EVEEEEET, HERKESİN PRİDE AYINI KUTLARIIIIĞM! Bu kitap da pride içeriyor hehe. (Bilmeyen yoktu sanki :d) O yüzden yeni bölüm atasım geldi napabilirim? A bir de şarkı da çevirdim oooh mis :).
A bir de yazarımız yeni bölüm atmayı akıl etmiş şkr. Unuttum zannettiniz demi la KSHSKSBSKDHFJ
Ege Atalanta
Yine kış günlerinden birindeydik. Ben kendi evimde değil, Mikolas Deniz'in evinde oturma odasında oturuyor, kendileri ise yatak odasında mışıl mışıl uyuyordu. Kedim ise ne halt yiyordu bilmiyorum çünkü alarm gene kuruluydu ve o uyanık olsa bile alarmı kapatamayacağı için ıslanacaktı, yine...
Kalktığım gibi kahve tezgahına gitmiştim. Hava bugün biraz sıcaktı ondan soğuk bir şeyler yapasım gelmişti. Aldım sosları, yapmaya başladım bize Mocha yapmaya. Şöyle buzlu buzlu gitmez miydi ama? Tabii ben Cold Brew tiryakisi olarak Mochadan çok onu tercih ederdim ama şimdi o kadar zamanımız yoktu. Bu yüzden sırf başka zaman içebilelim diye düzeneği hazırlayıp kahveyi damıtmaya başladım. Mâlum 24 saat beklemek zorunda ve ne kadar dinlenirse o kadar iyi. Tabii üstüne not yapıştırmadan edemedim belki bizim saf bilmez de içer diye. Minik bir nottan sonra e-takvime bakmaya gittim. Bir de ne göreyim? BUGÜN BİZİMKİLERİN KLASİK MANGAL PARTİSİ VARDI VE BEN DAHA HENÜZ HAZIRLIK YAPMAMIŞTIM!
Ve ben plansız olunca napardım? Kendi evimi birbirine katardım. Ama bu sefer kendi evimde de değilim, ne bok yiyecem diye feryat figan bağırmaya başladım. Sesleri duyan Mikolas Deniz:
"Günaydın sabah delisi, gene mi haplarını almadın ne bu şiddet bu celal?"
"Mikolas Deniz ben yandım, çok kötü yandım hem de."
"Aman Ege Atalanta, nolmuş olabilir ki bu kadar yandım anam yand-"
Ardından telefon çaldı ve arayan da tahmin edersiniz Nigella idi. Hoparlöre aldıktan sonra:
"Aloooo, uyandın mı bu özel güne? Bugün mangal yapıyoruz unutmadın demi?"
Evet, patavatsız öküz, ben Mikolas Deniz'in yanındayken mangal partisi yapacağımızı söylemişti. Tamam zaten onu da davet edecek-
"Mikolas Deniz'ciğini de çağırmayı unutma. O da gelsin bakışın durun. Tatlı şeyler sizi hehe. Hem sizi yalnız da bırakırız, sohbet eder çay içersiniz belki de sevişi-"
Ve telefonu suratına kapatmıştım. Suratım beton kesmişti. Utancımdan artık domatesi bıraktım kan bankasına falan dönmüştü suratım. Sonra da yine klasik hareketim, bayılmışım...
Uyandığımda ben koltukta yatıyor, Mikolas Deniz ise yanımda ne hikmetse piç piç sırıtıp elinde su ve kolonya ile bana bakıyordu. O an mini bir korkup tokatı geçirdim:
"Ne var amına koyayım? Hayatında ilk defa mı görüyon bayılan bir yakışıklı? O piç sırıtış ne, korkumdan altıma ediyordum of! Neyse, kaç dakikadır uyuyorum ben? Eve gitmem lazım bırak beni."
"Aynen Ege Atalanta aynen, sen sokaklarda delir bayıl falan, ben de seni sokağa bırakayım rahat rahat, bir de utanmadan kahvemi falan içerim oh mis! Saçmalama seni bıraktığım falan yok. Sana nolacağı belli olmaz ayrıyeten onunla uğraşmak istemiyorum. Hem partiye beni de davet edecekmişin ne güzel işte. Beraber gideriz hazırlanırız."
"Derdim sadece bu olsaydı Mikolascığım... Bu salak kızlarla ne bok yiyecem ben bilmiyorum. Neyse, hadi hazırlan da daha eve uğramam lazım, kediye bakacam kafasına su falan döküldü onun şimdi ev birbirine girmiştir."
"Öbür derdin de dert olsa. Bizi sevgili sanıyorlarsa ne var?"
"Çok şey var Mikolas Deniz, çok şey var. Hadin ayaklan, kıyafetin de hazırsa gidiyoruz. Ama ilk kaldır la beni, öküz gibi yatmışım kalkamıyorum imdaaaat."
Mikolas Deniz beni kaldırdıktan sonra hemen kıyafetlerini ayarlamış ve de bizi eve ışınlamıştı.
Eve gidince direkt odama koşmuş, kapıyı sırf Mikolas Deniz girmesin diye kilitlemiş ve kedime bakmıştım. Ama bıraktım kediyi, alarmı kurmamış olduğumu ve suyun da dökülmediğini fark etmiştim. Nedeni soracak olursak, ki bu önemli bir soru, bizim Mikolas pisicik kovanın içine girmiş suda banyo yapıyordu. Gerizekalı kedi düzeneği bozmuş.
Mikolas'ı oradan alayım diye elimi uzattığımda, kucağıma uçmasıyla kovanın kafamdan aşağı dökülmesi bir olmuştu. Üstüne üstlük piç, elimi okkalı şekilde cırmalamıştı. Ve sinir katsayım artık milyonlara çıkmış olacak ki bir bağırışım var, mahalle sallandı. Bunu duyan Mikolas Deniz naptı?
KAPIYA KAFA VE OMUZ ATIP KAPIYI KIRDI VE DİREKT DİBİMDE BİTTİ!
Kedi olacak canavar o sesten direkt camdan atlamış -korkmayın, iradesiyle atladığı için yaralanmaz o piç- Mikolas da direkt bana sarılmaya gelmişti. Sonrası mâlum, sinirden beni ağlama tuttu ve de haldır huldur kriz...
Mahalleli de ne olduğunu anlamamıştı ki resmen evin içinde bir anda 100 kişi falan doluşmuştu. Bazıları salonda bekliyor bazıları da odaya kadar çıkma cüreti gösteriyordu. Tabii bunu gören Mikolas Deniz hissetmiş olacak ki kapıyı direkt kilitledi -ve hayret, ben kapıyı demin kilitleyememişim- ve beni sakinleştirdi. Öbür mahalle sakinlerini de evden çıkmaları için bağırıyordu. Şanslıyım ki buranın insanları laftan anlayan cinstendir o yüzden çoğu çıktı benim iyi olduğumu duyunca. Bazıları da hastane işi falan olduğunu düşünüp önlem almaya karar vermişti. Onlara da hastanelik bir olay olmayacağını söyleyip evden çıkardıktan sonra Mikolas Deniz, yanında ilkyardım çantasıyla gelmiş, o derin pati izini iyileştirecekti. Bir de sıcak kahve mi yapsaydı neydi? Boğazım çok kötü ağrıyordu çünkü.
Elimdeki kanı temizledikten sonra yarayı sarmaya geçti. Ben de gözyaşlarımda hem yarama bakıyor hem de Mikolas'ı izliyordum. O da benim yaramı narin elleriyle yaramı sarıyor, aynı anda bana bakıp üzülüyordu.
"İstersen partiye gitme sen, bu bahtsızlıklarla senin gidişat iyi değil. Ya da ben geleyim-"
"Mikolas saçmalama sen zaten geleceksin. Demesen de geldirtirdim seni. O yüzden sen de hazırlanacan. Ama ışınlanabilir miyiz acaba?"
"Tabii ki, seni bir de bu halde yürütemem. Elinin işi bitti bu arada, iyisin demi?"
"İyiyim Mikolas Deniz iyiyim. Çok teşekkür ederim."
Ona masumca gülümsedim ve sarıldım. Yaramın acısı da 5 dakikada geçtikten sonra kıyafetleri hazırlanmaya koyuldum. Kısa sürede halledip direkt evden çıktık.
Şu barbekü partisini rahat atlatabilirsem çok iyi olacak, ama neler olacak tahmin bile edemezsiniz. Çünkü bu BBQ partileri hiçbir zaman hayrıalamet geçmemiştir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
21. Hafta
Teen FictionVe giderken arkamdan bir laf duymuştum: "Sanırsam hayatıma yeni bir manyak kattım." Kendisi de bir manyak olan Ege Atalanta'nın 2100 yılında geçen aşklı meşkli, sübliminal mesajlı hikayesi karşınızda...