16. Bölüm Canhıraş 'Yürek Parçalayan'

1.5K 58 36
                                    

Zarif ve görgülü ruhlar bu dünyaya ait değillerdir

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Zarif ve görgülü ruhlar bu dünyaya ait değillerdir.
             Virginia Woolf

Mutluluk insanı neden korkutur ki ?

Oysa herkes mutlu olmak istemez mi ?

Mutluyum, yaşadıklarım hayallerimin bile ötesindeydi.

Bu yaşım kadar fazlasıyla acıyı tatmıştım. İşte bu yüzden korkuyordum.

Çocukken yaşadığım o küçük mutlulukların ardından hep aynı acıyı tatmıştım.

Nefret ediyordum bu yanımdan ama elimde değildi, benimle öyle bir bütünleşmiş ki, aşamıyorum.

Mutluluğumu gölgeleyen karamsarlığı silip atamıyorum.

Alparslan ansızın girmişti hayatıma, aylardır birlikteydik. Onunda hayal bile edemeyeceğim, unutamayacağım en güzel anları paylaşmıştım.

Çocukluğumun bir parçası olan sevdiğim adam soğuk bir ekim ayında tekrar hayatıma girmişti. Onunla birlikte ayları bir bir devirmiştik. Koca bir kışı gerimizde bırakmıştık, birçok güzel anıyla. Birçok kez birbirimizin teninde soluklanmıştık.

Bir gün yine ansızın kapıma geldi, gözlerimi bağladı ve beni yere götürdü. Kalbim yine o kadar hızlı atıyordu ki , yol boyu tahminler yapmıştım ama bulamamıştım. Ellerimi sıkı sıkı tutup yürüdü, yavaşça arkama geçti ve ellerini belime dolayıp, gözümdeki fuları çıkarttı.

Bir iskeledeydik her yer karanlıktı. ne olduğunu anlamaya çalışırken suyun yüzeyine çıkan lotus çiçekleriyle dudaklarım şaşkınlıkla aralandı. Muazzam bir görüntüydü, gerçekliğini sorguladı zihnim. Dakikalarca o anın büyüsünden çıkamadım. İlk defa şahit olduğum o an zihnime işlenmişti.

Meftunu olduğum adam her zamanki gibi bana paha biçilmez bir an yaşatmıştı.

Parıl parıl parlayan o yıldızların altında, o iskelede saatlerce sevişmiştik.

Sustur diyor bir yanım, sustur o iççindeki kötü sesi Hivel. Sen yeterince acı çektin şimdi mutluluk bahşedildi sana, artık acı yok.

Peki neden yine aynı şey olmuştu, Alparslan bir haftadır yoktu. Telefonda konuşmuştuk sadece o konuşmalarda çok kısa ve soğuktu.

Kendi kendimi telkin ediyordum, belki de işleriyle alakalıydı. Ben her zamanki gibi fazla abartıyordum.

Bugün akşam yemeğine davet etmişti Alparslan, herkesi. Aslında bana haber vermemişti ama Mehmet ağabeye herkesin davetli olduğunu söylemişti, bu beni üzse de fazla üzerinde durmamaya çalıştım, durdukça yıpranıyordum.

ÂLÂM-I MÂZİYE  (GEÇMİŞİN ACILARI) +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin