Hayatın gerçekleri ile küçük yaşta tanışmış olmasına rağmen hayattan ümidini hiç kesmemiş bir kadın ile, hayata öfkeli bir adamın hikayesi.
Bu nazlı bir sevdanın hikayesi...
NAZLI & YUSUF
"Benim güzel, Nazlı çiçeğim.."
Ne zaman seni düşünsem Bir ceylan su içmeye iner Çayırları büyürken Büyürken görürüm gülüm her sabah Her akşam seninle Yeşil bir zeytin tanesi Bir parça mavi deniz alır beni
Seni düşündükçe Gül dikiyorum ellerinin değdiği yere Atlara su veriyorum Daha bir seviyorum dağları gülüm Her akşam seninle Yeşil bir zeytin tanesi Bir parça mavi deniz alır beni
Seviyorum seniEkmeği tuza banıp, banıp yer gibiGeceleyin ateşler içinde uyanarakAğzımı dayayıp musluğa su içer gibi
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Pencerenin önündeki sedire oturmuş ellerimi çeneme yaslamış öylece dışarıda yağan karı izliyordum. Çok güzel yağıyordu. Bayılmıştım kar denilen şeye. İlk defa bu kadar yağıyordu. Önceleri sadece bir iki parçası yere düşer, sonra da hiç yağmamış gibi erir giderdi. Şimdi öyle değildi. İlk defa evimizin önü bembeyaz karlarla kaplanmıştı.
İç çektim. Tam o sırada yan komşumuzun gıcırdayan bahçe kapıları aralandı. Gözlerim kapıya değdi hızlıca. Serra ve kardeşi montlarını giymişler dışarıya çıkıyorlardı. Serra yaşıtımdı. O da yedi yaşındaydı. Onunla çok iyi anlaşan iki arkadaştık.
Gülerek kardeşine kar attı Serra. Bu beni sımsıcak gülümsetti. Kardeşi beklemeden koşturmaya başladı. Heveslendim. Koşmak istedim bende. Kara dokunarak atmak istedim arkadaşlarıma.
Tam o sırada Serra beni fark etti. Gülümsedi ,kardeşine gülümsediği kadar sıcak bir ifadeyle. Elini kaldırdı, gel gel işareti yaptı bana. Başımı salladım hızlıca. Kar ile oynayacaktım. Nasıl eğlenirdim kim bilir?
Koltukta kitap okuyan babama baktım, sonra da karşısındaki diğer koltukta örgü ören anneme. Dudaklarımı ısırdım. İzin almalıydım. Çünkü ben nedenini tam anlayamasam da oynamak için annem ve babamın kararını beklemeliydim. Ben bazen nefes almakta zorlanıyordum. Galiba doktor amcalar demişti annemlere benim oyun oynanamam gerektiğini.
Babam ona baktığımı hissedip kitabından başını kaldırdı. Çok kitap okurdu babam. Bir an önce bende okumak istiyordum onun gibi.
"Baba, anne Serra bana gel gel dedi. Dışarıya çıkıp kar oynayabilir miyim?"
Babam yine bana ezberlediğim gibi baktı. Gözleri kısıldı. Yüzü ben hasta olduğumdaki ifadeye büründü. Anneme baktı direkt. Annem babamı beklemeden konuştu.