'Kim tutuyordu iplerle asılı bu kukla bedenlerimizi?..'
Etrafa yayılan yoğun bir sis,Kulakları sağır eden çığlıklar
Ve sağa sola koşturan insanlar.
Gerçek bir kaos ortamı mekana hükmetmekteydi adeta. Kollarımın arasında nefeslerini toparlamaya çalışan çocuk ve dışarıda nefes kesmek için and içmiş bir fırtına yüreğimi hoplatırken, dönen başımı eğdim önüme.
Düşün kelebek. Sakinliğini korumalısın ve Âiresi birileri fark etmeden buraya geri getirmelisin. Rionnag, Criostadan gelen birilerini arıyordu ve kimliklerimiz ifşa olmadan burdan çıkmamız gerekiyordu.
"Kanımda milyonlarca karınca varmış gibi hissediyorum.. Hepsi damarlarımda dolanıyor sanki.."
Solukları arasında hırsla mırıldanan Sgotach'a çevirdim bakışlarımı.
"Sandığımızdan daha ciddi olabilir durumun Sgotach.. Hemen çıkmamız gerekiyor buradan-"
Sözümü yarıda kesen şey patlayan musluklar olmuştu. Dudaklarımdan kaçan çığlığı bastıramamış olsam da, kopan gürültü yüzünden sesim pek duyulmamıştı zaten.
"Daingead.."
(Kahretsin..)
Ağzından yuvarlanan mırıltı ile dizlerinin üstüne çöktüğü bedeni üstüme doğru devrildi. Güç kontrolünü kaybediyordu git gide. Lavabodan aşağı şırıl şırıl akan sular yerde koca bir su hüzmesi oluştururken sırılsıklam olmuş gömleğinin kollarını kavradım.
"Hadi Sgotach.. Yardım et bana, seni çıkarmamız lazım burdan.."
Var gücümle onu ayağı kaldırmak için çabalayıp iri bedenine doladım kollarımı. Zoraki adımlarla tuvalet bölümünden ayrılınca başımı geniş mekana uzatıp aydınlatmaları yanıp sönen salona baktım. Açık kapıdan içeri giren sert rüzgar masaların üstünde ki bardakları yere devirecek şiddetteydi. Fayans zemine düşüp parçalanan camların tiz sesi insanların bağırışları ile bezeleniyordu.
Tanrım! Bir anda olan biten bu şeye inanamıyordum gerçekten! Ulu orta ismini söyleyip bağıramayacağım için cılız bir sesle fısıldadım.
"Âires.. Çıkmamız lazım buradan.. Neredesin?"
Kahve gözlerim etrafta onu ararken bir anda kollarımın arasından yere yığılan çocuk ile panikle onu tutmaya çalıştım.
"Sgotach!"
Kalbim gümbür gümbür atarken onu güçlükle bir köşeye çekmeye çalıştım. Nasıl zehirlenmişti? Yememesi gerek birşey mi yemişti? Ejdersöken bitkisinin burada ne işi vardı? Bunu Rionnag mı yapmıştı gerçekten? Yoksa sadece bir tesadüf müydü?
Hayır.. Bu bir tesadüf olamazdı.. Yeniden başım döndüğünde Sgotach'ın yanına çömelip maratona çıkmış gibi atan nabzımı sakinleştirmeye çalıştım. Bu lanet baş dönmesi her neyin nesiyse şu anda hiç zamanı değildi gerçekten!
"Bu şeyi içimden nasıl temizleyeceğimi söyle bana Kelebek abla.. Sizi korumam gerek.."
Duyuduğum şeye karşı yutkunurken onun git gide daha da soğuyan elini tuttum. Vücut ısısının düşmesi iyiye işaret değildi. Lanet olsun! Âires hangi cehennemdeydi!?
"İyi olacaksın Sgotach.. Bizi dert etme.. Sadece, sanrım kusarak atabileceksin o şeyi içinden.."
Tek varsayımım buydu şimdilik. Gözünün önüne gelen saçlarını düzeltip yarı baygın gözlerle beni izleyen çocuğa baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÂİRES'İN UYANIŞI
FantasíaYeri göğü inleten kükreyiş bütün vücudumun korkuyla titremesine neden olmuştu. Ellerimle kulaklarımı kapatıp gözlerimi yumdum sımsıkı. Dudaklarımın arasından kaçan hıçkırığın ardından aniden kıyamet sona erdi. Şimdiyse duyduğum tek şey kendi nefes a...