14.Bölüm Mübrem (+18) "Vazgeçilmez olan"

2.5K 52 8
                                    

Bölümün içinde geçen bazı kelimelerin anlamları ;

Meftun ; büyülenmişçesine tutkun, vurgun olan kimse .

🪷
Güneş tenime usulca işlerken hafifçe esen yel saçlarıma karışıyordu. Havaları anlamak gerçekten güçtü, bir anda kavurucu bir sıcak esir alıyordu bir anda şiddetli yağmurlar baş gösteriyordu. Soğuk kahvemden bir iki yudum içtikten sonra sabırsızca etrafıma baktım nerede kaldı kızlar. "Hivel." Gökalp'in sesiyle gözlerimi ona çevirdim. Yüzündeki gülümsemeyle bana bakıyordu.

"Gökalp, nasılsın ?"

"İyim sen nasılsın ?"

"İyim bende, otursana."

"Yok dersim var gideceğim, ne oldu bizim yemek?"

Anlamadım, bunu fark edince sahte bir kızgınlıkla baktı bana.

"Kaç ay oldu , kırıyorsun beni."

"Çok haklısın ama bu son zamanlar benim için çok karmaşıktı."

"Peki, öyle olsun."

Göz kırpıp tatlı bir  gülümsemeyle yanımdan ayrılınca güldüm. Alparslan'ın hayatıma girmesiyle her şey çok karışmıştı.

Bir dengesizlik bir karmaşıklık vardı hayatımda.

Alparslan sürprizlerle doluydu.  Beni bir döngünün içine hapsetmişti ama bundan şikayetçi değilim. Her şeye rağmen onunla olmak bana huzur veriyordu.

Koluma dokunan elle irkildim. Meyra'yı görünce derin bir nefes aldım, sonunda.

"Neredesiniz kaç saattir ?"

"Planımız iptal oldu, konferans salonuna gitmemiz gerek."

Çantamı ve telefonumu alırken bir yandan da konuştum.

"Ne var konferans salonunda ?"

"İşadamı gelecekmiş, ünlü ve yakışıklı bir iş adamı. Derya Hoca kesinlikle katılmamızı istedi."

"Anladım, kızlar nerede?"

"Konferans salonunda yer tuttular, salon tıklım tıklım. Kimi gerçekten başarılı bir adamı dinlemek için gelmiş ama bir kısmı adamın yakışıklılığından gelmiş."

Son söylediğiyle gözlerimi devirdim. Konferans salonun önündeki kalabalıkla kaşlarımı çattım, güçlükle içeri girdik. Kızların yanına geçtiğimizde merakla sordum.

"Kim geliyor ?"

Elis hülyalı bir sesle konuştu. "Asilkan Zahiroğlu."

Erva sinirle Elis'in koluna vurdu. "Kızım bir kendine gel!"

Elis omuz silkti ve konuşmaya devam etti. "Adamın adından bile asalet akıyor, off çok iyi."

"Işıl tanıyor." Meyra kıkırdayarak ortaya lafı atınca Elis ışık hızıyla Işıl'a döndü.

"Bebeğim, adam sana kat ve kat büyük farkındasın dimi." Dedi Işıl.

"Yaşın ne önemi var canım, ee anlat Işıl?"

"Babamla ortak bir iş yapmışlardı eskiden, çok tanıdığım söylenemez. Oldukça soğuk ve sert biri. Çok hırslı işinde çok iyi."

Bütün salonda sessizlik hakim olunca gözlerimi kürsüye çevirdim. Bizim fakültenin dekanı konuşuyordu, bir süre konuştuktan sonra kürsüye Asilkan Bey çıktı. Yüzündeki ifade dikkatimi çekmişti, güçlü sesi salonda yankılanırken tek odaklandığım yüzüydü.

ÂLÂM-I MÂZİYE  (GEÇMİŞİN ACILARI) +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin