2.9

309 50 1
                                    

Duvardan destek alarak yere oturan Hyunjin, bir süre bakışlarını telaşlı görünen arkadaşlarının üzerinde gezdirdi. Bay Jung ve birkaç öğretmen onları sakinleştirmek için çabalıyordu fakat işe yaradığı pek söylenemezdi. Hepsi burada öleceğini düşünüyordu.

Seungmin su getireceğini söyleyerek yanından ayrılmıştı. Hiç kimse de bir şeyinin olup olmadığına bakmak için yanına gelmiyordu. Doğru ya, onlar için yalnızca kendileri önemliydi.

Benciller, diye geçirdi içinden. Elini bluzunun kana bulanmış kısmında gezdirip derin bir iç çekerken gözlerini etrafında gezdirerek kanamayı durduracak bir şey arıyordu. Kantine yerine reviri tercih ederdi. En azından orada yaralarını tedavi edebilecek eşyalar vardı hem de kesici alet çok fazlaydı ki, kesici aletlerin hiçbiri işe yaramadı toz yaratıkların üzerinde.

Bluzunun etkelerinden tutup kaldırdı ve "Lanet," diye homurdanarak elini yarasının üzerine bastırdı. Etrafta yarasına bastırabileceği hiçbir şey yoktu. Ecza dolabını boşaltmışlardı, sanırım kendisi gibi yaralı başka biri daha vardı.

Seungmin'in en sonunda su bulduğuna dair homurdanmalarını duyduğunda bluzunun kapatıp elindeki kanı üzerine silerek geçirmeye çalışmıştı. Onun yaralandığından haberi yoktu Seungmin'in ve Hyunjin olmasını da istemiyordu. Kendisini suçlayacaktı çünkü.

Toz yaratıklardan kaçarken yere düşen Seungmin'i korumak için öne atılmış, daha çok ellerindeki kılıcın önüne atlamıştı.

Seungmin onun yanına oturmuş ve elindeki şişeyi ona uzatmıştı. "Herkes kafayı yemiş," diye homurdanan Seungmin'e karşılık gülmeden edemedi Hyunjin. Bu konuda ona katılıyordu.

Şişeyi alıp kapağını açtı ve sudan bir yudum alarak geri Seungmin'e uzattı. "Okula o yaratıklardan çok bunlar zarar veriyor." Kantini talan etmişlerdi ve şu an aptal gibi bağırıp duruyorlardı.

"Arkadaşlar," diye bağırarak masanın üzerine çıkan Jennie'ye döndü tüm bakışlar. Yine onları gaza getirecekti kesin. Zaten savaşmak istediğini söylüyordu geldiğinden beridir ve Bay Jung bundan bıkmış gibi görünüyordu.

Gözlerini etrafında gezdirdi Jennie. Rosé, lia, Joohyun ve Jihyo hemen arkasında durup onu desteklerken diğerleri onun yine savaş meselesini ortaya çıkartacağını bilmesine rağmen sessizce konuşmasını bekliyordu. Sanırım okulları için savaşmaları gerekiyordu ve birçoğu bunu yapacaktı. Aptal toz yaratıklara bırakamazlardı ya okullarını.

"Neden korkak gibi kantine sığınıp onların gitmesini bekliyoruz?" Onları öldürene kadar gitmeyeceklerdi ki, herkes bunu biliyordu.

Jennie kollarını önünde birleştirdi ve sinirle bağırdı. Evet, karşı tarafa zarar verilemediğini fark etmişti fakat bu yine de onların ölümsüz olduğu anlamına gelmiyordu. Onlarda ölebilirdi.

"Onlar toz," diye bağırdı Rosé. Korkup kaçtıkları şey ona epey saçma geliyordu. Tamam bir insana ya da farklı bir şeye benzediklerine korkunç olabiliyorlardı fakat birkaç tozun kendilerine zarar verebileceklerini düşünmüyordu.

"Bizim onlardan korktuğumuz gibi onlarda sudan korkuyor." Jihyo ellerini yıkarken yanında beliren toz yaratığın üzerine su sıçrattığında fark etmişti bunu. Toz yaratık sudan kaçmaya çalışıyordu ve ıslanan parçaları ağırlaşıp yere düşüyor, çamur oluyordu.

"Biraz su savaşı yapalım." Joohyun heyecanla konuşup arkadaşlarının kendisine ters bir bakış atmasına sebep olurken omuz silkerek karşılık verdi.

"Hani su ile saldıracağız ya. Su savaşı işte."

Joohyun'un kendisini açıklamaya çalışması kimsenin umrunda olmazken göz devirmekle yetindi Joohyun ve "Ne anlarsınız ki siz," diye homurdanarak kollarını önünde birleştirdi. Bu gergin ortamda bile aptal espiriler yapıp güldürmeye çalışıyordu onları ki, kimse anlamıyordu bunu.

House of Cards/ Stray KidsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin