"Sınıfımı değiştirmek istiyorum."
Kollarını önünde birleştiren Rosé, kendisini umursamadan önündeki dosyayı inceleyen Bay Jung'a ters bir bakış attı. Neden kendisini ciddiye alıp sınıfını değiştirmiyordu ki?
Bay Jung, kafasını kaldırıp burnunun ucuna düşen gözlüğünü kaldırdı ve önündeki kendisine sinirle bakan genç kıza baktı. Sınıf değişikliğini sevmezdi Bay Jung. Bu yüzden birçok defa yanıma bunun için gelmeyin diye uyarmışlığı bile vardı. Ki kimse dinlemiyordu onu.
"Neden," diye mırıldanan Bay Jung ile birlikte göz devirdi Rosé. Başından beri bunu anlatıyordu. Neden kendisini dinlemiyordu ki bu adam?
"Çünkü sınıfımın hepsi gerizekalı."
"Felix ve San'da dahil mi?" Kaşları havalandı Bay Jung'un. Dalga geçermiş gibi bir hali vardı ve bu onu daha çok sinirlendiriyordu.
"Evet," diye homurdanan Rosé, yüzünü buruşturdu. Sınıflarına Minho geldiğinden beri hepsi aptalca davranmaya başlamıştı.
Dün Malefizin yanından geldiklerinde hepsi neler olduğunu sormuş, aldıkları cevap ise Minho'nun bir hain olduğu olmuştu. Bundan sonra her şey daha da karışmıştı zaten. Chan Minho ile konuşmaya çalışıyor, Minho ise onu tersleyip yanından gönderiyordu. Arkadaşı yoktu Minho'nun ve tek kalmaktan memnunmuş gibi görünüyordu.
"Sınıfımı değiştireceksiniz değil mi?"
Bay Jung gülerek dosyasına dönmeden önce "Hayır," diye mırıldandı. "Sınıfına gidebilirsin."
Rosé, Bay Jung'a ters bir bakış attı ve homurdanarak odadan çıktı. Ne diye gelmişti ki zaten? İzin vermezdi o böyle şeylere.
Gözlerini etrafında gezdirip öğle yemeğine birlikte gidebileceği birini aradı. Sırf sınıfını değiştirebilmek için Changbin'in kendisini yemeğe çağırmasını hiçe saymıştı. Şimdi de tek başına mı yiyecekti?
Gözleri mavi saçlı genç kızda takılı kalırken yüzüne şirin bir gülümseme yerleştirip yanına ilerledi ve "Mia," diye neşe ile konuştu. Onunla yemeğe gidebilirdi fakat o San ile gitmiyor muydu yemeğe?
"Rosé," diye karşılık verdi Mia somurtkan bir yüz ifadesi ile. Onun bu haline kaşlarını çattı Rosé. Kuzenini hiç bu kadar mutsuz görmemişti. Mia, her şeyi dalgaya vuran, eğlenceli ve sürekli gulem biriydi. Karşısındaki somurtan kuzenine ne olmuştu?
"Neyin var?" Elini Mia'nın alnına götürüp ateşinin olup olmadığına baktı. Ki hiçbir sıcaklık hissedememişti kuzeninden.
Elini geriye çekip avucuna baktı. Yanlışlıkla güçlerini mi kullanmıştı da bu kadar soğuk gelmişti kuzeni? Belki de antrenmanlara daha sık katılması gerekiyordu güçlerini kullanabilmek için.
"Bir şeyim yok," diye mırıldandı Mia. Kuzeninden gözlerini ayırdı ve etrafını inceledi. Birini arıyormuş gibi görünüyordu.
"Yemeğe mi gideceksin?" Umursamadı Rosé. Güçlerinden kaynaklandığını düşünüyordu. "Birlikte gidelim."
"Hayır gitmeyeceğim."
"Pekala," diye mırıldanan Rosé, dudaklarını büzdü ve kuzenini inceledi bir süre. Onda bir şeyler vardı. Mia'yı hiç böyle telaşla birini ararken ya da kendi yüzüne bakıp gülmezken görmemişti.
"San'ı mı arıyorsun?"
"San," diye sorarcasına konuşan Mia kaşlarını çatarak kuzenine doğru döndü. Kolunu tutup yemekhaneye sürükleyen oğlandan mı bahsediyordu? Oysa yüzüne yumruk atarak yanından göndermişti onu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
House of Cards/ Stray Kids
Teen FictionMasallarda okuduğunuz ve filmlerde izlediğiniz kötü veya iyi fark etmeyen karakterlerin çocukları, aynı okula gitseydiler ne olurdu?