Cidden bu bölüm atma olayını düzene sokabilir miydim diye içimde bir korku yoktu değil. Ama sağ olsun hem arkadaşlarım hem siz değerli okuyucular -sizleri seviyoruuuum- okuyup, yorumlar yapıp gülüp eğlenip morallendiriyorsunuz beni. Kitap daha anca 800 falan okundu ama ben yine de mutluyum beh! Ne de olsa hayalime ortak olanları görmek güzel şey :').
Love uuuuu <3333
Ege Atalanta
Uyandığımda kendimi sıcacık yatağımda bulmuştum. Peki güzel de, ben bu yatağa nasıl girmiştim? Yanımdaki not da onun cevabıydı zaten:
"O kadar güzel uyuyordun ki uyandırmak istemedim. Zaten uyumak da istiyordun, seni yatağına ışınlıyor, kendim eve gidiyor ve sana kalplerimi gönderiyoruuuuuuğm!
Kalp kalp kalp!
Mikolas Deniz"
Yok valla billa salaktı bu çocuk, saf salak! Ama asıl benim şaşırdığım bu çocuk ilk gün tanıştığımızda bu kadar sapıkken şimdi nasıl serseme dönmüştü? Lan ilk eve geldiğinde bu manyak az kalsın evlenme teklifi ediyordu. Şimdi yine yavşıyor da masum masum, o çıplak görüntüsü neydi öyle ya ilk gün. Tanrı görüntüsü gibi. Of, etkilenmemek elde değil.
Neyse, bunu düşünmeyi bırakalım şimdilik. Asıl önemli konumuz bu kafedeki sarı çük ve onun 9 yandaşıydı. Biri salaktı hadi 8 de sen şuna. Sarı çükün ismi de Kevin'di galiba.
Kabul, orada pek belli etmedim ama yanlış hatırlamıyorsam Mikolas Deniz voleybol takımıyla sorunlu ayrılmıştı. Kavga desen kavga da değil hani. Ve işin daha garibi, pek de Mikolas Deniz'den nefret ediyor gibi bakmıyorlardı. Hatta onu özlemiş gibilerdi. Kevin özellikle. Mikolas Deniz de bildiğiniz gibi işte. Düşmanca falan, nasıl olsun...
Sohbet ettiğimde kötü çocuklara da benzemiyorlardı. Tamam kaşınmışlardı ve kendilerini güzel paket ettirmişlerdi ama bu tanışmama engel değildi.
Ne de olsa onlar Mikolas Deniz'in geçmişiydi ve ben bu çocuğun geçmişinde neler oldu öğrenmek istiyorum. Ve en iyi kaynak da olayların öznesiydi hehe.
Bu yüzden tanışmak önemliydi benim için. Tamam biraz kötü bir yöntemle olabilirdi kabul. Ama Mikolas Deniz'le de çok normal tanışmamıştık yani, herif evime çıplak bir şekilde girmişken tanışmıştık daha ne olsun.
Ben bu tarz tanışmalara alışmıştım gerçi, Daphne ile tanışmamız onu Almanca hocası olduğumu sanmamla -onun tarafından bakacak olursak daha da derinlerde de piç zamanında beni gizlice takip ettiği için ben tam bilmiyorum-, Nigella ve Larissa ile bir online dersin ortasında yanlışlıkla çıplak girmemle tanışmıştık. Eh, biz de Mikolas Deniz'in yolundan geçtik yanisi. Çok da yargılayamazdım salağı. Ama gidip de evlerine de girmedim aw. YA DA ÜSTÜNE YATIP KENDİMİ ÖPTÜRMEDİM!
Tabii şimdi Mikolas Deniz de haklı, evde bir kedi olduğu belli olmayan manyak bir canlı yaşadığı için onu gayet iyi anlıyordum.
A bu arada, o napıyor diye soracaksınız değil mi? Mikolas Deniz'in ilk günden kalan yırtık kıyafetiyle oynuyor şu an. Amk Mikolas Deniz'i hayvana naptın acaba da bu hayvan seninle uğraşıyor?İki ihtimal var, ya bu hayvanı iyice kızdırdın da sana düşman kesildi.
Ya da sen ayaklı afrodizyaksın da hayvan sana olan sevgisinden sana hallenir oldu sürekli sever oldu.
2. ihtimal daha olası onu da diyeyim.
Hakikaten, Nigella ve Larissa ile de bayadır görüşmüyordum. Cidden napıyorlardı acaba? Onları arama vakti gelmişti de geçiyordu galiba. Eeee, geleneksel partimizi yapmamız lâzımdı:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
21. Hafta
Teen FictionVe giderken arkamdan bir laf duymuştum: "Sanırsam hayatıma yeni bir manyak kattım." Kendisi de bir manyak olan Ege Atalanta'nın 2100 yılında geçen aşklı meşkli, sübliminal mesajlı hikayesi karşınızda...