Kaşlarımı çatarak içeri girdiğimde tüm gözler beni buldu.
"Папа, что происходит? Кто они?"
(Baba n'oluyor? Onlar da kim?) Dedim bakan gözleri yok sayıp, babama soru yönelterek. Şu anda yemek salonunda babam ve amcam dışında 3 tanımadığım insan vardı ve Rus olmadıklarına yemin edebilirim. 2 erkek ve 1 kadın. Bunlar da kimdi?
"Алин, садись сейчас рядом со мной. Мы поговорим о важных вещах"
(Alin, şimdi yanıma otur. Önemli şeyler konuşacağız)
"Peki." Diyerek babamın sol yanındaki boş koltuğa oturdum.
"Alin, hepimiz kabul etmek istemeseniz de, farkındayız ki pek zamanım kalmadı-"
"Bunları konuşmak için mi çağırdın, baba? Bunları duymak istemiyorum." Dedim kararlı sesimle. Gerekirse dünyanın en iyi doktorunu arayıp bulurum.
"Sadece beni dinle Alin." Dediğinde kaşlarım daha da çatıldı. Ne dönüyor burada?
"Alin, sadece dinle. Gerçekten önemli." Diyerek olaya karıştığında Arkhip ona göz devirdim. Vay canına! Hiç anlamamıştım gerçekten!
"Dinliyorum." Dedim arkama rahatça yaslanarak. Büyük ihtimal ne olabilirdi ki?Geldiğimden beri bir kere bile dönüp bakmadığım, fakat bakışlarının yoğunluğunu üzerimde hissettiğim insanları yok sayıp, tüm dikkatimle babama odaklandım.
"Önce seni birileriyle tanıştırmalıyım, bebeğim" dediğinde kaşlarım yine çatıldı. Bana sadece gerçekten sinirlenilecek bir problem olduğunda Arkhip böyle seslendirdi.
"Evet, Arkhip. Tanıştır bakalım." Dediğimde bakışlarını benle birlikte o insanlara çevirdi.
"Alin, bu Kaan bey."
"Kaan?" Dedim sorgularcasına. İsmi ağzımdan garip bir aksanla çıkmıştı, fakat pek umursadığım bir nokta olmamıştı doğrusu. Rus adı değildi çünkü.
"Evet. Türkler." Dediğinde gözlerimi şüphe ile kıstım.
"Merhaba, Alin. Kaan Güçlü. Güçlü holdingler zincirinin sahibi." Dedi 50'lerinde olan adam. Bu şirketi asla duymadığıma yemin edebilirim. Adam kendini tanıttıktan sonra yanındaki adamı gösterdi.
"Oğlum Poyraz Güçlü." Yanındaki kadını gösterdiğinde kadın adamın konuşmasına izin bile vermeden kendini tanıttı.
"Ben de Kaan'ın karısı Helin Güçlü." Bunlar Türk'tü ama Rusça'yı şakıyorlardı.
Onlara sadece başımı sallamakla yetinip, babama döndüm. Fakat, sonradan farkına vardığım şeyle, kaşlarımı çattım. Dün beni arayan kadın da oydu...
"Ee, konu ne?"
"Alin, sana hani ailenden bahsetmiştim son zamanlarda." Diyip sustu.Olmaz. Olamaz, değil mi?
Kaşlarım çatıldı.
"Önemli bir konu olmadığı için unutmuşum meseleyi. Ne zaman bahsetmiştik?" Dediğimde yan tarafımda olan Arkhip bacağıma küçük bir tekme attı. Ona dönüp kötü- kötü bakarken, babam konuşmaya başlayacaktı ki:
"Sen neden yatağından kalktın ki? Kendini yormayı sana yasaklamamış mıydım, baba" Dedim son kelimemi bastırarak.
"Alin, sadece dinle, tamam mı? Sözümü kesme." Dediğinde başımı sallamakla yetindim. İlla konuşacaksın, ihtiyar!
"Gördüğüm kadarıyla onların kim olduğunu anlamışsındır." Dediğinde kafamı salladım. Muhtemelen gerçek aileydi. Fakat, neye lazımdı bu bilgi?
"Tahminlerini doğruluyorum. Onlar senin gerçek ailen. Onları uzun zamandır bulmuştum, fakat, kabul etmem gerekirse, bunu sana söyleyemedim." Dediğinde kaşlarımı çattım.
"Söyleseydin de bir şey değişmeyecekti." Dediğimde kafasını salladı. Fakat, Kaan beyin oğlu kaşları çatık bir şekilde lafa atladı:
"Nasıl yani? Gerçek ailenin bulup sana söylemiyor! Ya aileni tanımak isteseydin?" Dediğinde ona alayla baktım.
"Benim tek ailem Kuznotsovlar. Onlardan başkası benim için yok. Hem beni istemeyen birilerini neden tanımak isteyeyim ki? Hatta sana bir sır vereyim mi?" Dedim son cümlemi fısıldayıp, masada onun tarafına doğru eğilerek. Kaşlarını daha da çatıp, anlamadığım bir ifadeyle bana baktığında yine fısıltılı şekilde:
"Ben gerçek ailemin sadece Kuznotsovlar olacağını 6 yaşımda farkettim." Diyerek tekrar rahat şekilde arkama yaslandım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BELKİ DE
Fiksi Remaja16 yaşında olmasına bakmayarak, bir çok insana kan yutturan, küçüklüğünde evlat edindiği ihtiyarın sayesinde aldığı eğitimlerle aynı zamanda çoğu reklamda yer alan kızımız kendi ailesinin varlığını ihtiyarın son zamanlarda söylediği kelimelerden var...