18.Bölüm: Dönüm Noktası

38 17 2
                                    

Herkesin bir dönüm noktası vardır. Bu dönüm noktaları öyledir ki, size kendisinden önce yaptığınız tüm eylemleri ve yaşadığınız tüm anları unutturur, siler ve sizi sıfır olarak bırakır. İşte o an siz sıfırsınızdır, tıpkı ilk doğduğunuz andaki gibi. Bu sınırdayken artık nereye, nasıl ve ne zaman adım atacağınız çok önemlidir. Çünkü hayat defteri sizin için yeniden ve tertemiz olarak açılmıştır. Atacağınız ilk adımlarla kirlenmeye başlayacaktır. Bir bebek kadar masum ve önyargısızken... Her ne kadar bu dönüm noktaları bizden tüm tecrübelerimizi alsa da, aslında tamamen bizi öldürmez. Bizi tecrübelerimizle yeniden şekillendirir ve dünyaya bir sıfır geride başlamamızı sağlayarak, sonraki atacağımız her adım için iki puan yazar hanemize, diğerlerinden iki kat fazla. Çünkü zihnimiz bu andan önceki tecrübeleri silmiş olsa da, nöronlarımız bunu unutmaz ve yanlış bir yere adım atacağımız an tüm vücudumuzu titreşime sokar, bizi uyarır. Bir yerlerden tanıdık bu an dersiniz. Tanıdıktır, dönüm noktanızdan önceki ana ait ufak bir anı ya da tecrübedir zaten. Sadece unutmuşsunuzdur. Ve bir şeyleri unutmuş olmanız, o şeyleri yaşamadığınız anlamına gelmez.

Nelerdir bu dönüm noktaları? Neden bize her şeyi unutturacak kadar güçlüdür? Mesela babasını kaybetmiş bir çocuğa bakalım. Onun için yaşam ikiye bölünmüştür. Artık babasından önceki ve sonraki anlar vardır. Beyin böyle bir acıyı kaldıramaz. Ve zihin, o andan öncekileri siler zamanla. Bu insanoğluna bahşedilmiş en iyi lütuftur: Unutmak. Unutmak insanlara, canlılara özgür bir eylemdir. Tanrılar bunu yapamazlar. Her şeye gücü yeten biz tanrılar unutmayı asla başaramamışızdır ve sizin gibi kaçmak için ölümü tercih edememişizdir. Her şeye rağmen yaratmaya devam etmişizdir. Eğer hala unutabiliyorsanız, bundan sonuna kadar faydalanın. Bunu sömürün. Eğer bir şeylere bağlı kalmak istiyorsanız, unutmanın esiri olun. O zaman tutsak hissetmezsiniz, çünkü bir köle olduğunuzu da unutursunuz.

Ölüm haricinde başka bir dönüm noktası yok mu? Neden hep ölümden örnek veririz? Çünkü en çok ondan korkarız da o yüzden. En çok ölümü unutmak isteriz ama kaçmak için yine ölüme başvururuz, ona boyun eğeriz. Oysa ölüm gibi gelen anlar vardır. Ölümden de beter dediğimiz anlar. Bir lüzumsuz, bir kadının namusuna el uzatır, onu kirletir... İşte bu anlar ölümden de beterdir ve daha beteri yoktur diye düşünürken, hemen ardından o lüzumsuzun özgürce yaşadığını görürsünüz. Şimdi hangisi ölüm? Ölüm mü daha ölümdür yoksa lüzumsuzların ortalıkta özgürce gezinmesi mi daha ölümdür? Hangisi? İşte bu an, o an da bir dönüm noktasıdır. Ve her şeyde vardır bir hayır diyemediğimiz bu anlarda, dönüm noktası kurtarıcı bir melek gibi gelip, zihnimizden yaşadığımız o her şeyi alıp götürür. Sadece o anı silmez, ondan önceki her şeyi siler. Siler ki insan aklının bu her ipi birbirine bağlama alışkanlığı onu yanıltmasın. Bir yerlerde kopukluk var diyerek, o boşluğu doldurmaya çalışmasın. O boşlukta kalmasın, o boşlukta savrulup kendine yön bulmak için çabalamasın. Çünkü boşlukta bir yön yoktur. Yönü siz belirlersiniz. Kıbleniz neresiyse, yönünüz de orasıdır.

Peki sizin dönüm noktanız ne? Bunu hiç düşündünüz mü? Mesela çocukluğunuzu neden unutursunuz? Aklınız ermediği için mi? O tüm karakterinizin şekillendiği 3-6 yaş arası zihninizde neden yoktur? Zorlayın bakalım beyninizi? Siz neler bulacaksınız o boşlukta? Ben söyleyeyim, hiçbir şey bulamayacaksınız, kaybolmaktan başka. Fazla kurcalama, çok fazla sorma. Bazen sadece sus ve yaşa. Bazen bağır ve ağla. Çünkü dönüm noktanı sen seçemezsin, o seni seçer! Bu kaderdir belki de, bizim gibi Tanrıların sizlere yazdığı ve yine sizlere oynattığı...

İnanma, bizim gibi Tanrılara inanma ki kendi yolunu bulasın. Kendi yolunda Tanrılaşıp tüm evrene doğasın...

...

-Ne oldu bize?

-Sen, beni öldürdün küçük.

-Ben seni öldürdüm.

Tanrıyı DoğurmakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin