23. Bölüm

5 3 8
                                    

12. Sınıf stresiyle uğraşmak cidden eziyet, günde 200 soru çözmen şart, konu tekrarı yapıyorsun watty giremiyorsun falan. Kafayı yememe ramak kaldı, bir de şu 1 ayda başıma gelmeyen kalmayınca da ayrı çöktüm. Ama neyse ki şimdi vakit bulabildim de en azından yb yazabilecek kadar vakit bulabildim.

Eh, o zaman başlayalım. Nasılsınız?

Ege Atalanta

Şu sarı şerefsizle date'imizden sonra beni eve bırakmış sonra kendisi de benim evde kalmaya çalışma çabalarına girişmiş ama Mikolas'ı üstüne saldığım için cırmalanmaktan kurtulamamış ve topukları götüne vura vura evine kaçmıştı. Ben arkalarından gururla ve sakinlikle onları izlerken Mikolas Deniz altına etmiş, benim pisicik de sanat eserini ortaya çıkardıktan sonra kucağıma atlamış ve mırlayarak "beni uyku yerime götür" diyordu. Yani ayaküstü beni kölesi yapmıştı, piç işte. Mikolaslar genel olarak piç oluyor sanırım. Baksana, kedi ayrı kafa sarı pipi ayrı kafa. Ah benim şu insanlara sövme özelliğim. Çok seviyom ehe.

Neyse efendim, mâlum, kedimizi yerine yatırdıktan sonra ben de saate bakıp aslında saatin daha çok da geç olmadığını bu yüzden de şarkı sözü yazma mevzusuna 1 saat de olsa ayırabileceğimi düşündüm. Eh, sırf Mikolas Deniz şiir yazmıyor, bizde de edebilik var değil mi?

Kendime latte hazırladıktan ve Eurovision listemi açıp sesi kökledikten sonra elime kalemi alıp mal mal düşünmeye koyuldum. Napsaydım, elimde ilham pek de yoktu yalan mı?

Sonra bir şeyler karalamaya başladım defterime. Tam olarak söz denemezdi tabii, aslında olay örgüsü yazıyordum.

Mikolas Deniz'i yazıyordum.

Onunla tanışalı 2 ay olması mı dersin, o her dibimde bitince yaptığı çılgınlıkları mı dersin, bana delicesine olan hoşlantısı mı dersin? Ne ararsan sokmuştu bu 2 aya. Bir sevgili olma işini sokamadı, onu da daha sokamaz yavrum...

Sonra düşünmeye koyuldum, neden ona can çekiştiriyordum. Ondan bariz hoşlanıyordum, deliliklerinden, piçliklerinden ama bir o kadar tatlı ve sevimli oluşundan. Senelerdir o aradığım çocuk belki de oydu. Tip desen uffff -tamam bayılacam susuyorum dkdbdjd- karakter desen de var. O zaman diyonuz ki lan niye can çekiştiriyorsun çocuğu? Çık gitsin.

Keşke o kadar basit yapabilseydim. Keşke zamanında o flört denen çift boynuzlu kıçı kuyruklu kırmızı bozuntular ağzıma sıçmasaydı da güven problemimi tetiklemeselerdi.

Sonra aldım önüme başka bir kağıt daha. Kafamda geçmişime gittim. Kaç flörtüm olmuştur? Olmuştur lan 4 5 tane. Yaz ulan, 1.si yalan makinesi amına koyayım. Neymiş efendim, okulda silahlı saldırı olmuş da bacağından vurulmuş ama mermi öyle bir girmiş ki kaslarda bir bok yokmuş 1 haftaya ayaktaymış. HASSİKTİR BOK!

Ayrılış nedeni belirlendi, BAS REDDİ SİKTİR OL GİT!

Tüm özelliklerini yaz ve çöpe at, ne bok yerse yesin.

İkincisine geç, ilgi manyağı. Tamam ben de severim ilgiyi, kim sevmez ama bu tamamen abartıydı artık lan. Sözde uzaktan sevgilisin, ama lan ben seni görmeye can çekişirsem nasıl olacak bu iş, görmek derken görüşmek değil. İkı çift gözle görmek. Daha o eylemi yapamıyorum. Ama buna isyan ettiğimde de 100 tane laf yiyorum. Oldu canım.

SİKTİR GİT SEN DE!

İkinci kağıda yazıldı, çöpe atıldı ehe.

3.sü zaten anlatmıştım. Aldatıp bir de arkamdan dedikodu çıkartan orospu. Şu an kendisi ne bok yiyor tam olarak bilmiyorum, en son duyduğum gene 1 haftalık yeni sevgilisiyle çıkarken birine baya dikizlediği için sevgilisinden dayak yediği ve ayrıldığı.

Eh yavrum, gözünü alamazsan başka yerden, götün kurtulamaz acılı sikten.

Kağıda yazıldı ve çöpe atıldı.

4.sünü bulamadım, sanırım Mikolas Deniz 4.sü, onu yazıp atmıyorum hatta şimdilik kafamızdan silelim. Çünkü henüz bana hatası yok.

Ben neden ve nasıl böyle insanlarla FLÖRT DAHİ OLABİLMİŞİM diye düşünüyorum. Resmen boşa zaman kaybı ve mutsuzluk. Neyse ki umursamaz bir insanım bu konuda da sorun etmeden rahatça ayrılabildim. En azından şimdiye kadar.

Ama Mikolas Deniz böyle bir insan değil. Diğerleriyle flörtken Mikolas Deniz'e hissettiğim hisler gibi hisleri hissetmemiştim. Çocuk bana apayrı bir etki, ayrı bir bağımlılık yaratıyordu resmen.

Aklımda bir soru daha vardı şimdi, ben konuşuyordum da erken mi konuşuyordum acaba? Ne de olsa 2 ay çok kısa değil ama çok uzun da değil. Sonra bu konuyu da salmaya karar verdim ve gittim yatıp uyudum.

Yarına tezlerimi okumam gerekti o yüzden dinlenecektim.

(Çok baştan savma oldu biliyorum ama bayadır bölüm atmıyorum o yüzden bari şimdi bunu atayım istedim. Sonra belki yazarım...)



21. HaftaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin