Özel Bölüm 1: Yeni, Garip Müşteri

2K 103 82
                                    



Dipçe: Özel bölümler Asır ve Şafak'ın bambaşka bir anda, bambaşka bir tanışma hikayesini işleyerek ayrı bir seri gibi devam edecek. Bu, acaba farklı bir zamanda, ikisi de o karanlığın içinde değilken tanışsalar nasıl olurdu diye düşünürken oluştu ve bu merakı gidermem gerektiğini düşündüm. Eğleneceğinizi umuyorum, keyifli okumalaaar. <33

#lexi jayde what's the matter with you (bu bölüme bu kadar uyacak başka bir şarkı yok. İmdadıma yetişti, lütfen keyifle dinleyin 💙)






Herkes aynı doğmaz.

Bazı insanların eksiklikleri bazı insanların fazlalıkları vardır. Kimileri on sıfır geride başlarken kimileri bir sıfır öndedir. Bazılarının yükselebilmek için kanatları varken bazıları sürünerek ilerlemek zorundadır. Benim gibilerinin de sırtında yükleri vardır hep, durup düşünmek için bile vaktin olmadan onlarla yürümen gerekir.

Dedim ya, herkes eşit doğmaz.

Güneş herkesin yüzüne aynı açıyla vurmaz. Bazıları karanlıktadır.

Büyüdükçe o ışığı yüzümde hissedebileceğim zamanların sadece hayalperestlikle alakalı olduğunu öğrenip bu umuttan vazgeçsem de en azından artık hayatın o karanlık tarafına bakmamaya çalışıyorum.

Sadece...yaşayıp gidiyorum işte.

"Şafak, şu boşları alsana." dediğini duydum patronumun. "Kalmasın ortalıkta, müşteri gelir şimdi."

"Tamam." Elimdeki nemli bezle önümdeki masayı silmeyi bitirip boşlara yöneldim. Çöpleri ve boş tabakları tepsiye dizip mutfağa doğru yürüdüm. Şu anda pek müşteri yoktu. Tabakları bırakıp çöpleri ağzına kadar dolmuş kovaya tıkmaya çalıştım ama hep bir yerlerden yere çöp dökülüyordu. "Böyle olmayacak, Aslı ben bu çöpü dışarı atıp geliyorum." dedim mutfak personeline. "Siz de beni bekliyorsunuz sanki..."

Bir şey demedi, somurttu sadece. Ona neden kızıyordum ki? Bu hep yüzleştiğim bir sorundu. Hayat böyledir. Bazı şeyleri kabullenmem gerekir.

Hayat, sen uzuun bir yolsun.

Poşetin altından damlayan sular ince bir çizgi halinde peşimden geldi, kokusu o kadar berbattı ki yüzümü buruşturdum. Homurdanarak çöp konteynerine ilerlerken siyah, pahalı bir markaya ait spor bir arabanın o caddeden geçtiğini gördüm. Gelip geçen her araba dikkatimi çekmezdi ama tuhaf bir şekilde bakma ihtiyacı hissetmiştim.

İçindeki genç çocuğun gözleri üstümdeydi.

Kaşlarım hafifçe çatıldı. Konteynırın içine çöpü atıp hızlı adımlarla içeri gidene kadar gözüm bir daha o arabaya uğramadı. Yoğun bir zaman diliminde değildik, ben de Esra dükkanın cafe ve restourant bölümünde dururken arkadaki işlerimi halletmeye başladım. Çıkışa birkaç saat kalmıştı.

Ah...

Günlük üretimi alıp güzel bir şeyler pişirmeyi planlıyordum. Et! Evet el almayı düşünüyordum. Sanırım çalışırken zamanın geçmesini sağlayan ve işe sabretmenizi kolaylaştıran şey hayal alemine dalmaktı. Gün sonunda ve ay sonunda yapacaklarımı düşündüğüm zaman zamanın nasıl geçtiğinden haberdar olmuyordum.

Kendi kendime pop bir şarkı mırıldanıp bir yandan dükkanın temizliğini yaparken Esra yanıma gelerek dürttü beni. Omuz üstünden ona bakıp ne oldu der gibi baktığımda, "Biri senin gelmeni istiyor." dedi.

YAPBOZMA (+18) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin