Vurulma

1.3K 61 12
                                    

       Sabahı zor etmiştim . Ogluma mı üzüleyeyim kızımın hastanede tam olarak uyuyamadığına üzülsem bilemedim. Annelik çok başka bir duyguymuş. Hatırlıyorumda kuzenlerim küçükken sorarlardı annelerine " anne hangimizi daha çok seviyorsun?" Yengeminde cevabı çok manidar olurdu, onlar aynı soruyu sormaktan bıkmazdı yengemde aynı cevabı vermekten. "Bu beş parmağımdan işaret parmağımı da kesseler serçe parmağımıda kessler canım çok acır . Aralarında ayrım yapamam. Sizde benim için öylesiniz Herbiriniz  benim için çok kıymetli degerlisiniz hepinizi aynı şekide seviyorum." O zamanlar kuzenlerime çok özenirdim bu soruyu sorabildikleri bir anneleri var diye . Şimdi bende iki çoçuklu bir anneyim ve şuan yengemi daha çok iyi anlıyorum..
İçeriye  giren beyza hanım ile daldığım yerden hemen çıkıp ona döndüm.
    Beyza : Ömeri muayene etmek için  geldim. Bundan sonra Ömer ile ben ilgilenicem.
    Elif : tabi buyrun
Diyerek kızımıda alıp kenara çekildim Ömeri muayene etmesi için.
Kısa süre sonra muayeneyi bitirip bana döndü.
     Beyza : Ömer tahmin ettiğimiz gibi kendini toparlamış .
     Elif : peki evimize gidebilirmiyiz.
     Beyza : Öğlen çıkış yapabirsiniz. Sadece kontrole getirmeyi unutmayın.
     Elif : tamam , teşekkür ederim beyza hanım
    Beyza :ne demek  görevimiz, şey ben dün için tekrardan özür dilerim.
    Elif : estağfurullah özür dilenecek bir durum yoktu.
     Beyza : Var ,elif hanım dün zaten siz üzgündünüz harun beyde üzerinize gelmiş bide ben geldim .
    Elif : Lütfen, kapatalım bu konuları .
    Beyza : nasıl bu kadar anlayışlı olabiliyorsunuz. Ben bunca insan tanıdım sizin gibisi ile ilk kez karşılaşıyorum.
    Elif : Bizim şer gördüğümüz bir olayın altında bir hayır , hayır gördüğümüz bir olayın altında da bir şer olduğuna inaniyorum.  Biz bilemeyiz beşeriz, şaşarız ..
     Beyza :  Sizi şuan anlıyorum , bunların farkına varan bir insan anlayışsız olamaz.
     Elif : İnanın benim de malesef size söylediklerimi  unuttuğum zamanlar oluyor ve anlayışsız birisi oluyorum.
Diyerek bir tebessüm sundum beyza hanımda bana karşılık verdikten sonra odadan çıktı. 1 saat oldu, hala o ortalıklarda yoktu. Yarım saatte bir odaya girip bir şeye ihtiyacım var mı diyo sorduktan sonra meva ile ömere bakıp odadan çıkıyordu. Acaba eve mi gitmişti. Mevamı kucağıma alıp odanın kapısını açtım. Koridora doğru baktığımda sandalyenin üzerinde uyuya kalmış bir şekilde onu gördüm. O sırada karşıdaki odadan çoçuk ağlama sesi geldi. Ona doğru geri baktığımda gözlerini kırpıştırmaya başlamıştı . Tam içeri girecekken onun uyku mahmuru sesi ile olduğum yerde kaldım.
Musab : Bir şey mi oldu ?
Arkamı dönmeden ona cevap verdim.
Elif : Beyza hanım öğlen çıkış yapabileceğimizi söyledi.
Diyip içeri girdim.
Oğlum kendine gelmeye başlamıştı, gülücükler saçıyordu etrafa kızımda ona eşlik ediyordu. Rabbim yüzünüzdeki gülücükleri daim eylesin diyerek dua ettim. Saate baktığımda onikiye yaklaştığını gördüm . O sırada kapı tıklandı.
' buyrun ' dememle o girdi içeriye.
Musab : Hazırsanız çıkalım
Elif : hazırız
Diyerek ayaklandım .
Musab : Ömeri ben alırım kucağıma .
Deyince bende kızımı aldım kucağıma ve geri çekildim. Ömeri öpüp ,kucağına aldı. Sonrada çantaları eline aldı. Ben önde o arkada hastaneden çıktık. Arabanın önüne geldiğimde arabanın kilidini açtı bende kapıyı açtığımda arabada iki tane çoçuk oto koltuğu olduğunu gördüm. Öylece ben kalakalmışken arabanın diğer tarafını açıp ömeri yeni oto koltuğuna yerleştirdi ve kapıyı kapattı ben ise olduğum yerde duruken O ise Benim tarafıma gelip yanımda durdu.
Musab : ön tarafta oturmazsın o yüzden ortaya geç mevayı oto koltuğuna yatır ben kemeri bağlarım .
Diyordu. Bu adam sinirlerimle oynuyordu. Ne gerek vardı bir tane daha oto koltuğuna . Ne yapmaya çalışıyordu anlamıyordum. Kızımı oto koltuğuna yatırdım. Ve geri çekildim.
Musab : sen niye geçmedin..
Elif : siz mevayı yerleştirin ben eve otobüsle dönerim diyerek arkamı döndüm ve yürümeye başladım.
Arkadan kapının sertce kapatılma sesi geldi. Şimdi sinirlenme sırası ondaydı bana sormadan oğlum ile ilgili kararlar alıyordu. Oh olsun ona diyerek yürürken pat diye önüme çıkması ile irkilip bir iki geriye gittim.
Musab:Ne yaptığını sanıyorsun sen
Elif : çekilirmisiniz önümden
Musab : Beni sinirlendirme şu arabaya geç otur.
Elif: Bana emir veremezsiniz o yüzden önümden çekilin
Musab : ya sabır, neden binmiyorsun sen şimdi bu arabaya
Elif: benim oğlumla ilgili bana sormadan bir karar veremezsiniz.
Musab : ne olmuş yani oto koltuğu almışsam
Elif : Neden alıyorsunuz sorun bu zaten benim oğlum sizi neden ilgilendirir.
Musab : Benim oğlum diyip durma.
Elif : ne diyeyim sizin oğlunuz mu ...
Musab : evet , kulağa çok güzel geliyor.
Elif : üzgünüm ömer benim oğlum sizin ise...
Musab : sakın sakın o cümleyi tamamlayım deme!
Sesi daha hiddetli çıkmıştı.
Elif : Evin önünde görüşürüz.
Deyip yanından geçip hastanenin bahçesininin kapısından çıktım. O sırada karşıma bir adam dikilip " Bizimle geliyorsun " dedi .
Adam bizi kaçıran adamlara benziyordu. Geri adım attım. Sokağın ortasında beni tekrar zorla kaçıracak halleri yoktu ya diye düşünsemde arkamı döndüm hastanenin bahçesine geri girmek için . Arkamı döndüğümde onu görmemle içime bir su serpilmişti. Ona baktığımda arkamda bıraktığım adama çatık kaşları ile bakıyordu. Sonra bakışları bana indi. Sanki " beni dinleseydin bunlar gelmicekti başına " der şekilde bakıyordu. Tekrar bakışlarını benden çekip
Musab : Kimsin sen
Adam ( çakal ): seninle işim yok çekil önümden.
Anahtarı bana uzattı " çoçukların yanına geç " dedi . Anahtarı aldım ve hızlıca hastanenin bahçesine girdim. Arabaa doğru baktığımda bir hemşire arabanın yanında duruyordu. Hızlı bir şekilde arabın yanına vardım.
Hemşire : Siz kimsiniz ..
Elif: çoçukların annesiyim, siz neden burda duruyorsunuz?
Hemşire : Musab bey gelene kadar çoçuklarla kalmamı rica etti de.
Elif : anladım , teşekkür ederim.
Hemşire.: rica ederim, ben o zaman içeriye geçeyim . İyi günler..
Elif : sizede..
Dedikten sonra hemşire yanımdan uzaklaştı. Çoçuklara baktığımda uyuduklarını gördüm. Geri kafamı hastanenin bahçesinin kapısına doğru çevirdim. Sonra bir silah sesi ile karın boşluğuma bir acı saplandı. Elim karın boşluğuma gitti elimde bir sıvı hissettim elime baktığımda kan gördüm. Çoçuklar ağlamaya başlamıştı onlara doğru döndüm ama ayakta duracak halim kalmamıştı arabanın açık olan kapısından destek alarak yere çömeldim. Çoçukların ağlama sesi artmıştı.
"Korkamayın annecim Allah bizimle " diyerek elimin yetişemeyeceğini bildiğim halde onlara doğru uzattım . Gözüm kararmaya başlaması ile yere düştüm . "La ilahe illallah Muhammeden rasulullah"
##
Adamın yakasına yapışıp
Musab : ziyanın adamısın değil mi
Adam( çakal ): Bırak , yoksa daha kötü olacak .
Demesiyle bir yumruk attım oda yere yığıldı.
Adam ( çakal ): Sen kaşındın.
Deyince yere eğilip
Musab : Nediyosun lan sen
diyerek bir iki yumruk daha atamaya başldım. Ben yumruk atmaya devam ettikçe pis pis sırıtıyordu.
Musab : lan ne sırıtıyorsun bak elimde kalırsın
Deyince elini havaya kaldırdı ve eliyle silah işareti yapmasıyla silah sesini duymam bir oldu.
Musab : Eğer onlara bir şey olsun sizi yaşatmam. Diyerek yerden kalktım. Ve hastanenin bahçesinin kapısından içeriye girer girmez arabamın tarafına baktım. Onu Yere düşerken görmem ile koşmaya başladım. Yanına vardığımda gözü kapalıydı . Etrafa bakındım
Musab : Sedye yok mu ?
Diye bağırdım. Ömer ile meva ağlıyorlardı. Yere çömeldim elim yerdeki olan eline gitti sonra uygun olmayacağı aklıma gelince çektim. Kafamı göğe kaldırdığımda insanların başımıza toplandığını fark ettim .
Musab : Nerde sedye
Diye bağırdığım sırada sedye geldi. Geri çekilip onu yerden alıp sedyeye yatırışlarını izledim. O sırada birisi omzuma dokundu. Omzuma dokunan kişiye baktığımda fatih olduğunu gördüm.
Fatih : nasıl oldu bu silah sesi duymam ile dışarıya çıktım.
Hayretle bana bakıyordu.
Musab : hazırlıklı gelmişler fatih ..
Fatih: Şu adam mı gine.
Musab : kesin o .
Fatih : kanıtlayabilecekmisin ?
Musab : kapıdaki adam o emir verdi .
Fatih : Tamam güvenliğe haber veriyorum .
Diyerek yanımdan uzaklaştı bende çoçukların yanına gittim .
Musab : Tamam geldim sakin olun bir şey yok diyerek onlara güldüm onları sakinleştirmeye çalışarak.
Sonra telefonu cebimden çıkartıp, zeynebi aradım. 2. Çalışta açtı telefonu.
Zeynep: Efendim abi
Musab : Annemide al korumalar ile fatihin hastanesine gelin.
Zeynep: Neden , bir şey mi oldu?
Musab : Zeynep ! Hastaneye gelince öğrenirsin çabuk olun.
Diyerek telefonu kapattım. Sonra fatihi aradım . İlk çalışımda açtı
Fatih : kardeşim adam yokmuş orda .
Musab : Tahmin etmiştim zaten. Neyse fatih onu kim amaliyat edicek ?
Fatih :Ayşe hanım ,niye sordun?
Musab : Senden ricam tesettürüne dikkat edin.
Fatih: heralde kardeşim , sen merak etme.!
Musab: Sağol
Dedikten sonra kapattım telefonu.
#####
Ziya :  Ne yaptım dedin lan
Adam ( nişancı ) :Vurdum efendim.
Ziya : lan gerizekalı ,bıktım sizden ya ben size vurun mu dedim alın kızı gelin dedim.
Adam ( nişancı ): efendim çakal bana vur emri verince bende
Ziya : lan sus birde cevap verme. Savcıdan dayak yiyen gerizekalı çakal hangi hakla sana vur emrini veriyor.
Adam (nişancı ): efendim bu işi çakal  yönetecek dediğiniz  için bende o ne derse onu yaptım.
Ziya : Çakal nerde ?
Adam ( nişancı ) : pansuman yaptırıyor .
Ziya : Bundan sonra bu çakala dikkat ediyorsunuz , planlı bir hareket gibi geldi bana bu başka birisinden emir almış olabilir beni bitirmek için. Birde ateş eden birisini senin yerine hapse gönderirsin bu işi bari hallet
Adam ( nişancı ) : tamam efendim.
#####

Şer Görünenin Ardındaki HAYIRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin