Upuzun bir zamandır gene bölüm yazmıyordum. Kafayı yemek üzereyim, kurgu iki senelik oldu ama ben hâlâ anca 25 part falan yazabildim. Bazen diyorum ki hiç mi girişmeseydim bu kitaba. Ama pişman da değilim. Ara sıra kitaba geri dönüp bölüm yazmak güzel oluyor. Tabii aklımda yeni hesap açıp bu kitabı o hesaba her gün yeni bölüm atmış gibi aktarmak var kitap bitince. Garip bir şey olacak ama neyse, pişman olmam sdjkhfıuodfhgs.
O zaman o çok beklenen ama ASLA YAZILAMAYAN 2. PARTIMIZ GELSİN :D
Yazardan
Mikolas Deniz kendi şarkısını söyleyip Ege'sinin yanına geldikten sonra eline söyleyecekleri listeyi almış dikkatlice onu inceliyor, kızlar da bu ikisinin halini görünce sevimlilik krizlerine giriyordu. Arka tarafta da başka birisi söylemeye koyulmuş, ortalama sesiyle herkesi eğlendiriyordu işte. Sonra da yanlarına erkek bir garson geldi:
"Evet efendim hoş geldiniz, bir şey alır mıydınız?" Mikolas Deniz biraz düşünüp cevabını verdi:
"Ben bir tane 'White Chocolate Mocha alayım. Sen ne alırsın Ege'm?"
"Oooo, senin durumlar kritik. Eh, o zaman ben de cold brew alayı-"
"Siz ciddi misiniz? Otelde bar gibi yerdesiniz ve kahve mi sipariş ettiniz?" diye araya girdi Nigella.
"Kankam, siz alkol alacaksanız alın ama biz almayalım. Daha gece uzun zaten ve daha söylenecek şarkılar var. Emin ol sahneye sarhoş çıkıp da şarkı söylersem pek hoş olmaz. HELE BU SARI SALAK BUNU YAPMAYA KALKARSA BU MANYAK BENİ KUCAĞINDA BİR TUR TURLATIR VE BENİ SEYİRCİLERİN İÇİNE FALAN ATAR! BUNUN SARHOŞLUĞU ÇEKİLMEZ!"
"Haklısın, sonra Luke Black gibi 'Hello game over b*tch!' der sahnenin ortasında da millet göt gibi kalır. Bir de dans da eder biz de güleriz."
"Aman Larissa, hayal edebiliyorum ama olmasını en istemediğim senaryo. Hayır bu salak dans edeceğim diye götü başı salar rezil olur."
"Bu arada lafınızı bölüyorum ama, sarışın beyin sesi gerçekten güzeldi. Daha fazla şarkı söyleyecek mi?" diye araya girdi garson. Tabii bunu söyleyen garsona karşı Ege Atalanta'nın durmaya pek de niyeti olmayacaktı, tabii Mikolas Deniz tam Ege ağzını açacakken lafı ağzına tıkamasaydı:
"Söylerim efendim ne demek. Yalnız o şarkıların gidişi tek yönlü ve o yoldaki durakta siz yoksunuz. Bu yüzden çok da şey etmeyin olur mu? Ama yine de söyleyeceğim." diyip Ege Atalanta'nın elinden tutarak:
"Hatta bu beyefendiyle beraber söyleyeceğiz, değil mi Ege Atalanta'm?"
O esnada Ege bu harekete düşmüş, Mikolas Deniz'in dürtmesiyle geri hayata dönerek:
"Ah tabii ki, umarız güzel şarkılar söyleyip hepimiz KENDİ yollarımıza devam ederiz ve günü güzel bitiririz."
Garson da bu cevaptan sonra siparişleri alıp yoluna koyulur ve Ege Atalanta sinirinden kızarmıştır:
"Önünde yolu boş buldu sonu boklu çukur oldu. Allah rahmet eylesin abicim."
"Önünde yolu bo- o nasıl laf lan?! Ne güzel dedin yavrum benim." diyip Ege'nin ağzını burnunu sıktı Mikolas Deniz.
"Larissa, bunlar cidden oldu he."
"Ama birazdan bir tokat gelec-. Demeye gerek kalmadı!"
"GENE NAPTIM YA!!!"
"SUS, SURAT BIRAKMADIN MAYMUNSU YAVŞAK HERİF!" Ege ve tokatları iş başındaydı. Her zamanki gibi...
Ege Atalanta ve Mikolas Deniz bir yanda birbirlerini yerken, ikizler de onların bu haline gülüp videoya kaydetmekten kendilerini alamazken, yolunun sonu bok çukuru olan garson bozuntusu -evet yazarımız da delirdi :3- da servisleri getirmiş, son kez Mikolas Deniz'e cool ve flörtöz bir bakış atmış, ardından da Ege Atalanta'dan sağlam bir orta parmak yemişti.
Zavallı, Ege Atalanta denen insanın nasıl bir insan olduğunu bilememesi hayatının en büyük eksiğiydi...
Anı zamanığ (Ve bir lakabın da doğuşu)
Günlerden bir kış günü, masum Ege'cik 40 yılda bir görülen bir first date gününde flörtüyle masum masum otururken yan masadan gelen bazı tehlikeli ışınlar fark eder. Ve karşısındaki terliksi hayvan beyinli insansı varlık da bu ışınlara olumlu cevap yaktığını fark edince o günü normal bir şekilde devam ettirir ama kafasında da bir plan yapmıştır.
Bir gün bu flörtünü Daphne ile tanıştırma kararı alır. Ege flörtünü getirecekken flörtü de arkadaşı adı altında gelecekteki yavuklusunu getirecektir -zaten bir kendisini zeki zannediyor oç-. Ama Ege durumu çoktan Daphne'ye anlatmış, restorantı ona göre ayarlamıştır. Plan hazırdır.
Konuşmalar başlamışken Ege tuvalet için isteyip kalkmışken o flörtü olacak orzb da yandaki yavukl- öhm öhm arkadaşıyla biraz fazla yakın olmaya başlamıştır. Daphne durumun farkında ama Ege'nin ne yapacağını bilemeyeceği için de dehşet içinde etrafına bakarken bir anda bu çiftin arkasında Azrail'e asist atacak olan Ege Atalanta elinde kocaman ve ucu sivri bir kürekle arkasında belirir. Restorantta bu durum çalışanlar tarafından bilindiği için restorant çaktırmadan boşaltılmış ve yalnızca dördu kalmıştır. Daphne'nin suratını gören şerefsiz piç çiftimiz yavaşça ve korkuyla arkasını döner ve o korkulu manzarayla karşılaşır ve o lakap doğar:
2. Azrail ya da Azrail'in Asistçisi, namıdeğer Kazıklı Voyvoda'nın kuzeni: Kürekli Atalanta.
Eh, sonrasını da anlatmaya gerek yoktur sanırım.
Mutlu son!
Anı bittiğ!
Bu anısını sinsice ve korku filmindeki psikopat karakterlere bürünen bir edayla düşünen Ege Atalanta'nın suratını gören Mikolas Deniz:
"Lan, bunun suratı korkunç bir hâl aldı anasını satayım. Korkuyorum ne planı yapıyorsun oğlum?"
"Muhtemelen anılarını yâd edip bu garsona hangi yeni işkenceleri denesem diye düşünüyordur. Eh, bence tercihlerini biraz gözden geçir Mikolas'cık, mâlum senin sevgilin olacak insan biraz fazla psikopat. Ama korkma şu anki derdi sen değilsin. Ondan bence izlemenin keyfine de bakabilirsin. Tabii, sonumuz karakolluk olabilir."
"Umm düşündüm de, bence böyle çok tatlı oldu. Ama sarılmaya korkuyorum, sarılabi-"
"Mikolas'cığım yemem, tabii ki sarılabilirsin, sevebilirsin, HATTA ÖPÜŞEBİLİRİZ BİLE!"
"nE? Sen ciddi misin? Bak ciddiysen şu an yaparım bak bunu!"
"Aaaa Mikolas Deniz'im, olur mu sevgilim, sormana ne gerek? Beni her zaman öpebilirsin!" diyen Ege'nin karşısında 3'ü birden şaşkınlık geçirir. Mikolas Deniz'e bir anda inme iner:
"A-a-a Egeeeeeğ! O zaman üç, iki, bi-"
"Oh be şükür gi- LAN NAPIYON MANYAK SAPIK!"
"AĞHHHHHHHHH!" Mikolas sağlam bir tokat yemiştir.
"Oğlum sen salak mısın? Sabahtan beri garsona rol kesiyorum sana bakmasın diye, SEN DE GELMİŞ BUNDAN FAYDALANIYORSUN! YA BEN NELER ÇEKİYORUM YA! BİRİ FLÖRTÜME ASILIR FLÖRTÜM YAVŞAĞIN TEKİ ÇIKAR!"
"Ama napayım Ege Atalanta ya... O kadar istiyorum ki bir kere öpeyim ya..."
"Ah kıyamaaaam, flörtünü çok mu öpmek istermiş? Canım benim o günler de gelecek. Ama şimdi değil. Şimdi değil... Neyse gel şimdi şarkı seçelim, daha söylememiz gereken çok şarkı olacak canım." diyip gönlünü almak için kafasını Mikolas Deniz'in omzuna koyar. Ve ona masum bir kedi gibi bakar.
"Ege'mmm, böyle yapma ama ben yumoş yumoş oluyorum oğlum."
"Eh, senin taktikleri kullanalım dedik biraz, işe de yarıyorlarmış ha! Minik pisiciğin çikolatalı sütü olmak güzel olur bence." diyip piç piç sırıttı Ege Atalanta. Mikolas Deniz karşısındaki bu cazibeli ve hayatının aşkı olan bu insana daha fazla dayanamayıp sımsıkı sarıldı ona. Sonra da sarmaş dolaş listeye bakıp söyleyecekleri şarkıyı karar vermeye koyuldular...
Anam, normalde daha uzun tutacaktım bölümü ama onu 3. Part'a bırakmam daha iyi olur. Bayadır bölümsüz kaldı burası artık bir bildirim gitsin.
Ve de yeni bölümü en azından panonuzda paylaşırsanız mutlu oluruuum <3
Oy atmayı unutmayın lo, bir de yorum yapın wolla eğleniyorum okurken skvsksbd.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
21. Hafta
أدب المراهقينVe giderken arkamdan bir laf duymuştum: "Sanırsam hayatıma yeni bir manyak kattım." Kendisi de bir manyak olan Ege Atalanta'nın 2100 yılında geçen aşklı meşkli, sübliminal mesajlı hikayesi karşınızda...