saten pikeyi kaldırdım. Çıplak ayaklarımın zeminde bıraktığı iz ve ses ile yürümeye devam ettim.

Toplantı salonuna girdiğimde masanın üzerinde olan binbir çeşit yiyecek ve bir adet kurtarcı meleğim beni gülümsetmişti. Ardından günümü aydınlatmak istercesine gülerek beni etkisi altına almayı başarmıştı.

"Günaydın." dedim ben de ona karşılık.

"Erkencisin." dediğimde aslında bunun bir soru olduğunu ikimizde biliyorduk. Her zaman oturduğum gri koltuğun oval sırt kısmına ellerimi koyup gözlerimi Mert'in üzerinde gezdirdim.

Siyah takım elbisesi, beyaz gömleği ve siyah kravatıyla oldukça resmi görünüyordu. Bugün önemli bir gün müydü? Öyleyse bile bunu bilecek kadar tanımadığımı bir kez daha fark ediyordum.

"Önemli bir toplantım var holdinge gitmem gerekiyor bugün." diye açıklama yaptıktan hemen sonra ağzına bir lokma daha atıp, peçeteyle ağzını sildi.

Dudaklarını son kez olduğunu büyüklüğünden anladığım beyaz kahve fincanıyla buluşturup ayağa kalktı. Bir adımda yanıma geldi ve başımın üzerine uzun bir öpücük kondurdu. Sanki ben küçük bir kız kardeştim o da kardeşini çok seven bir abi.

Ne yazık ki aramızdaki ilişki bu kadar masum ve basit değildi. İstemsiz kapanan göz kapaklarıma kızarak gözlerimi açtım ve Mert'in gözlerine diktim.

"Hava kararmadan gelmiş olurum. Görüşürüz." diyerek klasik ayakkabılarının zeminde bıraktığı sesle beraber benden uzaklaştı. İçimden mırıldanarak "Görüşürüz." dedim ama duymadığına yemin edebilirdim.

Ayaklarımı banyoya yönlendirdiğimde aklımda yalnızca bir soru vardı. Bundan sonra ne olacak? Bunu gerçekten çok merak ediyordum. Ben evime dönmek istiyordum ama Mert buna izin vermiyordu. Bu hakkı kendinde nasıl buluyordu bilmiyordum ama benden bir şey rica ettiğinde bile sorgulamadan kabul edeceğimi hissetmem, benim yanlış bir yolda yürüdüğümü çok net belli ediyordu.

Dış dünya çok acımasızdı ancak şu anda içinde bulunduğum dünya ne denli güvenliydi onu da bilmiyordum. Fakat kendi dünyamda bir adama satıldığım için bu dünya bana daha güvenli geliyordu sanırım. Belki de güvenli hissettiğim bu dünya değilde Mert'ti.

Bana dokunmamış olması hatta bekaret gibi bir şeyin onun umurunda olmayışı beni çok rahatlatmıştı. Bir haftadır bana dokunmadığı içindi bu güvenim sanırım. Ya da çok tanınan biri olduğu için? Ya da çok güzel koktuğu için? Ya da kimsesizliğimi hissettirmediği için?

Aklımdakileri bir rafa kaldırıp, kapağını kilitleyip, kilidi denize atmak istedim. Banyodaki işlerimi halledip giyinme odasına geçtim üzerimdekilerden aranıp iç çamaşırlarımı giydim. Altıma beyaz, bileklerinde ve belinde kalın lastikler olan eşofman, üzerime ise uçuk mavi bir atlet giydim. Atletimi eşofmanımın içine soktum ve ayaklarıma da kalın topukları olan bir sneaker geçirdim.

Kahvaltımı yaptıktan sonra direk çalışma masasına geçerek almış olduğum soru bankalarından test çözmeye başladım. Rakiplerimden geride kalmıştım. Babama verdiğim sözü tutabilmem için daha fazlasına ihtiyacım vardı. Hukuk fakültesini kazanmalıydım. Yıllardır bu yüzden durmadan çalışmıştım.

Dört 1 (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin