24. Bölüm

8 2 26
                                    

Pfffff, yeni bölüm atmak için cidde  vakit bulamıyorum. Anca şimdi oturabildim -25.02.24- ama bugün biter mi, bence hayır...

Ege Atalanta

Gözlerim yavaşça açılıyor ve uzaklardan ses geliyo ya da uzaklardan mı?

MİKOLAS NAPIYORSUN SEN! (Mikolas'ı alır kafasının üzerinden ve camdan aşağı atar.)

Sersem kedi! Sabaha kedimin kafamın üzerine çıkıp saçımı çekiştirmesiyle uyanmam gibisi yok değil mi? Neyse ki tezlerim ve dosyalarıma zarar vermemiş. Onlara zarar gelirse yazması çok zahmetli oluyor çünkü.

Bunu düşünmeyi bıraktım ve uyandığım yerden tezlerimi hemencecik yerlerine koyup kahve yapmaya başladım. Ve tabii ki müziği unutmamamız gerek değil mi?

"Roboradyo, Charlotte Perrelli - Hero aç!"

Bu komuttan sonra hoparlörde de şarkı çalmaya başlamıştı, ben de kahve yapmaya koyulsam iyi olur:

Everything has a beginning
Everything comes to an end
Take it or leave it, you better believe it
Be my lover, be my friend
Try to deny what you're feeling
And you know that you're heart will say no
Love will last longer, growing stronger and stronger
If you stay and don't let go

"Out of the line lik- kim geldi sabah sabah?"

Genellikle eve bu saatlerde kimse gelmezdi. Hatta nerdeyse hiçbir zaman eve kimse gelmezdi. Mikolas Deniz'in bu genellemenin içinden geçmesi hariç tabii. O yüzden o olabilir bence diye düşündüm.

Kapıya yöneldim ve açtım. Bir anda Daphne endişeli bir şekilde lak diye içeri girmiş ve koltuğa yönelmişti. O kadar stresliydi ki Mikolas bile bunu hissetmiş olacak direkt üst kata çıktı:

"Daphne gene noldu? Sabah sabah bu neyin derdi de laps diye geldin?"

"Sakinleşmeye ihtiyacım var Ege Atalanta. Sadece sakinleşmeye..."

"Peki peki, sakinleş. Ben de bize kahve yapayım, ne istersin?"

"Mocha olur."

"Tamamdır, sen de ne bileyim otur, oyun oyna falan ama sakinleş gözünü seveyim."

Onu salonda bıraktıktan sonra amerikanvari mutfağımda müziğin sesini biraz kısıp espressoyu hazırlamaya koyuldum. Ben de kendime cafe miel yapacaktım. Sabah sabah kahvaltımı da yapmamıştım, ballı tarçınlı güzel giderdi.

"Eh, istersen şimdiden anlatmaya başla Daphne, seni dinliyorum ben."

"Biliyorsun ki ben bir projeye hazırlanıyordum uzun zamandır. Dosyalar falan her şey hazırdı."

"Noldu ki sonra?"

"Sunuma 2 gün var ve ben formüllerimi ÇÖPE ATTIĞIMI FARK ETTİM!"

"E yavrum formülleri tekrar yazarsın ki ne var. O kadar zor olmasa gerek."

"Ege, o formüller 20 sayfa. 20 sayfa formülü 2 güne nasıl yetiştirebileceğimi zannediyorsun."

O anlatmaya devam ederken kahvelerimizi sehpaya koydum ve içmeye başladık.

"Ne formülü bunlar bu kadar. Hayır ekonomi okuyan kızsın matematiğin kötü olmamalı."

"Sorun matematiğimim kötü olması değil, normalde olsa yine yaparım ama sadece 2 güne yetişmez Ege, napacağım ben ya..."

Bu konu hakkında biraz düşündükten sonra aklıma bir şey gelmişti:

"Hmm, sen yapamazsın. Ama yapacak birini tanıyorum sanırım." diyip gülümsedim. Zamanında yaptığım stalkların şimdi meyvesini böyle yiyeceğimi düşünmezdim.

21. HaftaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin