Birlikte bir skandal yarat

1K 95 18
                                    

Harden Dükü salondan içeriye girdiğinde Gülfem atlarından bahsedip duran Markiz'i dinler gibi yapmakla meşguldü. Bu kalabalığa, bu iç bunaltan sohbete katlanmasının tek nedeni Mehmet'le birbirlerine Londra'ya geldiklerinde söz vermiş olmalarıydı. Clayton'ı almak, Paris'ten buraya getirebildiklerinin çoğunu götürmüştü. Haliyle iki kardeş onlara para kazandıracak, akıllıca bir yatırımın peşine düşmek zorunda kalmışlardı. Etrafındaki erkeklerin sandığından çok daha zeki olan Gülfem gülerek, şakalaşarak ve yalancı bir ilgiyle onları dinliyormuş gibi yaparak cemiyetin yatırımlarıyla ilgili her şeyi öğreniyordu. Sonra da öğrendiklerini Mehmet'le birlikte değerlendiriyorlardı.

"Harden Dükü de aramıza katıldığına göre belki sana bir davetiye ayarlayabiliriz Mehmet."

Harden Dükü'nün burada olduğunu duyduğunda Gülfem'in bakışları tedirgince salonda dolaşmış ve çaba harcamadan aradığı adamı yakalamıştı. Adamın ona doğru yürümesi dışında bir sorun yoktu. Boğazını temizleyip bakışlarını adamın koyulaşan bakışlarından kaçırmaya çalıştı ve "Davetiyenin ne için olduğunu sorabilir miyim Lordum?" dedi samimi bir ilgiyle. St. Clairs ona doğru yürümeye devam ederken avuç içlerinin terlediğini hissedebiliyordu.

Genç Marki "Ne yazık ki sizin gibi saygı değer genç hanımları davet edemeyeceğimiz bir yer için Prenses," diye yanıtladı. "Bir centilmenler kulübü."

"İyi geceler, Prenses." Harden Dükü'nün genç kadına hitabıyla etraflarında süren sohbet bir anda bıçak gibi kesilmişti. Gülfem adamın dudaklarındaki imalı, çapkın gülümsemeyi gördüğünde gözlerini devirmemek için kendini zor tuttu. "Eğer dans kartınızda," ki kadının dans kartı yoktu, "yer varsa sıradaki valsi bana lütfeder misiniz?"

Hayır. Hayır, etmezdi. İlk ve son kez demişlerdi. Dük unutmuş muydu? Gülfem onu başka bir kadınla öpüşürken yakalamış, yetmez gibi birlikte başka bir çiftin sevişmelerini dinlemişlerdi. Hayır, kesinlikle onunla dans etmek istemezdi. Çünkü onun imalarına ve kibrine tahammül edebileceğini sanmıyordu. Sessizlik gereksiz yere uzayınca Mehmet'in göz ucuyla dönüp ona baktığını fark etti Gülfem. Kardeşi belli ki bir terslik olduğunu anlamış; kafasındaki çarklar dönmeye başlamıştı. Derin bir nefes alıp verdi. Adamla dans etmek istemezdi ama Dük'ün teklifini neden reddettiğini sürekli yanlışını kollayan bu çılgın kalabalığa nasıl açıklardı? Gönülsüzce adamın uzattığı eli tuttu ve dişleri arasından "Onur duyarım," dedi. Mehmet hafifçe öksürünce gönülsüzce "Ekselansları," diye ekledi ve adamı saygıyla selamladı. Dük'ün yüzündeki kocaman gülümsemeyi dağıtmak istiyordu. Derdi neydi bu adamın?

"Beni öldürmek istermişsiniz gibi bakmanıza gerek yok Prenses."

İstiyordu. Bu kadar genç kadının arasından neden ona gelmişti? "Neden beni seçtiniz Ekselansları?" Adamın elini sırtında hissettiğinde aklı balonun erken saatlerinde yaşananlara gitti ve hemencecik geri geldi. "Salonda bütün gece boyunca bir kez bile dans etmemiş pek çok hanımefendi var."

Dük oralı olmayarak kadını kolları arasında döndürdü ve sırtını göğsüne yaslayıp kulağına doğru eğilerek "Sevişenlerin kim olduğunu bulabildiniz mi?" diye sordu. Gülfem cevap vermeyi reddedince gülümsedi. Onu kızdırmayı başardığı için sanki kendiyle gurur duyuyordu.

"Bir hanımefendiyle böyle konular konuşmak skandal yaratacak bir davranış değil mi?"

"Bence aşıklardan biri kesinlikle Melton'dı."

Gülfem adamın sorusunu cevapsız bırakmasından ve onunla bu kadar samimi konuşmasından rahatsızdı. Yine de merakına yenilerek kendini "Hempshire Kont'u mu?" diye sormaktan alıkoyamadı. "Bunu da nereden çıkardınız?"

Bir Dükü Kendine Aşık Etmenin Üç Başarısız YoluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin