10. Bölüm

37 9 59
                                    

Woah, okunmalar artıyor ben de mal mal mutlu oluyorum imdaaat djsvdjdbskhdjd. Neyse canım okuyun okuyun mutlu olun. Tatlış tatlış ne güzel ilerliyorlar zaten :).

BU ARADA 19 MAYIS'INIZ KUTLU OLSUUUUUN!

Mikolas Deniz

Ege Atalanta'm evden çıkmıştı. Ve evet ağır bir salaklık yapmıştım. NİYE BİR İNSAN DAHA HOŞLANIP HOŞLANMADIĞI BELLİ OLMAYAN BİR İNSANA EVİMDE KALSANA DER Kİ?

Tabii aldığım bu karardan biraz mutsuzdum çünkü Ege beni anlamamazlıktan gelmişti. Ondan sonra kendimi düzeltmek -daha doğrusu öyleymiş gibi davranmak- zorunda kalmıştım tabii ama Ege'nin anlamadığını zannetmek aptallık olurdu. Çocuk direkt şok geçirdi ve kızardı zaten. Sonra da reddi yemiştim...

Evet, benimle yaşamasını istemiştim ve bu anlık bir kararmış gibi geliyor olabilir. Ama aslında hayır, öyle değildi. Onu ilk gördüğümden beri istiyor olabilirdim.

Çok hızlı olabilir diyebilirsiniz -ki evet, sadece 20 gündür tanışıyoruz- ama ondan etkilenmemem elde değildi. O sinirlendiği zaman yüz hatları ve bayıldığı zamanki saçlarına bakma fırsatım olmuştu. O baygınken ben sadece ona bakıyordum. Ve de mal mal sırıtıyordum. A bir de 21 tane fotoğrafını çekmiştim ama haberi yok heheheee :3.

Onun fotoğraf albümü tarzı bir şey bile yaptım. Ne bileyim, belki gelecekte çok yakın oluruz da anılarımızı bastırıp bir kitapta toplardım. Hep öyle bir ajandam olsun istemişimdir. Tabii ilk salakla da yapmak istemiştim ama her şeyin ağzına sıçmıştı o.

Evet, Ege Atalanta benim ilk hoşlandığım değil kabul ediyorum. 2. kişi ama resmen 1.sini hem karakter hem de tip olarak sollardı. Her ne kadar sarışın ya da renkli gözlü olmasa da.

İlk sevgilim de erkekti. Gayiz yani işte anlayın aaa! Ve bir de biraz fazla saftım. Toz pembe bir ilişkim olacağını ve evlenip sonsuza dek yaşayacağımızı zannederdim. Ama sadece zannediyormuşum...

Çok detaylandırmama gerek yok ama bu ilişkiden sonra tam 7-8 yıl kimseden hoşlanmamıştım. Gerçekten nefret ettiğim bir olay olmuştu. Etrafımdan korkuyordum, dışlanmaktan, nefret edilmekten, çok zor olsa da öldürülmekten, ufff...

Daha önce başıma gelmedi değil, birini öyle öldürülürken görmüştüm. Aklıma geldikçe çok sinirim bozulur. Neyse ki suçluları ağır yargılanıp hapse atıldı diye biliyorum. Sonra da şişlenmişlerdir zannedersem. Orospular... Haysiyetsizler...

Ama artık sinirlenmiyorum. Sadece unutmaya bakıyorum. Bir de özgürce istediğim hayatı yaşamaya. Ve de ona odaklıyım.

Ege Atalanta'ma.

Keşke daha önceden tanışmış olsak diyorum hep. Neden hayatıma böyle saçma ve geç girdi ki? En azından daha fazla şansım olurdu ya. Şimdi böyle çıplak tanışmak falan, hem o hem de ben biraz garipti, hoş olmadı yani ne diyeyim.

Ama en azından Ege çok da sövmedi bu duruma. İlk gün tamam, ama sonrasında çok sevecen davrandı bana. Seviyorum lan onu. ÇOK SEVİYORUM AMINA KOYAYIM ÇOK!

Neyse, fazla sevgi gösterdikten sonra ona gösterememenin üzüntüsünü yaşayacaktım sanırım...

O da beni seviyor mu diye düşünüyorum ama çok ihtimal vermiyorum. Tamam sevecen davranıyor da bir insan öbürüne arkadaşçasına da davranabilir yani. Ama beni sevseydi onu dünyanın en mutlu insanı yapacağıma emin olabilirsiniz. Çünkü o her şeyin en iyisine layık ve de yaptıklarım ona değer...

Neyse bu kadar fazla aşk yeter ehu. Şimdi önümüze bakalım. BUGÜN BANA TATİL VE KENDİME VAKİT AYIRMAK İSTİYORUM!

Çantama kalem ve şiir kitabımı koydum ve dışarıya çıktım direkt. Bu gibi zamanlarda gittiğim bir kafe vardır. Her yer kitap dolu ve doğa manzaralı bir yerdi. Oradaki abi de beni çok sever. Oradan bi rahat 40 bitcoin harcamadan çıkamam asla.

Işınlanmak istemiyordum bugün. Dışarıda doyasıya yürümek, insanlara bakmak ve mutlu olup manyaklar gibi şarkı söylemek istiyordum.

Yürümeye başladığımda ise sevgili olan insanları görüyordum. Hepsi el ele tutuşmuş, birbirlerine aşk dolu bakıyorlar. Bazıları birbirine sarılıp öpüşüyorlardı. İster istemez bunu yapmak istediğim insan geliyordu aklıma, anladınız siz :)

Salak salak sırıtarak gezip 15 dakika yol aldıktan sonra kafeye gelmiştim. Hatta biraz abartmışım galiba, kafeye gelip abiyi gördüğüm gibi ona sarıldım.

Abi de şok geçirmiş, bana neler olduğunu soruyordu. Bir şey olduğu da yoktu halbuki, sadece fazlasıyla aşık ve mutluydum...

Kahvemi ve yanında kekimi, tarçınçaylı olanı sipariş ettim. 21 bitcoin tutmuştu. Ne şans ama demi! 21 Mayıs'ta doğmuş biri olarak -bir dakika konumuz ucuzluğu, doğum günüm değil- mutlu olmuştum. Siparişlerimi aldım ve bana özel olan köşeme çıktım. Kapılmamış diye sevinmem sanırsam normaldi hehe.

Koşa koşa o yerime geçtim ve direkt oturduğum yere sindim. Müziklerimi açtım ve manzaramı tam görebileceğim şekilde ayarladım sandalyemi. Bugünkü konumuz belliydi. O'ydu.

Bu şiirlerimi ona yazacaktım bütün gün. Nasıl biri olduğunu, bana ne gibi hissettirdiğimi, onunla şimdimi ve geleceğimi, ona ne gibi şeyler yapacağımı... Kısacası sevgimi yazacaktım.

Arkama yaslandım ve onu düşünmeye başladım. Her şeyin nasıl başladığını, nasıl gittiğini...

Sonra direkt kalemi elime aldım ve çatır çutur yazmaya başladım. Düşünün o kadar şeyler düşlüyordum ki birkaç saniye sürdü yazacak şeylerimi bulmam. Bir de bunları ona okuması var tabii.

Kalemim elimde resmen bir balerin gibi, sakin ama düzenli ve akıcı, duru bir güzellikte yazıyordu. Sanırsam ilk defa bu kadar hızlı ve düzgün yazdığımı görüyorum. Sevgi işte bu anasını satayım, insana neler yaptırmıyor ki bunu yapmayayım?

Yazdım, yazdım ve daha çok yazdım. Sonra aklıma saat geldi ve bir bakmışım ki 7 saattir aralıksız yazıyormuşum. Sonra bir ara verince karnım guruldadı bir anda. Ama normal bir guruldama da değildi. Yanıma baktığımda ise daha da bir şaşırmıştım. 21 bardak kahve içmiştim. Ama bunlar nerden gelmişti.

Sonrasında abi elindeki 22. kahveyle bana gelince anlamıştım. O kadar dalmışım ki, bu kadar kahve içtiğimi unutmuşum:

"Bir gün eğer ilhamım gelirse ve dalarsam sen bana her 21 dakikada kahve getirir misin demiştin. Ben de o kurala uyup getirdim. Sen de öyle bir yazıyordun ki bölmek istemedim. Kim bakalım bu şanslı aşık?"

"Abi, aşık olduğumu nerden çıkardın? Hem 7 senedi-"

"Bak hâlâ 7 sene diyor. Şundan kurtul artık çocuğum kurtul. Sırf o orospu yüzünden 7 seneni bok gibi geçirdin. Hem sen değil miydin 'o aşk mertebesine ulaşmak istiyorum' diyen? Ayağına fırsat gelmiş işte aaaa. O yüzden sapıtmıyorsun ve bu fırsatı değerlendiriyorsun. Ama bir şartım var."

Evet, beni 14-15 senedir tanıyordu abi. Zamanında annemler ilk kez getirmişti beni bu kafeye, ah be annem...

"Buyur abi, söyle."

"O şanslı çocuğu bir gün öbür kafeye getireceksin ve tanışacağız onunla. Olur mu, seni başka saçma sapan insanlara vermek istemem ve 7 sene geçmiş be oğlum. Uzun zaman sonra biriyle buluşman benim çok hoşuma gider."

"Demek o kafeye getireyim istiyorsun. Ama o gün sen de o kafeye gelecek ve servisi sen yapacaksın, olur mu abim?"

"Tamamdır evladım. Söz ben yapacam servisi, hatta yanına istediği kek-"

"SAN SEBASTİAN'I ÇOK SEVER!"

"Woah! Tamamdır Mikolas sizin için bütün bir San Sebastian yaparım."

"Üstüne de bir şeyler yazarsın artık be?"

"Ne yazacağımı iyi biliyorsun Mikolas Deniz?"

"Tabii ki de abim."

Ona gülümsedim ve sımsıkı sarıldım. Bir gün buluşursak, hatta belki aşk itirafımı o kafede edecektim. Sanırsam hazırlıkları yapmaya başlamam lazım :3.














21. HaftaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin