23. Bölüm: Saklı GerçeklerKeyifli Okumalar 🤎
Odamda, pencerenin kenarına kurulmuş beyaz bulutlarla kaplı masmavi gökyüzünü izliyordum. Zihnim kalabalık ve yorgundu. Demir ile aramıza küçük de olsa soğukluğun girmesi tüm hayat enerjimi düşürüyordu. Sanki her şey anlamsız bir o kadar da tatsızdı. Yanaklarımı şişirerek ofladım.
Yanağımdaki sargı tenimi kaşındırıyordu. Zaten bozuk olan sinirlerim daha da artıyordu. Kaşımamak adına sargıya hafif bir baskı uyguladım. Çok rahatsız ediciydi. Biraz önce çalışanlar Demir'in bahsettiği kremleri getirmişti. Yara kuruyup iyileşince izi kalmaması için sürecektim. Bana kızgınken bile beni düşünüyordu. Yaptığı en ufak harekete bile yükselirken böyle düşünceli halleriyle içim gidiyordu.
Balkonda oluşan hareketlilikle dışarı baktım. Arslan gidiyordu. Demir penceremin önünden geçip gitti. Ya beni fark etmedi ya da fark etmemeyi tercih etti. Üzgünce dudaklarımı büktüm. Uzun süredir elimin altında sıkmaktan can çekişen küçük yastığı sertçe kenara koyup ayaklandığım gibi odadan çıktım.
Demir'i balkonun diğer ucunda tek elini cebine yerleştirmiş telefonla konuşurken buldum. Ben yaklaştıkça gerilen sırtı daha da gözle görülürdü.
"Tamam, bir gelişme olursa ilk bana haber verin," dediğini duydum. Anlam veremediğim bu tek cümle içimde kötü hislerin tohumlarını ekti. Sesi sert ve nefret doluydu. Usulca arkasından yaklaşıp gergin sırtına dokundum. Demir telefondaki kişiye birkaç şey daha söyledikten sonra kapattı. Aceleci tavırları dikkatimi çekse de üstüne gitmedim. Aklındaki her ne ise içimdeki kötü hisleri besliyordu. Demir'in kendi adaletini sağlaması beni korkutuyordu.
"Bir sorun mu var?"
"Hayır," diyerek kestirip attı. Gözlerini şehre dikmiş bana bakmaktan kaçınıyordu. Sesli bir nefes bıraktım. Soğuk hallerinden hala bana kızgın olduğunu anladım.
"Demir, "dedim baskın bir sesle. "Dilay ile ilgili ne düşünüyorsun, kafandan ne geçiyor bilmiyorum ama yapma."
Geldiğimden beri ilk defa gözlerimin içine baktı. Kahvelerindeki karanlık ifadeyle içim ürperdi. Duygusuz ve soğuk ifadesi bana yabancıydı.
"Lütfen yapma," dedim tekrar. " Bırak adalet versi-"
"Daha önce adalet verdi de ne oldu? Elini kolunu sallaya sallaya dışarı çıktı."
Merak ettiğim konuya değinmişti. "Nasıl çıkmış ki?"
"Eski vali olan amcası sayesinde." Histerik bir gülüş dudaklarının arasından firar etti. "Adaleti çok kolay kandırıyorlar, çok kolay ele geçiriliyor." Sakallarını sıvazladı. "Güç, para, makam, mevki... Bunlar adaletin terazisine konuldu mu o terazi baştan bozuk olur, adalet gerçek bir adalet olmaktan çıkar, içi boş ama çürük bir kabuktan ibarettir artık."
Haklıydı. Diyecek sözüm yoktu. "Sana katılıyorum ama Demir ben kendini tehlikeye atacak bir şey yapmanı istemiyorum."
Alayla gülümsedi. "Yine beni düşündüğünden değil mi?"
Kaşlarım çatıldı. Gözlerimdeki öfke bir anda alev aldı. "Elbette ki seni düşündüğümden! Bununla dalga geçecek ne var anlamadım? Senin için endişe ediyorum ama belli ki sen bunu anlamak istemiyorsun!"
Küskün ve kırgınca sarf ettiğim sözler düz ifadesini bozmaya yetmemişti. Demir dudaklarını araladığı esnada konağın kapısı gürültülü bir şekilde açıldı ve kapının duvara şiddetle çarpma sesi konağın avlusunda yankılandı.
![](https://img.wattpad.com/cover/262341052-288-k809884.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karia
Roman d'amour"Sen ansızın kapımı çalan kıyametimsin." ............. Bazı sonlar yeni ilkler doğururdu. Ve bazı sonlar, insanı yeni bir yola adım atmaya zorlardı. Yeni ilklere adım atmak için kader hazırdı. Ona düşen kadere boyun eğerek, örülen ağların peşine dü...