6.0

187 30 0
                                    

"Mia," diye bağıran Minho, tuvalet kapısına bağlanan ellerini çekip kurtulmaya çalışırken bunu beceremeyeceğini bilerek Mia'ya uyanması için bağırıp duruyordu. Fakat bedeni fazla güçsüz düşmüş olmalıydı ki uyanmıyordu. Sonuçta vücudu bir hayalet tarafından ele geçirilmiş ve neredeyse tüm hayat enerjisi emilmişti. Bu Hyeji'yi daha çok güçlendirmiş olmalıydı. En başından söylemeliydi her şeyi. Neden Hyeji'ye uyup saklamıştı ki?

Gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı ve tekrardan açıp gözlerini iplerde gezdirdi. Geçmişte istemese bile annesine benzemiş, onun gibi güçleri olmuştu ve şu ansa annesine benzemek hoşuna gitmişti fakat güçlerini kullanamıyordu daha.

Kendisine inanılmayan o kavgadan sonra ne annesi ile konuşmuş ne de babası ile konuşmuştu. Chan sürekli ısrar etmişti annesi ile konuşup güçlerini kullanmayı öğrenmesi konusunda fakat Minho sürekli reddedip durmuştu onu. Neden bu kadar inattı ki? Belki de Chan'ı dinleyip annesinin yanına gitseydi, Hyeji'yi kolayca durdurabilirdi.

Duyduğu fısıltı sesleri ile etrafına bakındı. Dışarıdan gelmiyordu bu ses, sadece partinin o yüksek sesli müziği vardı. Gözlerini etrafında gezdirip fısıltıların nereden geldiğini anlamaya çalıştı.

"Hyeji," diye bağırdı. Bu fısıltıların sahibinin Hyeji olduğuna emindi ve artık onunla yüzleşip yapacaklarını engellemesi gerekiyordu.

Omzunda hissettiği elle birlikte hızla arkasına dönerken sırtını tuvaletin kapısına çarpmış ve "Hyeji," diye tekrarlamıştı. Karşısındaki kişi değişmişti ve onu en çok korkutan şeyde bu olmuştu işte. İki kişiden emdiği hayat enerjisi onu fazla güçlendirmiş gibi görünüyordu.

"Fazla mı kötü görünüyorum?" Tatlı bir ifade ile konuşan Hyeji, elini yüzünde gezdirirken dudaklarını büzdü.

O normal bir hayalet değildi. Bir zamanlar yaşamış biriydi. Neden bu kadar kinci olmuştu? Sanırım kötü bir şekilde ölmüştü. Yüzü yaralarla doluydu, üstü başı sanki öldüğü gün giydiği kıyafetlerle dönmüş gibi çamur ve kanla kaplıydı ve kalbinin üzerinde büyük bir delik vardı. Bu mide bulandırıcıydı ve kendisini sıkmasa kusabilirdi Minho.

"Kendi bedenim oluşuyor," diye mırıldanan Hyeji, elini havaya kaldırıp elinde gezdirdi gözlerini. Kendi vücudu diğerlerinin vücudundan daha iyiydi. Onlardan daha güçlüydü.

"Sende kimsin?"

"Bunu çok mu merak ediyorsun Minho?"

Minho'nun yüzüne yaklaşıp gülümsedi Hyeji. Neredeyse tüm sıcaklığını hissedebiliyordu onun artık. Yüzüne vuran Hyeji'nin nefesi onun bir insana dönüşmeye başladığını gösteriyordu ve sanırım bu kötü bir şeydi.

Derin bir nefes alan Minho, yavaşça kafasını sallayarak onu onayladığında Hyeji'nin gülüşü daha çok büyümüştü fakat bu gülümseme fazla sinir bozucu görünüyordu.

"O zaman bunu o çok sevgili müdürün Bay Jung'a sor!"

Kaşları çatıldı Minho'nun. Hatırladığı kadarıyla Bay Jung iyi biriydi. Ne yapmıştı da Hyeji'yi bu kadar sinirlendirmişti? Hem neden bu siniri Bay Jung'dan değil de okuldaki herkesten çıkartıyordu?

"Ne oldu da bu hale geldin?"

"Bunu anlatacak kadar zamanım olacak Minho, merak etme."

Konuşmak için dudaklarını aralayan Minho'ya konuşması için izin vermedi Hyeji ve bir anda ortadan kayboldu. Halletmesi gereken bir parti vardı. Bu yüzden tüm zamanını Minho'ya hayat hikayesini anlatarak geçiremezdi.

"Hyeji," diye bağıran Minho, ellerini kendine doğru çekip tekrardan iplerden kurtulmaya çalıştı fakat yine başarısız olmuştu bu konuda.

"Minho." Duyduğu boğuk sesle birlikte yerde uzanan bedene döndü bakışları. En sonunda uyanmıştı fakat ayağa kalkabilecek gibi görünmüyordu.

House of Cards/ Stray KidsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin