5.0

186 34 11
                                    

Parmaklarını çıtlatan Jennie, öğle yemeğini yediği arkadaşlarının üzerinde gözlerini gezdirdi. Nereden baksan beş veya altı masayı birleştirmişlerdi ve yirmi kişilerdi. Kalabalıktan nefret ediyordu.

Chan yemekhaneye yeni giren Minho'yu inceledi. Kütüphanede yaşananların üzerinden iki gün geçmişti ve Minho, Chan dışında diğerleri ile olan konuşmasını, pek fazla konuştukları yoktu oysa, kesmişti. Bunun sebebi neydi bilmiyordu fakat Felix ve Jisung'da Chan'ın, onunla konuşmasını istemediği açıkça belli etmişti.

Jisung, Hyeji'nin konuştuklarını dinlememesi için Minho'yu yanlarında istemezken Felix, bir şeyler bilmeyen Minho'nun onlara yardım etmesini ve bu yüzden Hyeji'den zarar görmesini istemediği için yanlarında istemiyordu.

Minho tepsisini en arkadaki masaya koyup sandalyesine oturdu ve hala kendisine bakmaya devam eden Chan'a kısa bir bakış attı. Neden kendisi ile olan konuşmasını kesmişti? Sevgilisi olduğunu söyleyerek peşinde dolaşan bu çocuk, bu kadar çabuk mu vazgeçmişti?

Chan kendisine orta parmak çeken ve ardından yemeğine dönen Minho ile birlikte göz devirerek önüne dönmüş ve tepsisindeki yemeği yiyen San'a bakmıştı.

"O benim yemeğim lan." Chan homurdanarak tepsisini kendisine doğru çektiğinde dudaklarını büzdü San. Mia'nın dediği diyeti uygulamaya çalışıyordu ki, bu yalnızca Mia kendisine baktı zamanlarda geçerli oluyordu. Bu Mia'nın kendisine ceza verme şekliyde ve San'da bir aptal gibi buna uyuyordu.

"San," diye bağırdı Mia. San çaprazında oturan Mia'ya bakıp şirin bir gülümseme sundu. Yemekten sonra görüşeceklerini söyleyen Mia'yı onaylarken sinirle Chan'a baktı. Ne diye bağırarak herkese duyuruyordu ki? Aç kalmıştı ve birde Mia'dan işiteceği azar vardı.

"Buraya ne diye toplandık, onu söyleseniz bari." Rosé yanaklarını şişirdi. Burada çoğunluğun erkek olup kendi aralarında anlaşmasından acayip sıkılmıştı.

"Birlikte yemek yiyelim diye." Jaehwan dalga geçercesine konuşup Rosé sinir ederken Jihyo, ikizinin kafasına vurarak susturmuştu onu. Ne diye herkesi sinir edip duruyordu ki?

"Aslında önemli bir şey konuşacaktık," diye mırıldanan Lisa, önünde oturan Felix'e kısa bir bakış attı. Yemekleri bitmişti neredeyse. Fakat hala hiçbir şey anlatılmamıştı onlara. Ne zaman konuşmayı düşünüyordu Felix?

"Turuncu saçlı hayalet hakkında mı?" Minhyun merakla konuştu. Bu hayaleti epey merak ediyordu fakat onlarla araştırma yapamayacak kadar da üşengeç biriydi

"Evet," diyerek onları onaylayan Jisoo konuşmasına devam edip etmemek arasında kaldı. Chan veya Felix anlatsa daha mı iyi olurdu? Fakat hiçbiri konuya girmiyordu ki.

"Güzel mi bari?" Yunho alayla konuşup Jisoo'ya bakarken Jisoo göz devirerek karşılık verdi. Bu aptalı ne diye almışlardı ki aralarına?

"Daha görmedim fakat Jisung güzel buluyor."

Jeongin kollarını önünde birleştirip iğrenircesine konuştuğunda Jisung dudaklarını büzerek karşılık vermişti. Şaka amaçlı Hyunjin ile konuşurken hayaletin güzelliğinden bahsetmişti. Jeongin ise şakayı umursamadan bunları duyarak Jisung'a trip atmayı ihmal etmemişti. Sevgilisi kendisi dışında başka birinden güzel diyerek bahsedemezdi.

"Yapma böyle ya. Şakaydı sadece."

"Git, güzel bulduğun Hyeji'ye yap şakalarını."

Göz devirdi Jisung. Kollarını yanında oturan sevgilisinin beline dolarken "Özür dilerim," diye mırıldanıp sulu bir öpücük kondurmuştu yanağına. Jeongin yüzünü buruşturarak yanağını sildi ve "Tekrar öp," diye karşılık vererek dudaklarını göstermişti.

House of Cards/ Stray KidsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin