Jeongin'in verdiği çantayı açıp içersindeki malzemeleri masanın üzerine döktü Felix. Bakışları kısa bir süreliğine yanımda oturan Changbin'e dönerken gülümsemiş ve eline aldığı makyaj süngerine fondöten döküp ona doğru uzatmıştı. Changbin göz devirerek süngeri eline almış, bir süre üzerindeki fondötene bakmıştı.
"O Jeongin'i bir gün döveceğim." Felix'in aklına böyle şeyleri o sokuyordu ve Changbin bu durumu kesinlikle sevmiyordu.
"Hadi," diye mırıldanan Felix, Changbin'in bileğini tutmuş ve yüzüne yaklaştırmıştı. "Yapacak mısın yoksa Jeongin'e mi yaptırayım?"
"Bu çillerini kapatacak mı?"
Dudaklarını büzdü Felix. Kafasını sallayarak onu onaylarken "Jeongin daha güzel olacağımı söyledi," diye mırıldanmıştı. Jeongin'in kendisi ile dalga geçtiğinin farkında değildi ki, çillerini sevmiyor oluşu Jeongin'e inanmasına yardım ediyordu.
"O zaman sürmek istemiyorum ben bunu."
Elindeki süngeri masaya bırakan Changbin'e şaşkınca baktı Felix. Kaşları çatılmış, ne yapacağını merak eden birkaç mırıltı ile onu izlemeye başlamıştı. Changbin'in çillerini sevdiğini biliyordu ve sanırım bu yüzden pek karşı çıkmamıştı.
Eline aldığı pembe ruj ile Felix'e doğru dönüp gülümsedi Changbin. "Bana bırak bebeğim," diye neşe ile konuşan Changbin, Felix'in konuşmasına izin vermemiş ve açtığı ruju Felix'in dudaklarında gezdirmişti. Felix eğer bunu istiyorsa, kendi istediği şekilde yapacaktı Changbin ve şu an Felix'in dudaklarını pembeye boyamak, daha sonraysa öperek silip kırmızı ruju denemek istiyordu.
Ruju kapatıp yerine koyan Changbin'e ile birlikte dudaklarını birbirine sürtmüş ve "Jeongin ve Jisung hakkında ne düşünüyorsun," diye sormadan edememişti. Sessizleşen ortamı pek sevmemişti ki, daha çok Changbin'in kendini yiyecekmiş gibi bakması rahatsız etmiş gibi görünüyordu.
Öğle arası kütüphaneye çok fazla öğretmen gelirdi ve yaptıkları en ufak şeyde onları azarlayıp Bayan Yang'a şikayet ederdi. Bunu istemiyordu, bu yüzden rahat değildi. Ki yine de Changbin ne yaparsa yapsın ona uyacaktı her zamanki gibi.
"Onların gerçekten sevgili olmadığını düşünüyorum."
Changbin işaret parmağı ile rujun taşan kısımlarını silerken umursamazca yanıtladı. Buna inanmayacak gibi görünüyordu. Sonuçta Jeongin'i çok iyi tanıyordu ve onun bir sevgilisinin olmayacağını, olacaksa bile bunun iyilerden Jisung ile olmayacağını biliyordu. Bu yüzden Jisung'dan çok fazla şüpheleniyordu.
"Neden ki," diye sordu Felix tatlı bir tavırla. Dudakları büzülmüş ve parmağını peçeteye silen Changbin'i incelemişti. Jisung ve Jeongin'in yakıştığını düşünüyordu fakat Changbin yüzünden bu düşüncesini belli edemiyordu. Bu konu yüzünden tartışmak istemiyordu.
"Jeongin'in yalnızca beş saat içersinde aşık olacağına ve hatta Jisung'a aşık olacağına inanıyor musun?"
Kafasını iki yanına salladı Felix. Bu konuda haklıydı Changbin fakat yine de onları kırmak istemiyordu. Dışarıdan bakınca birbirlerini sevdikleri belli oluyordu ve Changbin inanmadığını belli ederek Jeongin'i kırıyordu ki, sanırım hala farkında değildi.
"Birbirlerini seviyorlar." Felix kırmızı ruju eline alan Changbin'e baktı ve dudaklarını büzdü. Changbin ona herhangi bir şeyler söylemezken çenesinden tutup dudaklarını birleştirdi. Aptal Jeongin'i ve iyilik perisi sevgilisi Jisung'u şu anlık konuşmak istemiyordu. Yapması gereken önemli işleri vardı. Mesela Felix'in rujunu silip rengini değiştirmek gibi.
Felix geri çekilip "Changbin," diye homurdandı. "Bana makyaj yapacaksın sadece."
"Evet. Rujunu beğenmedim, siliyordum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
House of Cards/ Stray Kids
Teen FictionMasallarda okuduğunuz ve filmlerde izlediğiniz kötü veya iyi fark etmeyen karakterlerin çocukları, aynı okula gitseydiler ne olurdu?