"Aptallar," diye bağıran Lia, yedikleri acı biberden sonra yerlerde sürünen arkadaşlarına bakındı ve büyük bir kahkaha attı.
Acı yarışması. Dünyanın en saçma yarışmasıydı bu Lia'ya göre ki, yine de oldukça eğlenceli oluyordu. Hele ki arkadaşlarının ağlayan suratı ve yerde sürünerek su istiyor olması oldukça komikti.
"Aptallar," diye Lia'ya destek oldu Jeongin. Tırnağına sürdüğü siyah ojedeki bakışlarını arkadaşlarının üzerinde gezdirdi ve dudaklarını büzdü.
Lia, Jeongin'in yanına oturup elindeki ojeyi aldı ve boyamayı beceremediği sol eline baktı. "Maviye ne dersin," diye sorarken elindeki siyah ojeyi kapatmış ve yatağa bırakmıştı.
"Mavi devirim." Şirin bir ifade ile konuşup kafasını yana yatıran Jeongin'e ters bir bakış attı Lia. Jeongin onun bakışlarına karşılık dudaklarını birbirine bastırıp hayali bir fermuar çekerken gülmemek için kendini zor tutuyordu. Hadi ama Lia'nın kaşlarını çatan ifadesi oldukça komikti.
Oje dolu çantasını Jeongin'in önüne koydu Lia. "Başka bir renk seç," diye mırıldanırken siyah ojeyi geri yerine koymuştu. Jeongin eline aldığı pembe ojeyi Lia'nın önünde sallarken "Bu," deyip gülümsedi.
"Pembe mi? Ciddi misin?" Lia eliyle ağzını kapattı ve sahte bir şaşkınlıkla ona baktı. Ardından Jeongin'in saçlarını karıştırıp mavi tutamların pembelere karışmasını sağladı.
"Annen gibisin," diye devam etti Lia Jeongin'in homurtularını hiçe sayarak. Jeongin saçlarını düzeltmeye çalışırken ona ters bir bakış attı ve hemen ardından sol elini ona doğru uzatıp ojeyi sürmesini bekledi.
"Ah," diye bağırarak oturur pozisyona geldi ve sırtını yatağa yaslayarak kimseyi umursamayan ikiliye baktı Joohyun.
"Bir daha acı yarışması denen şeye katılırsam beni öldürene kadar dövün."
"Bunu seve seve yaparım kuzenim," diyerek Joohyun'un kafasına vuran Lia, büyük bir gülümseme sundu ve tekrardan pembe oje sürdüğü tırnaklara döndü. Joohyun kafasını ovuştururken kuzenine ters bir bakış attı ve ona dil çıkardı.
"Sizce diğer taraf," diye mırıldanan Joohyun'un sözünü "İyiler," diye düzeltti Jeongin. Joohyun göz devirip onu onaylarken bacağını sıkarak hala konuştuğunu söyledi.
"Onlar ne yapıyordur bu öğle arasında?"
Lia elindeki ojeyi kapatıp çantasına koyarken Jeongin üflediği tırnaklarının kuruması için çabalıyordu. Joohyun dudaklarını büzerek iyilerin neler yaptığını düşünmeye başlamıştı.
"Bence birilerine yardım ediyorlardır."
"Pamuk," diye alayla konuşan Jeongin büyük bir kahkaha attı. "Cadı ile konuşup ona zehirli elma yedirmeliyim."
"Ve Stark'ın şımarık oğlu da bizi öldürsün değil mi, soytarı?"
Changbin okuduğu çizgi romanı komidinin üzerine bırakıp dikleşti ve bir süre bakışlarını etrafında gezdirdi. Odasında olan bu aptallardan nefret ediyordu. Kim getirmişti onları buraya ya da ortaya kim atmıştı acı yarışması denen saçma şeyi?
Yüzünü buruşturarak Jeongin'e baktı bu sefer. Jeongin onun bakışlarına karşılık verirken "Soytarı mı," diye sahte bir sinirle sordu. Dudaklarını büzmüş, elini kalbinin üzerine koyarak derin bir iç çekmişti.
"Bu beni kırdı puding."
Kusuyormuş gibi yaptı Changbin. "Çıkın odamdan," diye bağırarak konuşan Changbin Jeongin'i umursamadan ayağa kalktı ve yerde uzanan Jaehwan'ın bacağından tutup çekiştirmeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
House of Cards/ Stray Kids
Novela JuvenilMasallarda okuduğunuz ve filmlerde izlediğiniz kötü veya iyi fark etmeyen karakterlerin çocukları, aynı okula gitseydiler ne olurdu?