4.Bölüm Mesrur "Sevinçli "

1.2K 68 10
                                    

Bölümün içinde geçen bazı kelimelerin anlamları

Mecruh ; yaralı .

Mesrur ; sevinçli memnun kimse , mutlu .

Meftun ; büyülenmişcesine tutkun vurgun olan kimse .

Canhıraş ; yürek parçalayan , iç tırmalayan .

Peyda ; açık , belli olan .

Sukutuhayal ; düş kırıklığı.

Dilhun ; kalbi yaralı , büyük üzüntü içinde olan .

Mübrem ; vazgeçilmez olan .

🪷
Kalbimin ritmi hızlandı nefesim düzensizleşti , içimi bir sıcaklık kapladı ama elim ayağım buz kesti . 

İçimdeki bitap düşmüş kelebekler onu görmemle canlandı , saldım hepsini karanlığın esir aldığı gökyüzüne . Her biri kendi rengini bulandırdı gökyüzüne .

Gözlerim gözlerine tutulduğu an dindi gökyüzümün fırtınalı yağmurları . Kalbi mecruh küçük kızım mesrur bir hâle büründü . Meftunu olduğum gözlerinin her bir bakışını ilmek ilmek sardım içime , gözleri hep gözlerimde asılı kalsa , usulca işlensem onun maviliğine .

Bir canhıraş peyda oldu yüreğimde gözlerini çekmesiyle . Sukutuhayale uğradı bütün duygularım . Gözlerimi masadaki suretlerde gezdirdim hepsi şaşkındı , hiç beklenmedik bir şeydi bu durum , yıllardır ortak buluşmaların hiç birine katılmayan adam şimdi buradaydı .

Şaşkınlığı ilk atan Mehmet ağabey oldu . "Alparslan ." İsmini söylemesi ile gözlerimi kapattım .

Alparslan Kurtoğlu .

Yürek yangınım . Benim dilhun yanım benim mübrem yanım . Masadaki hareketlilikle gözlerimi usulca açtım . Erkeklerle selamlaşıp başköşeye oturdu . Gözlerine bakmak istiyorum , yüzünün her milimini kazımak istiyorum tekrar hem yüreğime hem de zihnime ama cesaret edemedim bir türlü , gözlerim öylece asılı kaldı boşlukta .

Sesini duymamla kalbim uslanmaz bir hâlde çırpınmaya başladı , düğüm düğüm oldu boğazım yutkunamadım . Mehmet ağabey konuşunca tüm dikkatimi seslere verdim .

"Çok şaşırttın hepimizi , yıllardır hiçbir görüşmeye gelmedin şimdi buradasın ."

"Öyle oldu . "

"Yalnız somurtkanlığından hiçbir şey kaybetmemişsin hâlâ aynı ketum adamsınız . " Baha'nın söyledikleri ile herkes güldü , gözlerimi ona çevirmemle pişman oldum , yüzünde yer alan gülümseme nefesimi kesti , tatlı bir sızı peyda oldu yüreğimde . Sen kalbime zararsın Alparslan .

Bir insan bir kalbe hem yara hem şifa nasıl olabilirdi ?

Sessizleştim tamamen sadece dinledim ama bir tek onun ses tonunu duydum . Can kulağıyla dinledim her bir sözünü . Elimde bir güç olsa zamanı şu an durdururdum , onunla bu ana hapsolmak istedim . Sesi kulaklarımdan hiç gitmesin .

Hiç istemesem de veda vakti gelmişti , herkes yavaş yavaş hazırlanırken usulca kalktım . İçime büyük bir hüzün çöktü ağlama isteği ile dolup taştım . Bu kadar mıydı ? Masadaki çoğu kişi dışarıya çıkarken bende istemeye istemeye yürüdüm .

"Hivel . " Dudaklarından dökülen ismimle öylece kaldım . İsmim onun dudaklarına öyle yakışmıştı ki ona saklamak istedim sadece . Gözlerim gözlerine tutulduğu an yine felaketim oldu .

ÂLÂM-I MÂZİYE  (GEÇMİŞİN ACILARI) +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin