Bölüm 5

7.7K 134 397
                                    

Multimedya: Derin'imiz..:)

"Neden?" Bir fısıltı gibi dökülmüştü hislerim dudaklarımdan. Neden bana bunu yapıyordu? Hiçbir açıklama yapma zahmetinde bulunmuyordu. Benim merak içerisinde kıvranmam onun hoşuna mı gidiyordu? Bunu bana neden yapıyordu? Bana hayatında neden yer açıyordu?

İki geceyi birlikte geçirmemize rağmen neden bana dokunmamıştı? Neden beni yanında tutuyordu? Beni neden satın almıştı? Bu sorular beni çıldırtmak üzereydi artık.

Sürekli değişen ruh haline katlanamıyordum. Benimle ilgili ne düşündüğünü bilmemek işkence gibi geliyordu. Bu soruların cevaplarını versin istiyordum. Kafayı yemek üzereydim.

Ona dönük olan sırtımı çevirdim. Bu sefer ben onun gözlerine meydan okur gibi bakıyordum. Bir kaç adımda ona yaklaştım. Kafamı hafifçe sağa eğdim. Konuşması için yalvarıyordum adeta. O ise yalnızca karşısına bakıyor bana dönme zahmetinde bile bulunmuyordu. Sağ elimle kolunu tutup bana çevirdim.

Gözleri gözlerimle buluşmuştu sonunda. Bana bir hiçmişim gibi bakmasını hak edecek bir şey de yapmamıştım. Çözmesi mümkün olmayan bir problem gibiydi. Bir sürü bilinmezi vardı ve nereden başlamam gerektiğini asla bulamıyordum.

Tuttuğum kolunu bırakmamı ister gibi kolundaki elime baktı ters bir şekilde. Bende istediğini yaparak kolunu bıraktım.

Yüzünü kaldırdı ama tekrar yüzümde buluşturmadı. Koyu gözleri uzun kirpiklerinin altında çok sert duruyordu. Siyah kaşları çatılmıştı. Yalnızca bir soru sormuştum. Bu kadar kızmasına neden olan şeyi ise asla anlamamıştım. Ellerimi göğsümün altında birleştirdim ve beklemeye başladım. O konuşana kadar burada böylece duracaktım. Tabi ağrılarım izin verdiği sürece.

Arkamda bir noktaya kilitlenen gözleri gözlerimle buluştu. Cevap vermezse istediğimi almadan gitmeyeceğimi anlamış olmalıydı. Çünkü konuşmaya karar vermiş gibi duruyordu. Sanki nereden başlaması gerektiğini bilmiyormuş gibi.

"Diğerlerini beğenmemiştin ve koltuğun üzerinde durmaları saçmaydı." Bu muydu gerçekten benim sorumun cevabı? Kıyafetler şu an düşüneceğim en son şey bile değildiler. Bunca bilinmezlik içinde gerçekten beni bu konuda mı aydınlatma gereği duymuştu?

Ona inanamayan gözlerle bakıp göğsümün altındaki ellerimi abartılı biçimde serbest bıraktım ve sesli biçimde güldüm. Bu gülüşüm onu kızdırmış olmalıydı ki kaşları çatılmıştı. Bana doğru bir adım attığında aramızdaki mesafenin kapanmasıyla ve çok yakınıma girmesiyle gülüşüm kesildi.

Geriye gitmek istiyordum. Onunla bu kadar yakın olmak istemiyordum ama geri gitmeyecektim. Artık ona meydan okumak istediğimi fark ettim. Bir adım daha attığında bedenlerimiz neredeyse birbirine değmek üzereydi. Gözlerinin içine bende onun gibi sertçe bakıyor ve meydan okuyordum. Bu kadar yakın olduğumuz ve az önce duş aldığı için temiz kokusu burnuma doluyordu. Aldığım kokuyla gözlerim istemsizce kapanmıştı. Bu kadar güzel kokması sinirlerimi bozuyordu.

Aynı zamanda bu kadar bakımlı ve bu kadar çekici olması da kendime bakmam gerektiğini hissettiriyordu bana. Gözlerimi açtığımda o sinirli halimden eser kalmadığını hissediyordum. Mert bir elini çeneme koyup dudaklarıma iyice yaklaşmıştı. Bir yanım öpmesini arzuluyor, öteki yanım ise şiddetle kınıyordu.

"Seni öpmemem için bana geçerli bir neden söyle." Nefesi yüzümle buluşuyor, tatlı bir meltem gibi hissettiriyordu. Söyledikleri resmen dudaklarına hipnoz etmişti beni. Dolgun ve pembesi morumsu dudakları hareket ettikçe, içine çekildiğim bir sarmalı anımsatıyordu. Beni öpmemesi gerekiyordu. Geçerli bir neden bulmam lazımdı.

Dört 1 (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin