"Jeongin," diyerek kolunu tutan bedene doğru döndü Jisung. Bu aptala mı yakalanmışlardı gerçekten? "Senin derste olman gerekmiyor mu?
Bir süre karşısındaki bedeni inceledi Jeongin. Jisung'un kendisinden korktuğunu biliyordu fakat hala neden kendisi ile bu kadar rahat konuşubildiğini bilmiyordu işte. Ki pekte umrunda değildi.
"Seninde kendi tarafında derste olman gerekmiyor mu Jisung?"
Kafasını sallayarak onayladı onu Jisung ve "Tam da gidiyordum," diye mırıldanmayı ihmal etmedi. Seungmin'in kolunu sıkıca tutmuş, kaçmasını engellerken Seungmin homurdanarak bir an önce gitmelerini söyleyip durmuştu. Burada durup Jeongin ile konuşmayı şu anlık istemiyordu.
"Ah öyle mi," diye alayla konuşan Jeongin, Jisung'un kolunu daha sıkı tuttu ve gülümsedi. "Burada tam olarak ne arıyordun Jisung?"
Ona söyleyemezdi. Ona söylerse bu Bayan Yang'a kadar giderdi ve ceza alırlardı. Bu yüzden sessiz kalmayı tercih etti.
"Minho'nun yerine ben sana yardım edebilirim. Söyle bana, ne arıyordun?"
"Bir kitap," diye homurdandı Seungmin sessiz kalmaya devam eden Jisung'un kafasına vururken. "Bir kitap alıp gidecektik."
"Kütüphane görevlisi Felix'in haberi var mı bundan?"
"Hayır yok." Seungmin kolunu arkadaşından kurtarıp kollarını önünde birleştirdi ve Jisung'a ters bir bakış attı. Ne diye susup duruyordu? Jeongin'e anlatırlarsa hemen çıkacaklardı buradan, hani en azından düşüncesi bu yöndeydi.
"Jisung ödevini yaptıktan sonra yerine koyacaktı tekrardan."
"Yani çalacak mıydınız kitabı?" Jeongin alayla konuşmaya devam ederek Jisung'u sinir ederken kolunu kendine doğru çekip ondan kurtulmaya çalıştı ki, bunu becerememişti.
"Ödünç alacaktık." En sonunda konuşmaya karar veren Jisung ile birlikte gülümsedi Jeongin.
"O zaman sizi kütüphaneye götüreyim."
Seungmin'in bileğinden tutup ikiliyi peşinden sürüklemeye başladı Jeongin. Seungmin bunun bir an önce bitmesi için ona ayak uydururken Jisung onun kendilerine yardım etmeyeceğini bilerek kolunu kurtarmaya çalışıyordu. Sadece kendileri ile eğleniyordu Jeongin ve Seungmin buna izin veriyordu!
Seungmin'in bileğini bırakıp kırmızı kapıyı açtı. Seungmin bileğini ovuşturarak içeriye girerken Jeongin kolumu tuttuğu Jisung'u fırlattırcasına odaya sokmuş ve kapıyı üzerlerinden kapatıp kilitlemişti.
"Bayan Yang gelene kadar burada bekleyebilirsiniz."
Jeongin, laboratuvarın anahtarının bugün kendisinde olmasına karşılık Bayan Yang'a şükrederken gülümsemiş ve kapıya vuran Jisung'a aynı şekilde karşılık vermişti.
"Jeongin bizi buradan çıkar."
"Aptalsınız." Küçük peri Jisung'un arkasından çıkıp sinirle bağırdığında Seungmin göz devirmeden edemedim. Bu kendi hatası değildi ki.
"Jeongin bizi bırakmaz." Seungmin çok biliyormuş gibi konuşup sandalyeye oturdu ve önündeki iskelet ile uğraşmaya başladı. "En azından Bayan Yang gelip bizi cezalandırana kadar sessiz olmanızı istiyorum."
"Sen hiç ceza aldın mı Seungmin?"
"Evet." Umursamazca konuşan Seungmin, Jisung'un sinirini oldukça çok bozuyordu.
"Peki bu cezayı sana Bayan Yang mı verdi?"
"Hayır." Dudakları büzüldü Seungmin. Vereceği ceza en fazla ne olabilirdi ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
House of Cards/ Stray Kids
Teen FictionMasallarda okuduğunuz ve filmlerde izlediğiniz kötü veya iyi fark etmeyen karakterlerin çocukları, aynı okula gitseydiler ne olurdu?