Hayatın gerçekleri ile küçük yaşta tanışmış olmasına rağmen hayattan ümidini hiç kesmemiş bir kadın ile, hayata öfkeli bir adamın hikayesi.
Bu nazlı bir sevdanın hikayesi...
NAZLI & YUSUF
"Benim güzel, Nazlı çiçeğim.."
Hatırlarım, bugün gibi Sessiz geçen, son geceyi Başın öne, eğik bir suçlu gibi Bana verdiğin, hediyeyi
İki küçük, kol düğmesi Bütün bir aşk, hikayesi İki düğme, iki ayrı kolda Bizim gibi, ayrı yolda
Akşam olunca sustururum, herkesi her her şeyi Gelir kol düğmelerimin, birleşme saati Usul usul, çıkarır koyarım kutuya yan yana Bitsin bu işkence kalsınlar bir arada
Heyhat sabah, gün ışıldar Yalnız gece, buluşanlar Yaşlı gözlerle, ayrılırlar Düğmeler gibi, bizim gibi
Bizim gibi Ayrılırlar Bizim gibi Ayrılırlar Bizim gibi Ayrılırlar Bizim gibi Ayrılırlar
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
İlk ne zaman kaybetmiştim kendimi, ilk ne zaman çaresizlikle kavruldum bilmiyorum.
Doğduğum gün mü? Yoksa annemin bizi terk ettiği gün mü? Aşık olduğumu, sevildiğimi sandığım gün mü? Yoksa aldatıldığım gün mü?
Bilmiyorum...
Tek bildiğim kafamın içindeki, kendime olan o öfke ve çaresizliği susturamadığımdı.
Çok denedim. Çok dua ettim. Annem gibi sevgisiz bir kadın olmamak , onun gibi evlatlarına acı çektirmemek için. Ama olmadı. Ben olmak istemediğim şeyin içinde buldum kendimi, yapmam dediğim her şeyi yaptım. Tıpkı annem gibi oldum. Kızıma kötü davrandım. Onun her bir saç teline kurban olsam da, onu çok sevsem de bunu ona göstermedim.
Her şeyin başlangıcı annemdi. Bunu biliyordum ama. O başlatmıştı bu yangını. Ben ilk o bizi terk ettiğinde vazgeçmiştim hayattan. O gün işte şu an olduğum Yasemin'e dönüşmüştüm. Küçüktüm, sevgiye açtım. Babam ne kadar bizi sevse de yetmemişti. Ben ve Yusuf hep anne sıcaklığını aramıştık. Annem gitmişti, hayatımızda hiç var olmamıştı sanki. İlerisi gerisi yoktu, bildiğimiz tek gerçek buydu.
Bu gerçek canımı çok yaktı. Düşünsenize, büyüyorsun ergenliğe giriyorsun, çocukluktan genç kızlığa adım atıyorsun ama yanında olmasını istediğin, en çok ihtiyaç duyduğun kişi yok. Bu boşluk bende büyüdü, büyüdü...
Sanki sokak ortasında kalabalığın içinde kayboldum. Zaten sonrasında da o kalabalıktaki ilk gördüğüm insana koşulsuz güvendim. Bana uzatılan ele can havliyle tutundum. Bana ilk seni seviyorum diyen adama inandım, güvendim hatta kandım. Çünkü ben onun gözlerindeki ifadeyi sevgi sanmıştım. Değildi. Ben sadece öyle olmasını çok istesem de değildi.