'Beni öldürmeyen tek şey onun ateşiydi galiba..'
Bedenimden akıp giden soğuk suyun altında öylece duruyor ve olanları hazmetmeye çalışıyordum. Ne yapmam gerektiğini yada ne düşünmem gerektiğini bilmiyordum. Olan şey her ne ise, kolaylıkla kavrayabileceğimi sanmıyorum. Kesin olan birsey varsa o da sonuna kadar bu saçmalıkla savaşacak olmamdı. Bileğimde ki ize baktım. 'Made in Âires(!)'
resmen damgalanmıştım! O kadar çok ovalamıştım ki kıpkırmızı olmuştu bileğim. Sıkkın bir nefes koyverdim ardından bedenimi saran ürperti ile suyu kapattım. Eskiden kafamda yüzlerce soru vardı ama artık milyonlarcaydı. Havluya uzanıp vücuduma doladım ve yerde kayıp düşmemek adına temkinli adımlarla kapıya ilerledim. Kapının kulpuna asılıp çevirdiğim anda karşımda ki silüetle telaşla tekrar kapattım."Sapık mısın sen be adam!? Neden banyonun önünde dikiliyorsun?!"
Ahh! Lanet olsun! Aklıma dün ki halimiz geldi. Yakasına yapışmadan önce sarf ettiği laflar ve kucağına düşüşümle beraber iyice yakınlaşmamız.. Nabzım hızlanırken alt dudağımı ısırdım. Zamanı değil Mira! Sakın öyle şeyler düşünme!
"Bir Alfaya sapık diyecek kadar kafayı mı yedin sen lanet kadın! Dua et içeri girmedim!"
Hah! Alfaymış! Hele bir içeri gir de bak bakalım ne oluyor!
"Benim Alfam falan değilsin! Git burdan müsait değilim-"
Kapıyı kendine doğru çekip tek hamlede açınca sözlerim yarıda kesildi ve panik dolu çığlığım küçük banyoda yankılandı. Kaşları çatıktı ve kesinlikle terbiye kurallarına uyacak gibi bir hali yoktu. Apar topar havluma daha sıkı sarıldım ve olabilecek herhangi bir kazayı önceden engellemeye çalıştım. Bir adım atıp üstüme geldiğinde ufak bir adımla uzaklaşmaya çalıştım.
"Eğer Criosta'da olsaydık iyi bir cezayı hak ederdin!"
Alayla güldüm. Ceza? Yok daha neler(!)
"Nerede olursak olalım kimse beni cezalandıramaz!"
Sıcak parmakları çenemi kavradığında ellerimi havludan ayıramadığım için karşı koyamadım.
"Demek öyle ha? Senin bu inadını kırmasını bilirim ben asi kadın!"
Çatık kaşlarım bir an olsun düzelmezken onun siyah gözleri yüzümden üstüme doğru kaydı. Sert bir soluk koyverip huysuzca mırıldandı.
"Önce şu banyodan çık git üstünü giy. Üşüyorsun."
Bütün sinirim uçup giderken yanaklarımın yandığını hissettim. Bu da neydi böyle? Hem beni cezalandırmaktan söz ediyordu hemde üşüdüğüm için kızıyordu. Bir anı diğer anını tutmuyordu işte. Çenemde ki parmakları tutuşunu yumuşatmış ve dokunduğu yeri hafifçe okşayıp kalbimi tekletmişti. Kim demiş ki üşüdüğümü? Şu anda ateşle temas ediyor gibi bir sıcak basmıştı bedenimi adeta... Tehlikeli bir sessizlik aramızda dolanırken dudaklarımdan ismi döküldü ihtiyatlı bir yavaşlıkla. Neden yanıma geldiğini soracaktım sadece.
"Âires.."
Yüzümde hissettiğim su damlacığı ince bir yol izleyip dudaklarıma vardığında baş parmağıyla nazikçe alt dudağımı okşadı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÂİRES'İN UYANIŞI
FantasíaYeri göğü inleten kükreyiş bütün vücudumun korkuyla titremesine neden olmuştu. Ellerimle kulaklarımı kapatıp gözlerimi yumdum sımsıkı. Dudaklarımın arasından kaçan hıçkırığın ardından aniden kıyamet sona erdi. Şimdiyse duyduğum tek şey kendi nefes a...