2.Bölüm Yeis "Umutsuzluktan Doğan Karamsarlık"

1.8K 67 11
                                    

Bölümün içinde geçen bazı kelimelerin anlamları

Pare : parça .

Payidar : ölümsüz , sonsuza kadar yaşayacak olan , kalıcı ve devamlı anlamına gelir .

Tenime değen ılık rüzgarın etkisiyle mayışıyordum . Burnuma tarif edemeyeceğim türden kokular geliyordu , birbirinden farklı ve güzel kokular .Gözlerimi bir türlü açamıyordum . Kulağıma hoş sesler geliyordu . Göğsümün üzerine sinen bana bu kadar iyi hissettiren duyguyu tanımlayamıyordum . Bir ses duydum ama algılamakta güçlük çekiyordum , neydi bu ses ?

Gittikçe yükselen sesle irkilerek kalktım . Şaşkınlıkla etrafıma bakındım , ben neredeyim böyle , burası neresi , nasıl geldim buraya .

Çeşit çeşit çiçeklerin olduğu , ucu bucağı görünmeyen bir bahçedeydim , yavaşça ayağa kalktım . Bu bir bebeğin ağlama sesiydi , panikle etrafıma bakındım , üzerimdeki kan kırmızı elbisenin eteklerini toplayıp koştum , her bir adımda nefesim kesilir gibi oluyordu .

İlerde göl gibi bir şey vardı ses oradan geliyordu , bebeğin ağlaması gittikçe can yakıcı bir hâl alıyordu , tahta iskeleye adım atmamla sert bir rüzgar esti , saçalarım rüzgarda savrulurken elbisemin bir askısı omzumdan düştü .

Suyun yüzeyindeki lotus çiçeklerine hayranlıkla baktım , çok güzellerdi . Hasır bir sepetin içindeki bebeği görmemle yutkundum , ellerim istemsizce karnımın üzerine sindi , kalbime para pare işlenen bu acı neydi , neden canım bu kadar acıyor . Mavi gözleri yeşillerime tutununca ağlaması durdu ve gülümseyerek bana baktı .

Dizlerimin üzerine çöküp onu almaya çalıştım ama uzanamıyordum . Bir anda güzel olan hava bozuldu , güneş yerini ürkütücü bir karanlığa teslim ederken ardı arkası kesilmeyen şimşekler çaktı gökyüzünde , bebek kızarana kadar çığlık çığlığa ağladı .

İçimdeki his beni yakıp kül ederken bacaklarımın arasında hissettiğim ıslaklıkla elbiseyi hızla kaldırdım , ince ince sızan kanla dudaklarım aralandı , bebek suyun üzerinde uzaklaşırken bir dokunuş beni suya itti , ben bebeğe doğru yaklaştıkça rahmimdeki sızı güçleniyordu .

Yüzeydeki lotus çiçekleri kapanıp dibe çökerken , ayak bileğime bir şey dolandı kalbim hızlandı . Bir güç beni dibe çekerken kulaklarımda sadece bebeğin feryadı vardı .

Sıçrayarak uyandım elimi hızla atan kalbimin üzerine koydum , nefes nefese kalmıştım soluklarım titrek , nefeslerim düzensizdi , yanağımdaki ıslaklığı hissetmemle ağladığımı anladım , neydi bu ? Titreyen ellerimle komodinin üzerinde su dolu bardağı alıp bir dikişte içtim , içim kavruluyordu adeta . Kalbime korlar sarmıştı sanki , canım yandıkça iri taneler yanaklarıma düşüyordu , rüzgarın sert uğultusuyla yataktan çıktım .

Etraftaki karanlığı aldırmadan Lalin'in odasına doğru ilerledim , derin bir nefes alıp kapıyı usulca açtım . Yatağında uyuyan Lalin'e doğru adımladım , odadaki varlığımı hissetmiş gibi gözlerini açtı kısık gözlerle baktı bana . Uyku mahmuru olduğu için pürüzlü bir ses tonuyla konuştu .

"Hivel , ne oldu ? "

"Yanında uyuyabilir miyim ? "

Kaşlarını çattı ve odayı aydınlatan cılız ışıkta yüzüme baktı , beni reddedecek diye korkuyordum çünkü o rüyadan sonra uyuyamazdım , derin bir nefes alıp yorganı kaldırdı ve yanındaki boşluğa hafifçe vurdu eliyle . Hızla yanına uzandım .

"Kötü bir rüyamı gördün ? " Konuşmadan sadece onu onaylayan bir mırıltı döküldü dudaklarımdan. "Çocukkende böyleydin , kötü bir rüya görsen hemen yanıma gelirdin. " Buruk bir tebessüm bahşetti dudaklarım , öyleydi çünkü o soğuk , ıssız yetimhanede tutunacak tek dalımdı .

ÂLÂM-I MÂZİYE  (GEÇMİŞİN ACILARI) +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin