Changbin bir süre okuduğu kitaba bakıp iç çekti, ardından kapatıp yanında oturan Jisoo'ya baktı. Felix, araştırma yaptıklarını söyleyerek çağırmış, eline bir kitap tutuşturmuş ve aradığı şeyden bahsetmişlerdi.
"Hayaletler hakkında hiçbir şey yazmıyor," diye homurdanan Jungwon, Changbin'in düşüncelerini dile getirirken Jennie bir şeyler geveleyerek katılmıştı ona. Bu aptal kitaplarda doğru düzgün bir şey yazmıyordu. Yalnızca aptal tarihi şeyler yazıyordu.
Jisoo hiçbir şey demeden okuduğu kitaba odaklandı. Onlarla uğraşıp araştırmasını yarıda kesemezdi ya da belki de okuduğu kısım kendi annesi ile alakalı olduğu için bırakmak istemiyordu.
"Öğretmenlerden yardım istesek. Eminim onlar bir şeyler biliyordur."
Lisa bir fikir ortaya atmıştı ki, reddedilmişti. Öğretmenler Hyeji'yi ve onun öğrencilere sataştığını öğrenirse Bay Jung'a söylerdi. Bunu istedikleri pek söylenemezdi.
"Okumaya devam edin." Emir verircesine konuşan Jisoo'ya karşılık büyük bir sessizlik olurken hızla açılan kapı tüm dikkatlerini dağıtmıştı.
Jeongin elindeki topu herhangi bir köşeye fırlatırken "Felix," diye heyecanla konuştu. Dışarıda top oynayan Jeongin'i araştırma yapmak için buraya mı çağırmıştı Felix? Hadi canım! Jeongin'de onu dinleyerek buraya mı gelmişti yani?
"O geldiğine göre ben gidebilirim."
Jungwon ayağa kalkacağı sırada kolundan tutup durdurdu onu Felix. "Ben çağırmadım araştırmaya yardım etsin diye."
"Bir gelsene," diye mırıldandı Jeongin diğerlerini umursamadan. Onun kendilerine yardım edebileceğini düşünüyorlardı kapının önünde bekleyen Jisung ile birlikte.
Ayağa kalkan Felix ile birlikte "Sevgilimi tek bırakmayayım," diyerek ayaklanmıştı Changbin. Diğerleri söylenmeye başlasa bile Jisoo, dışarıya çıkan üçlü ile birlikte onları susturmuş ve araştırmalarına geri döndermişti.
"Neler oluyor?" Felix kaşlarını çatarak telaşlı görünen Jisung'un üzerinde gezdirdi bakışlarını. Şu bir saatte neler olmuştu da bu kadar telaşlanmışlardı?
"Chan," diye mırıldanan Jisung'a karşılık "Kiminle kavga etti," diye homurdandı Changbin.
Seungmin, diye geçirdi içinden Changbin. Onları birçok defa tartışırken görmüştü ve bunu bir gün büyük bir kavgaya sebep olacağını çok iyi biliyordu. Bu yüzden aklına ilk gelen şey kavga olmuştu işte.
Jisung kafasını iki yanına sallayarak Changbin'i reddederken "Keşke kavga olsa," diye kendi kendine mırıldanan Jeongin, Felix'in kaşlarını çatmasına sebep olmuştu. Chan kavga etmediyse ne olmuş olabilirdi ki?
"Jisung'un tahminine göre Hyeji onunla tekrardan iletişime geçti." Jeongin umursamazca konuşup elini sallarken Jisung onun bu rahat haline karşılık göz devirdi. Ne yaparlarsa yapsınlar uyanmamıştı Chan ve Jeongin sanki hiçbir şey yokmuş gibi konuşuyordu.
"Bizde onun hakkında araştırma yapıyorduk." Yüzünü buruşturdu Changbin. Araştırmadan kurtulacağını düşünürken karşısına tekrardan Hyeji denilen aptal ortaya çıkmıştı. Felix'in bu kez araştırmaları artıracağına emindi.
"Chan'a bakmanız gerek," diye mırıldandı Jisung Felix'in bileğini tutarken. "Hiçbir tepki vermiyor. Sanki birisi tarafından ele geçirilmiş gibi."
•
"San," diye bağıran Mia, beline sarıldığı bedenin kendisini ittirmesine izin vermemiş ve daha sıkı sarılarak karşılık vermişti.
San ormanda yürüyüşe çıkacağını söylediğinde Mia'nın peşine takılacağını kesinlikle düşünmüyordu. Hadi geliyorsun, ne diye konuşup konuşup duruyorsun be kızım?
Yürüyüşleri boyunca sessizliğini koruyan San, Mia'ya ters bir bakış atmakla yetindi ve beline sarılan genç kızın ellerini ittirmeye çalıştı tekrardan. Tek başına yürüyemiyor muydu bu aptal?
"San düşeceğim."
"O zaman bana sarılmayı bırak ve tek başına yürümeyi öğren." En sonunda konuşmaya karar veren San, en başından beri söylemek istediklerini dile getirmiş ve en sonunda onun elleri arasından kurtulabilmişti.
Mia kollarını önünde birleştirip "Bu ormana en son gelişimizde neler olduğunu bu kadar çabuk mu unuttun," diye söylenerek bu kez San'ın koluna girmişti.
"Unutmadım." San kafasını iki yanına salladı ve koluna sarılan genç kıza kısa bir bakış attı. Kendisi de etkilenmişti olanlardan fakat Chan ve Mia kadar olamazdı. Chan sevgilisinin ölümünü izlemişti. Mia ise ölümden dönmüştü.
"Toz yaratıklar, yaralanman, Bayan Yang, Minho'nun ölmesi... Hiçbirini unutmadım Mia. Fakat bunları aşmamız gerekiyor."
Dudaklarını büzdü Mia. San'ın bir anda böyle konuşması geçen sene tüm yaşananları gözünün önünden bir film şeridi gibi geçmesini sağlamıştı ve bu durumdan rahatsız olmuş gibi kafasını iki yanına sallayarak düşüncelerinden kurtulmaya çalışmıştı ki, bunda başarısız olmuştu.
"Mia," diye mırıldanıp onun dikkatini üzerine çekmeye çalışan San'a karşılık "Aptal," diye homurdandı Mia. Kolunu daha sıkı tutarken kendisine bakan San'ı alnından ittirdi.
"Bu kadar aptal olmak zorunda mısın?"
San'ın sessiz kalması onu daha sinir ediyormuş gibi bir şeyler gevelemiş ve kolundan çıkıp ona bir sinirle bakmıştı.
"Hiçbir şey olmamış gibi unutamazsın her şeyi. Geçen sene yaşananları önemsiz bir şeymiş gibi göremezsin."
"Mia," diye tekrarladı San. Söylemesi gereken önemli bir şey vardı fakat Mia ona izin vermiyordu. Neden bir kere de kendisini dinlemiyordu bu aptal?
"Bu yüzden mi herkesten uzaklaşmaya başladın?"
Mia'ya göre San eskisi gibi değildi. Arkadaşlarından uzaklaşmıştı o. Yeni gelenlerle takılmaya başlamıştı ve geçen sene yasananlari unutmuş gibi davranmaya başlamıştı.
"Mia," diye bağırarak omuzlarından tuttuğu genç kızı sarsmış ve "Beni dinle bir kere de," diye devam etmişti konuşmasına. Mia sessizleşip merakla San'a bakarken San çenesini tutup kafasını çevirmişti.
"Konuşmamızı bölecek kadar önemli bir şey gösteriyorsun şu an. Aman Tanrım."
Homurdanan Mia'ya karşılık göz devirdi San. "Mia neyi anlamıyorsun?"
"Anlamam gereken şey ne? Lanet bir göl. Çok önemli olmalı."
"Mia," diye tekrarladı San bıkkın bir ifade ile. "Ormanın bu bölgesinde göl yoktu."
Kaşlarını çatan Mia bir süre göle baktıktan sonra aklına gelenlerle San'a doğru döndü. Minho'nun kendisini iyileştirdiği büyülü göl bu kez de hemen yanlarında belirli vermişti.
"Büyülü göl," diye fısıldayan Mia'yı onayladı San. Hemen ardından kafasını iki yanına sallayan Mia "Olmaz," diye devam etti.
"Ne olmaz?"
"Bay Jung'a bunu söyleyemeyiz. Chan ve Seungmin kavga ederler kimin yaşaması gerektiğini konusunda."
Mia onların sürekli tartışıp durduğunu biliyordu. Bu yüzden söylemeyi hiç istemiyordu.
"Ne saçmalıyorsun Mia? Bay Jung, Hyunjin için arıyordu gölü ve bizde ona haber vermek zorunundayız."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
House of Cards/ Stray Kids
Novela JuvenilMasallarda okuduğunuz ve filmlerde izlediğiniz kötü veya iyi fark etmeyen karakterlerin çocukları, aynı okula gitseydiler ne olurdu?