4.0

192 31 4
                                    

Sandvicinden bir ısırık alıp tabağın içerisine bıraktı ve tabağı önündeki masaya koyarak bakışlarını tekrardan önündeki bedene çevirdi Seungmin.

Her zamanki gibi öğle yemeğine gitmemiş, Jisung'dan azar işitmiş ve kendini yine Hyunjin'in bulunduğu odaya atmıştı. Eh Jisung ona her ne kadar kızsa da daha sonrasında hiçbir şey olmamış gibi yiyecek bir şeyler getiyor, yanında kalıyor ve ona destek olmaya çalışıyordu.

Birkaç defa yanına Chan gelmişti ve bunun sebebini epey merak ediyordu Seungmin. Kendince onu ikna etmeye mi çalışıyordu büyülü gölü Minho için kullanmaya? Hayır, buna izin veremezdi. En başından beri Hyunjin için aranıyordu bu lanet göl ve onu Minho için kullandırtmazdı.

Tabağın yanındaki kitabını eline aldı tekrardan. Masalını değiştirmişti bu kez. Pamuk prenses masalından sıkılacağını düşünmüştü, zaten sevmiyordu o bu kitabı.

Kapının açılma sesi ile birlikte kitaptaki bakışlarını çekip arkasına döndü ve "Yine mi," diye homurdanarak Chan'ı karşıladı. Şu sıralar çok fazla yanına geliyordu ve her defasında Minho'dan bahsedip duruyordu. Bu canını sıkmaya başlamıştı.

"Yine." Chan büyük bir gülümseme ile Seungmin'in yanına ilerlemiş ve bir sandalye çekip yanına oturmuştu.

Belki de o kız çoktan akıllarına girmişti.

"Ne yapıyorsun," diye sordu Chan, Seungmin'in elindeki kitabı alıp başlığına bakarken. Bir konu başlatmak için sormuştu bu soruyu ki, Seungmin'den hiçbir cevap alamamıştı. Sonuçta her zamanki şeyi, Hyunjin'e kitap okumak, yapıyordu.

"Kitabı değiştirmişsin." Kendisine cevap vermeyen Seungmin'e karşılık konuşmaya devam etti Chan. Bir konu başlatmaya çalışıyordu fakat buna izin vermiyordu Seungmin.

Chan'ın elindeki kitabı alan Seungmin, sessizliğini korurken gözlerini Hyunjin'in üzerinde gezdirdi. Chan'ın yanından bir an önce gitmesini istiyordu ve bunu da açıkça belli ediyordu ki, Chan'ın umrunda değildi bu.

"Küs müyüz," diye soran Chan kaşlarını çatıp bir süre Seungmin'e bakmış, ardından gözlerini Hyunjin'e çevirmişti.

"Hayır." Umursamazca konuştu Seungmin. Onun yaptıkları ve konuşmaları yüzünden küsmezdi. Onu da anlıyordu. Sevgilisinin ölümünü izlemişti ve bu yüzden ona küsmüyordu.

"O zaman neyin var?"

"Benimle konuşmanı istemiyorum," diye mırıldandı Seungmin kendisine şaşkınca bakan Chan'a ters bir bakış atarken.

"Buraya gelip Minho yaşasaydı şöyle olurdu böyle olurdu cümlelerini duymak istemiyorum. Ya da gelip büyülü gölü Minho için kullanmak istediğini belirtmeni dinlemek istemiyorum. Buraya gelmeni istemiyorum."

Sessiz kaldı Chan. Jisung haklıydı belki de. O kızı dinlememesi konusunda haklıydı. Neden her defasında onu dinleyip Seungmin'i ikna etmeye çalışıyordu ki?

Bir şeyler geveleyen Chan "Neden," diye fısıldayan Hyeji'nin sesini duydu. Hemen arkasında olduğunu hissetti fakat dönüp bakamıyordu ona. Korkuyor muydu, belki de. Sonuçta o, Malefizin rüyasına girip onu korkutabilecek kadar güçlü bir şeydi. Bir hayalet?

Gözlerini sıkıca kapatıp derin bir nefes aldı ve açıp kendisi ile ilgilenmeyen Seungmin'e baktı bir süre. Bir tek kendisi ile mi bu kadar iletişime geçiyordu bu kız?

Malefiz onun korku ve hüzünden beslendiğini söylemişti. Üzgün olan kendisi miydi sadece? Neden hiç kimse ile doğru düzgün iletişime geçmezken kendisinin hemen dibinde belirip iletişime geçiyordu ki?

House of Cards/ Stray KidsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin