"Demek öyle ha," diye homurdanan Jeongin, yanına uzanan ve kafasını göğsüne koyan sevgilisinin saçlarını okşadı.
Jisung kafasını kaldırıp bir süre kendisine alayla bakan Jeongin'in yüzünü incelemiş, ardından göz devirerek tekrardan koymuştu kafasını onun göğsüne.
"Her şeyi biliyordun ha," diyerek aynı şekilde karşılık verirken Jeongin gülerek onaylamış onu ve sevgilisinin saçlarına küçük bir öpücük kondurmuştu.
Jisung, Minho ile Changbin'in odadan çıkmasını fırsat bilerek gelmişti Jeongin'in yanına. Onunla biraz vakit geçirip her şeyi anlatacaktı ve sonraysa hayaginin en boktan gününü yaşayacaktı ki, pekte tahmin ettiği gibi olmamıştı.
Jeongin'e her şeyi anlattığında aldığı tepki Jeongin'in kahkahası olmuştu ve bu onu epey korkutmuştu. Hadi ama, birine ona aşk büyüsü yaptığını söylediğine vereceği tepki bu mu olurdu? Tabii ki hayır. Neden bunu yaptığını sorar, kavga eder ve ondan ayrılırdı. İşte bu yüzden Jeongin'in verdiği bu tepki onu korkutmuş, hatta onun delinin teki olduğunu düşünmesine sebep olmuştu.
Sonraysa zaten her şeyi bildiğini, aşk büyüsü denen şeyden bağırarak bahsettiklerini ve kendisininde hemen kapının arkasında olup onları duyduğunu söyleyip biraz olsun Jisung'u rahatlatmıştı ki, bu kezde Jeongin'in kendisi ile eğlendiğini düşünmesine sebep olmuştu onun bu dedikleri.
"Beni gerçekten seviyorsun değil mi," diye mırıldanan Jisung, Jeongin'e daha sıkı sarılırken Jeongin tekrardan onun saçlarını öpmüş ve onaylamıştı.
Kendisi ile güzelce eğlenip eğlenemediğini soran Jisung odayı terk edecekken Jeongin onu durdurmuş ve onu sevdiğini anlatmak için büyük bir çaba sarf etmişti. Changbin bile hemen anlamıştı. Jisung nasıl anlayamıyordu, anlamış değildi.
Kafasını tekrardan kaldırırken kendisine merakla bakan sevgilisine tatlı bir ifade ile "Bende seni seviyorum," demiş ve Jeongin'in bir şey demesine izin vermeden dudaklarını birleştirmişti.
Ayrılmalarına sebep olan sarsıntı ile birlikte dikleşen Jisung bir süre etrafına bakınmış, hemen ardından bakışlarını lambaya çevirmişti. "Deprem mi oluyor," diye mırıldanırken öpüşmeye devam etmeleri gerektiğini söyleyen Jeongin'i umursamıyordu.
"Hayır." Okulun bulunduğu bölgede deprem olmazdı ki. Kalkan buna, hatta hiçbir doğal afete izin vermiyordu. Bu yüzden imkansızdı deprem olması.
"Minho, odaya seni almamamı söylemişti. Sanırım odada olduğunun farkında."
Aklına gelen ilk saçma fikri ortaya attı Jeongin. Jisung kaşlarını çatarak Jeongin'e doğru dönerken "Neden," diye sormadan edemedi. Minho'nun bu boş sebep için sinirlenip okulu yıkmaya çalışması ona saçma gelmişti ki, Jeongin'in yüz ifadesinden de belli oluyordu bu fikrin saçma olduğu.
"Sevişmemizi istemiyor," diye mırıldanan Jeongin dudaklarını büzdü ve Jisung'u omzundan ittirerek yatağa uzanmasını sağladı. "Aslında bakarsan kendi odasında değil de başka odada sevişmemizi söylüyor fakat burası benimde odam."
Jisung'un üzerine yerleşirken konuşmaya devam etti Jeongin. Birkaç dakika önceki sarsıntı çoktan çıkmıştı akıllarından ki, kalkanın var olması bu şeyleri umursamamalarına sebep oluyordu.
•
"Nereye?"
Sarsıntıdan sonra bahçeye çıkan Chan, herkesin bu konu hakkında konuştuğunu fark etmiş ve onlara ne olduğu sormadan gökyüzüne bakmaya devam eden Minho'nun yanına gitmişti ki, Minho onu görür görmez okul binasına doğru ilerlemeye başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
House of Cards/ Stray Kids
Teen FictionMasallarda okuduğunuz ve filmlerde izlediğiniz kötü veya iyi fark etmeyen karakterlerin çocukları, aynı okula gitseydiler ne olurdu?